Herkesin bir idolü vardır! Herkes, birilerini, kendine ‘’Rol Model’’ olarak görür. Daha çocuklukta ağabeyi, babayı örnek almakla bu güdüm başlamaktadır. Hatta “Kız halaya, oğlan dayıya benzer.” diye bir de atasözümüz vardır bizim… “Örnek” almak bizde bu kadar bütünleşmişken hala ‘Paranoya’ ile ‘Örnek’ almayı karıştıranlar var.
Zamanında herkes topa vururken bir futbolcunun adını telaffuz etmiştir. Hele kaleye yakın bir yerden kullanılan serbest vuruşlarda, ünlü futbolcu David Beckham’ın adını anmayan kimse yoktur. Ama şu da bir gerçek ki, onun gibi topa vurabilen bir kişi daha yoktur. “Örnek” almak olayı, bu kişinin Beckham’a benzediğinden değil, onun gibi sarı saçlı, yakışıklı, düzgün fizikli, becerikli olduğundan değil; sadece onun topa vurduğu gibi topa vurup, kaleciyi avlama düşüncesi ile yapılmış bir davranıştır. Bu davranışı sadece sokakta top oynayan çocuklarda değil, halı sahada top oynayan koca koca adamlarda bile görebiliriz ve de görmekten ziyade bunu kendimiz de yaparız.
Çok iyi hatırlıyorum: bir zamanlar, bu ülkede, Mehmet Ali ismi çoktu ve bu Mehmet Ali’lere sadece iş arkadaşları “Memoli” derdi. Ve bir zamanlar bu ülkede, askere gidip de İstihbarat Teşkilat’larına alınmayı hayal eden nice ‘Deli Yürek’li gençler vardı. Ve yine bir zamanlar köşe başlarında kot pantolon üstüne siyah deri ceket giyen, ellerinde tespihlerle dolaşan, erkekliğin kitabını yazmış ‘Aynalı Tahir’ler vardı… Yani insanoğlu bunca yıldır sürekli birilerini kendisine örnek almıştır, alacaktır. Sadece bizim ülkeden örnek veriyor olmam bunun sadece bizim ülkede olduğunu vurgulamaz. Eğer yabancı bir ülkede bu yazıyı yazıyor olsam Memoli’yi değil, Deli Yürek’i değil ya da Aynalı Tahir’i değil de James Bond’u, Tom Crouse’u, Brad Pitt’i örnek veriyor olacaktım.
Bu iş sadece dizi ve dizi oyuncuları ile de bitmiyor… Bir siyasetçiyi, bir askeri, bir sanatçıyı, bir şarkıcıyı, bir taksiciyi, bir esnafı, bir adamı veya bir kadını da örnek alıyor olabiliriz. Ama bizim ülkede en demokratik şey olan “Televizyon”da diziden başka bir şey olmadığından en çok rol modeller dizilerden çıkmaktadır. Lakin bu konu hakkında da en çok eleştiriyi Kurtlar Vadisi dizisinde rol alan Necati Şaşmaz’ın, “Polat Alemdar” rolü, Gürkan Uygun’un, “Memati Baş” rolü ve Kenan Çoban’ın, “Abdülhey Çoban” rolü almaktadır. En çok izleyicisi olan bir dizinin karakterleri elbette çoğu kişi tarafından rol model olarak görülecektir. Ama yazımın başında da dediğim gibi “Paranoya” ile “Örnek” almayı karıştıran çok hadsiz var.
Diziyi izleyenler bilir; Polat Alemdar, derin bir devlet görevlisi tarafından çocuk yaşta ailesinden kaçırılıp, okutulup, büyütülmüş ve nihayetinde devlet görevlisi olarak yetiştirilmiştir. Mafyayı bitirmesi için görev verilerek, estetik ameliyat ile yüzü değiştirilmiş ve babası olduğunu bilmediği bir Mafya Baron’u karşısına sürülmüştür. Polat Alemdar, görevi başarıyla tamamlamış ve mafyanın kökünü kazımıştır… Şimdi buradaki rol modelde devleti için, milleti için, ülkesinin refahı için tüm hayatından vazgeçmiş bir kişi canlandırılmaktadır. Bu demek değil ki bu rolü, model alacak herkes yüzünü değiştirsin, herkes bir işi sonlandırsın… Burada anlatılan şey; vatan millet uğruna nelerinden vazgeçen kişiler varken sen hala okumuyorsan, sen hala çalışmıyorsan, sen hala vergi kaçırıyorsan, sen hala devleti, milleti soyuyorsan bir sorun var ve bu sorunun çözülmesi için uğraş verilmeli.
Memati rolü ise biraz daha kirli: sokaklarda büyümüş bir mafya tetikçisi ama o bile bunca yıldır çıkarı için adam öldürüyorken, Polat Alemdar ile tanışıp devlet için savaşmaya karar vermiştir. Sen de Memati’yi rol alıp, beline silah takıp, sağa-sola ateş açarsan, örnek almış değil, paranoyaya doğru yol almışsın demektir. O bile ‘Siyah’tan ‘Beyaz’a geçiş yaptıysa, senin düşüneceğin şey; nice doğru işler yapabileceğin olmalıdır.
Abdülhey… Devlet ona en önemli işi vermiş Polat Alemdar’ı koruyup, kollayacak; ona verilen emrin dışına çıktığı vakit ise onu öldürüp, emaneti devralacak kişidir. Ve bu görevi Kürt asıllı birisine vermiştir devlet… Sen, yine burada kendine, vuracak ya da koruyacak bir Polat ararsan sıkıntı! Senin burada kimseden ayrı olarak görülmeden herkes gibi yaşadığın bu toprak için her şekilde; kâh eğitimde-ekonomide, kâh askeriyede-siyasette mücadele vermen gerektiğini anlaman gerekmektedir.
Bu üçlüyü örnek alıp da, beline silah takan, devlete zarar veren, millete zarar veren, haksızlıkla geçinen kişiler tamamen ruhsal bir hastalığı olan kişilerdir. Çünkü bu üçlüyü örnek alan sorunsuz kişiler, Türk-Kürt-Laz birlikteliğini-beraberliğini bilir, okur, mazluma yardım eder, zalimin-zulmün karşısında durur, dinine bağlı olur, geçmişine, tarihine, devletine, milletine, bayrağına, kardeşine sahip çıkar, ‘bugüncü’ değil, mirasçı olur. Tıpkı babasını örnek alan bir çocuğun, baba olmayı düşünmekten ziyade, babası gibi, “Adam gibi adam” olmayı kafasına koyması gibi…
Üzerinde forması, ayağında kramponu, arkadaşları ile birlikte, tek düşüncesi “Futbol” olan bir kişinin, David Beckham’ı örnek alması hoş görülürken, tek derdi annesi vatan için, babası devlet için, kardeşi olan milleti için bir uğraş veren kişinin, Polat Alemdar’ı örnek alması neden hor görülür?
Anlamıyorum…
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.