ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Camia’nın Referanslarından Mehmet Kırkıncı

İbrahim Tezcanlı

25 Kasım 2013 Pazartesi 00:28
  • A
  • A

Kamuoyunda “camia” olarak tanınan örgütü tanımak için referans isimlerine bakmakta fayda vardır. Aksi takdirde bu hareketi tanımamız pek mümkün değildir. Biliyoruz ki, Fethullah Gülen, Erzurumludur. Erzurum civarının önemli isimlerinden Mehmet Kırkıncı ile Fethullah Gülen arasında Fethullah Gülen, Türkiye’de bulunduğu döneme kadar yakın bir ilişki vardır. Hatta bazı yazarlar, Fethullah Gülen’in Mehmet Kırkıncı’dan oldukça fazla etkilendiğini söylemektedirler. Elbette Fethullah Gülen Hareketi geçmiş on beş yılda Türkiye sınırlarını aşarak küresel bir mahiyet kazanmıştır. Küresel Güçler, Fethullah Gülen’i “İslam’ın aydınlık yüzü olarak” takdim etmektedir. Fethullah Gülen’de bu övünç dolu tepkilere gereken önemi göstermiş ve “dünyada en sevmediğim insan Usame b. Laden’dir” sözlerini söylemiştir. Fethullah Gülen’in Filistin’in özgürlüğü için mücadele eden Hamas’ı dışladığı, İsrail’i meşru bir otorite gördüğü malumdur. Amerika’dan izinsiz ve habersiz bir şey yapılamayacağını söyleyen Fethullah Gülen’in İslam’a çağdaş bir yüz kazandırmaya çalıştığı malumdur. Ahirette bir tek müslümanların kurtulacağına inanmayan Fethullah Gülen’i taraftarları “Çağdaş Mevlana” diye anmaktadır. Bulunduğu kaba uymayı istikamet tayin eden Fethullah Gülen’i anlamak için Mehmet Kırkıncı’ya biraz yakından bakarsak hareketi de anlamak için önemli bir adım atmış oluruz.

Mehmet Kırkıncı’nın 12 Eylül Askeri Darbesi’nden sonra yazdığı “Dar’ul Harb” nedir isimli eseri onun zihniyetini anlamamız için önemli ipuçları sunmaktadır. Bu esere göre, başörtüsünü yasaklayan ve İslam’ı irtica olarak gören Kenan Evren, müslümanların ululemr’idir. Kenan Evren’e itiraz etmek affedilmesi mümkün olmayan hem bir günah hem de büyük bir suçtur. Hatta müslümanlar, Kenan Evren Yönetimi hakkında ileri geri söz söyleyen kimseleri güvenlik kuvvetlerine ihbar etmelidirler. Bu dönemde gözaltına alınan kimselere işkence edenlerin çok büyük bir kısmının Teravih Namazı kılan badem bıyıklılar olması düşündürücüdür.

Mehmet Kırkıncı, Türkiye’nin Dar’ul Harb olmadığını aksine sahip çıkılması gereken bir sisteme sahip olduğunu söylemektedir eserinde. Ülkeye ilmi usullerle Dar’ul Harb diyenlere karşı uyanık olma çağrısı yapan Mehmet Kırkıncı, her müslümanın devletin yanında olması gerektiğini söylemiştir. İhbar müessesine özel önem veren Mehmet Kırkıncı, bütün ilmi açıklamaları “anarşi” olarak nitelendirir. Halbuki Son Osmanlı Şeyh’ul İslam’ı Mustafa Sabri Efendi (rh.a) şöyle demektedir:

"Kanun bakımından dünya ikiye ayrılır: Darû'l İslâm ve Darû'l Harb!.. Darû'l İslâm'da; İslâm fıkhı hayata hakimdir, bütün işler Allahû Teâla (cc)'nın indirdiği hükümlere göre tanzim edilir. Orada mü'minler emniyet içerisindedirler ve hâkim durumdadırlar. Darû'l Harb'te ise; İslâm ahkâmı açıktan red olunur ve müslümanlar güvenliklerini yitirirler. Türkiye'de kurulan Demokratik-Laik Cumhuriyet; medeni kanunu kabul etmek sûretiyle, İslâm fıkhını yürürlükten kaldırmış ve diğer hususlarda da Avrupa'dan getirilen kanunlarla hükmetmeye başlamıştır. Bu sebeble ikinci kısma (Darû'l Harbe) dahil olmuştur."

Burada dikkat çekici olan husus şudur. Mustafa Sabri Efendi (rh.a) meselede müctehid olan bir alimdir. Ve savunduğu fikirlerin bedelini çok ağır bir şekilde ödemiştir. İslam’a aykırı olan anayasayı savunan Mehmet Kırkıncı “hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” sözünü de şöyle açıklamaktadır:

“Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” ibaresine gelince, buradaki hâkimiyetten maksat, milletin kendilerini yönetecek idarecileri seçmekteki hâkimiyetleridir. İslâm dininde devlet reisini seçip başa getirmek, icabında hak ve adaletle hükmetmeyenleri azletmek o milletin en meşru hakkıdır. Seçilenlerin millet üzerinde değil, milletin seçilenler üzerinde hâkimiyet hakkı vardır.” Hâkimiyet kelimesiyle sadece seçme meselesinin kastedilmediği çok açıktır. Zaten bu tür hizmetleri dolaysıyla Mehmet Kırkıncı her zaman darbeci generaller tarafından hürmetle karşılanmıştır.

2010 12 Eylül’de yapılan Anayasa Değişikliği referandumumun da, Mehmet Kırkıncı, “evet oylarının” darbecilerle hesaplaşma manasına geldiğini söyleyerek herkesin “evet” oyu vermesi gerektiğini söylemiştir. Mehmet Kırkıncı ve Fethullah Gülen zamanın ruhunu iyi anlayan kimselerdir. Şimdi de küresel güçlerin aktığı yönü iyi görmektedirler.

Erdoğan Hükümeti’nin Türkiye’yi İsrail rotasından çıkartması ve Suriye’de mazlum Müslümanlara destek vermesi Küresel Güçleri rahatsız etmektedir. Türkiye ululemr, İsrail’e itaat etmelidir. Ancak Türkiye, İsrail’i zaafa uğratırsa bazıları Erdoğan’ın sadece elini değil ayaklarını da öpeceklerdir. Anahtar Kelime: Zamanın Ruhu!..

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.