Gündemde var olan cemaat - iktidar gerilimi içinde çok farklı başlıklar altında tartışılmaya devam ediyor. Birkaç gündür de Bediüzzaman ekseninde yapılan farklı spekülasyonlara son noktayı, talebeleri dün yayınlanan ortak bir deklarasyonla koymuş oldular.
Peki Bediüzzaman siyasal iktidarla nasıl bir ilişki kurmuştu? Özellikle Demokrat Parti döneminde idareyle iyi ilişkiler yürüttüğünü bildiğimiz Said Nursi’nin Başbakan Adnan Menderes'e yazılan mektubu o günleri anlamamıza yardımcı olurken, içerdiği mesajlarla da bugün ki tartışmalara ışık tutuyor.
''Emirdağ Lahikası'' nda paylaşılan mektubun girizgahında Said Nursi, Menderes'ten bir İslam Kahramanı olarak bahsediyor ve vaziyeti nedeniyle yüz yüze görüşmenin mümkün olmadığından bu mektubu tertip ettiğini yazıyor.
Üç önemli başlıkla Başvekile tavsiyelerde bulunuluyor. 1-''birisinin cinayetiyle başkaları, akraba ve dostları mesul olamaz.'' (En'am Suresi, 164. ayet) Ayeti şu olayla örneklendiriyor Bediüzzaman ''Bir hanede veya bir gemide bir masum ile on cani bulunsa, hakiki adaletle ve emniyet ve asayiş düstur-u esasisi ile o masumu kurtarıp tehlikeye atmamak için, gemiye ve haneye ilişmemek lazım; ta ki masum çıkıncaya kadar.''
2- Bu kısım ise daha dikkat çekici ''hakikatıyla, memuriyet bir hizmetkarlıktır; bir hakimiyet ve benlik için tahakküm aleti değil. Memuriyeti hizmetkarlıktan çıkarıp, bir hakimiyet ve müstebidane bir mertebe tarzına getirdiğinden; abdestsiz, kıblesiz namaz kılmak gibi, adalet adalet olmaz, esasıyla da bozulur ve hukuk-u ibad da zir ü zeber olur.''
3- Son olarak ta ''İslamiyet'in hayat-ı içtimaiyeye dair bir kanun-u esasisi dahi bu hadis-i serifin hakikatıdır. Yani, hariçteki düşmanların tecavüzlerine karsı dahildeki adaveti unutmak ve tam tesanüd etmektir. diyor ve ''Daha yazacaktım; fakat bu üç nokta-i esasiyeyi şimdilik dindar hürriyetperverlere beyan etmekle iktifa ediyorum.'' cümlesiyle mektubu noktalıyor.
Peki bu mektup neden önemli?.. Bir tarafta Bediüzzaman’ın fikirlerini ve hareketlerini aynen benimsediğini iddia eden ''Gülen ve cemaati'' bir tarafta da toplum nezdinde Menderes gibi Cumhuriyet tarihinde önemli icraatların altına imza atmış ve yaşadığı benzer hadiselerle de milletin gönlünde yer etmiş Erdoğan.
İlk bakışta birbirine benzer karakterleri çağrıştıran bu durumun aslında bir serap olduğunu fark etmemizi bize Fethullah Gülen sağladı . Zamanın muhteşemi bir gemide on masum ile bir cani bulunursa o gemi batırılmaz derken, Gülen kimsenin masum çıkmasına fırsat bile vermeden kendilerine ve ailelerine beddualar saydırdı, insanların. Said Nursi memuriyet bir hizmetkarlıktır kimse onu tahakküm ve hakimiyet amacıyla kullanmamalı dedi, Gülen ise ''Hakimleri kiralamaktan'' bahsetti, devlet içinde muktedir iktidar olmak istedi. Bediüzzaman dış güçler karşısında "Mümin mümine karşı bir binanın kenetlenmiş taşları gibidir" hadisindeki anlayışla birlik olmaya davet etti, Fethullah Gülen ve Cemaati ''Mavi Marmara'' olayından sonra İsrail otoritesine bağlılık dedi, İsrail’in hedefindeki MİT Müsteşarını (Hakan Fidan) görevinden almaya çalıştı, Nisan 2013’de ABD’de düğmesine basılan Halk Bankasını bitirme operasyonunun taşeronluğunu yaptı. Bu ülkenin Müslüman Başbakanına Karun, Firavun gibi sıfatlar takmasına ise hiç girmiyorum bile...
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.
siyasal iktidarı geçip artık sıradan insanların da fikirlerini mi yargıyı işaret edip sindirme çalışmasına başladınız?