DÜNYA TARİHİNDE İLK KEZ BİR DARBE, DARBE DEĞİL!
MISIR’DA NELER OLDU?
Mısır Arap Cumhuriyeti’nde 1981’den beri devam eden Mübarek yönetimi 2011 yılının ocak ayında başlayan halk eylemlerinin sonucu olarak Şubat 2011 sona ermişti. Mübarek’in istifasından sonra seçim yapılması sonucu Muhammed Mursi liderliğinde Müslüman Kardeşler, Özgürlük ve Adalet partisi adı ile iktidara gelmiştir. Mısır’da Mübarek diktasından sonra ilk kez demokrasi rüzgarları esmeye başlamıştı. Katılım çok düşük olsa da bir iktidar seçimi, anayasa referandumu yapılması demokrasi için ilk adım oldu. Evet, bu ilk adım belki tam demokrasi değildi fakat 30 yıllık bir diktadan kurtulmuş Mısır için iyi bir başlangıçtı. Bu noktada Müslüman Kardeşlere de çok iş düşmekteydi. Kurulduğu yıldan beri bir muhalif hareket olan Müslüman Kardeşler iktidar için ne kadar hazırdı. Hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkan bir iktidar Müslüman Kardeşleri sudan çıkmış balığa çevirdi. Bu noktada çok başarılı bir grafik çizmeliydi. Beklide sıkıntı bu anlık iktidardan mucizelerin beklenmesi noktasıydı. Yıllarca muhalif olarak sadece kendi tabını ile ilgilenen Müslüman Kardeşler artık iktidardı ve genele hitap etmek zorundaydı. Bu noktada Müslüman Kardeşler tabanını kaybetmek ve diğer kitlelerin güvenini kazanmak noktasında ikilemde kaldı. Bu gibi sebeplerle 2012-2013 yıllarında tekrar Mısır sokaklarında hareketlenmeler başladı. Hıristiyanlar, Selefiler, liberaller, devrimci sol gençler, sekülerler şimdide kendi görüşleri için sokaktaydı. Diktaya karşı birlikte hareket eden gruplar şimdi ayrılık durumundaydılar. Tekrardan hareketlenen sokak hareketleri, Müslüman Kardeşlerin taraftarları ile karşıt görüşlüler arasında şiddete dönüşen olayların artması ile Mısır ordusu bir ültimatom vermişti. Ordu Mursi’ye 48 saat süre tanıdığını söyledi. Bu olayların devam etmesi sonucu ordu 3 Temmuz 2013’de darbe yaptı.
OLAYLAR NE NOKTAYA GELDİ?
Mısır için tam umutların yeşerdiği noktada bu olaylar Arap Baharı’nın tahmin edilen sonuçları arasındaydı fakat Mursi iktidarının demokrasi atakları bu ihtimali düşürmüştü zihinlerde. Fakat artan sokak olaylarında ölü ve yaralıların olması akıllara tekrardan bu seçeneği getirdi. Fazla geç kalmadan da Mısır ordusu iktidara karşı tepkisini koydu. Asker sosyal medya üzerinden ‘ölümden korkmuyoruz’ mesajı veriyordu. 1 Temmuz 2013’de asker Mursi’ye 48 saatlik süre verdiğini açıkladı. 48 saatin sonuna gelinirken Genelkurmay Mursi’den kendisinin istifa etmesini istediyse de Mursi bunu reddetti. Bunun üzerine Mısır Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı Abdülfettah el-Sisi yaptığı basın açıklaması ile saat 20’de Mursi’nin cumhurbaşkanlığı görevinden alındığını bildirdi. Olayların bu noktaya gelmesinde, ordunun çok özgüvenli hareket etmesinde dış kuvvetlerin etkisi var mıydı, buda ayrı bir soru işaretidir. Öyle ki darbeden sonra yapılan açıklamalarda bu sorunun haklılığını ortaya koydu. Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el-Sisi’nin darbe açıklamasından sonra bütün dünyada darbe karşıtı açıklamalar beklenirken, başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri Genelkurmay’ı kutladığını bildirdi. Bunun yanı sıra Avrupa devletleri ve ABD’de bu olaya darbe demekten çekindi. Birleşmiş Milletler genel sekreteri Ban Ki-Mun’da olayı darbe olarak nitelemekten çekindi. Mısır’da ki demokrasi rüzgarlarının yerini tekrar istibdat esintileri sardı. Mursi iktidarı süresince Mısır’da bir tek televizyon kapatılmamış, bir tek siyasetçi yargılanmamıştı. Darbe yönetimi 2 günlük süre içerisinde 2 televizyon kanalına müdahalede bulundu ve çalışanlarını tutukladı. Müslüman Kardeşler örgütünün üyeleri tutuklandı. Peki, bu desteği sağlayan Arabistan’ın ve Körfez ülkelerinin bu olaylardan beklentisi ne? Kendi diktalarının meşruiyetini Mısır üzerinden mi sağlayacaklar yoksa ekonomik çıkarları için Mısır halkının haklarını görmezden mi gelecekler? Hali hazırda ordu İsrail ablukası altındaki Filistin’in dış dünyaya açılan tek kapısı olan Refah kapısını da kapatmış bulunmakta. Peki, Arap Birliği’nin üyesi olan bu Müslüman devletler böyle bir istibdada nasıl göz yumar, hatta göz yummakla kalmaz tebrik eder. Galiba bu sorunun cevabını bu ülkelerin çıkarları gelecekte ortaya çıkınca öğreneceğiz.
ABD VE BM NEDEN DARBE DEMEDİ?
Peki, neden ABD ve BM darbe demekten çekindi? İngiliz İndependent gazetesi Ortadoğu muhabiri Robert Fisk bu tepkiyi 'Dünya tarihinde ilk kez bir darbe, darbe değil. Ordu yönetimi ele geçiriyor, demokratik bir şekilde seçilmiş devlet başkanını görevden alıp tutukluyor, anayasayı askıya alıyor, olağan şüphelileri gözaltına alıyor, televizyon kanallarını kapatıyor ve zırhını başkent sokaklarına yığıyor. Ama kutsanmış Barack Obama’nın iki dudağı arasından darbe kelimesi çıkmıyor, çıkamıyor.' şeklinde değerlendirdi. Evet, Obama darbe diyememişti. Peki neden? Çünkü ABD Mısır ordusuna 1,5 milyar dolarlık ekonomik destek sağlıyor ve ABD yasalarına göre darbe yapan bir orduya destek sağlamak yasaktır. Böyle bir durum bu desteğin kesilmesine sebep olacağı için darbe demekten çekinmiş olabilir yahut daha en başta Refah kapısının kapatılmasıyla başlayan Mısır - İsrail dostluğu karşısında Mısır’a yani darbecilere karşı yaptırım uygulamak zorunda kalmaktan çekinmiş olabilir. Çünkü darbenin hemen ardından İsrail Dışişleri darbenin sevindirici bir haber olduğunu söylemişti ve ilişkilerin düzeldiğini belirtmişti. Bu noktada ABD-İsrail dostluğunun zedelenmesi olası bir durumdur. ABD’nin bu noktada kendi çıkarlarını zedelemesi beklenen bir hareket değildir zaten. Buda ABD’nin her zaman ki ‘Amerikan çıkarları’ politikasının bir sonucudur. Bu noktada AB ve BM ise olay hakkında darbe demezken ‘demokratik sürece geri dönülmesi’ ve itidal çağrısında bulundu. Bu açık demokrasi ihlali olan darbe karşısında devletlerin bu şekilde ki aksi tepkileri insanları genel dünya barışı içinde düşündürmelidir. Bugün Mısır’ın halklarının demokratik haklarına sahip çıkmayan devletlerin yarın daha büyük daha genel bir sorun hakkında alacağı tavır insanları endişeye sevk etmektedir.
SONUÇ!
Son yaşananlarda gösterdi ki Mısır’da dünyada demokrasi adına daha çok yol katedecek. Bu noktada Mısır’da özellikle halkın sağduyulu olması gerek. Başta haksızlığa uğrayan Müslüman Kardeşler olmak üzere Mısır halkı bir iç savaştan kendini korumalıdır. Demokratik bir Mısır, demokratik bir dünya için.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.