Mısır direnişi 100. gününe girdi. Ama bizim için yine bayram bayramdır. Nasıl olsa haritada Mısır bize çok uzak…Kurbanlarımızı keser, bayramımızı idrak edersek bizim için yeterli.. Nasıl olsa bayram namazında hutbede bir imam ‘bir müslümanın eline batan bir diken bir başka memlekette bir başka müslümanın canını yakmalı’ demeyecek, dese bile o anda ruhen ya evde, ya işyerinde, ya eş dost ziyaretlerinde kalmışızdır… Çoğu zaman namaz sonrası bayram hutbesine bile kalmaz camide Müslüman… İhtiyacı kalmamıştır çünkü dine.. Öyle ya…din öldükten sonra lazım gelir insana, Kur’an da sadece mezarlıkta…
Suriye yakın oldu da ne oldu… Irak yakın oldu… Dua bile etmedik belki… Öyle ya ; mal mülk istemekten dualarımızda sıralamaya giremedi ümmet… Ya Rabb mal ver mülk ver evlat ver zenginlik ver demekten… Ümmete selamet ver deme nisyanına gark olduk…
O kadar maddeci olundu ki Ramazan şeker; Kurbansa et bayramı olarak anıldı… Şarküteri dükkanına çevrildi kalbimiz…Teşrik tekbirlerini en yüksek perdeden okuyunca evladımızın işlediği günahlar bizden sorulmaz zannı var bir yanda… Bir yanda dağıttığı birkaç kilo kurban etini kabil’imsi biçimde bıkmadan yorulmadan anlatma riyakarlığı….Dağıtılan etlerin veya kanlarının bizi yaklaştırmadığından gafil olma temayülü…. Takvanın takke, misvak ve sakaldan müteşekkil olduğu sanrı’sı…Kurbiyyet bu değil Müslüman… Ülkemizin bugünlerde İslamın bayraktarlığını yaptığı gibi, fert olarak ta vicdanlarımıza hakim olmalı, dualarımızı en aciz kalemden sıklaştırmalıyız… Umulur ki aciz vücutlarımızın sözcüsü dudaklarımız olup, vicdanlarımızı rahatlatır….
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.