“Çağ atlamak” deyimi, Türk siyasal literatürüne 1980’li yılların başında Turgut Özal tarafından kazandırılmıştı.O sıralarda başbakan olan Turgut Özal, “her alanda yaptıkları icraatlarla! Türkiye’ye çağ atlattıkları” iddiasındaydı.Bu deyim sonrasında çok tutulmuş ve Özal’ın ardılı olan politikacılar tarafından yaptıkları icraatların ne kadar başarılı olduğunu halka anlatabilmek için kullanılır olmuştu!
Türkiye’nin 1980’ler sonrasında Özal ve sonrası politikacılar tarafından nasıl “çağ atlatıldığını!” anlayabilmek için internette arama motorları yardımıyla kısa bir sörf yaptım.Nasıl “çağ atladığımızı” matematiksel göstergelerle sizlere sunmak istiyorum:
Dünyadaki ülkeler için yaşam uzunluğu, okur yazar oranı, eğitim ve yaşam düzeyi gibi kıstaslar esas alınarak hazırlanan İnsani Gelişme Endeksi raporuna göre(2006) Türkiye, 179 ülke arasında 76. sıradaymış.Arnavutluk, Kazakistan, Ekvador, Mauritius, Bosna Hersek gibi ülkeler! bile sıralamada Türkiye’nin üzerinde yer almışlar(http:tr.wikipedia.org/ insani gelişme endeksi maddesine bkz.)
OECD’nin Dünya çapında 15 yaş grubu öğrencileri arasında yaptığı ve Matematik, Fen Bilimleri, ve okuma becerilerinin ölçüldüğü PISA projesinde Türkiye 57 ülke arasında 44’üncü olarak kalmış.Son olarak, 2006’da hazırlanan raporda Türkiye, Fen Bilimlerinde 47’inci, Matematik’te 45’inci, okuma becerilerinde 39’uncu sırada yer alarak Uruguay, Bulgaristan, Şili, Sırbistan, Yunanistan gibi ülkelerin bile gerisinde kalmış!!!( 11 Temmuz 2009, Cumartesi, Vatan )
Dünya Bankası tarafından hazırlanan “Dünya kalkınma Göstergeleri” raporuna göre Türkiye kız çocuklarını göndermeyen ülkeler sıralamasında dünyanın en geri ülkeleri arasında bulunuyormuş!Türkiye kız çocuklarını okula göndermeme oranlarında Belarus, Fas, Namibya, Trinidat, Tobago, Zimbabve gibi ülkelerle aynı oranları paylaşıyormuş!!!(www.egitim.superonline.com, 24 Nisan 2009 tarihli haber).
Yapılan araştırmalara göre bir Japon yılda 25, İsveçli 10, Fransız 7 kitap okurken Türkiye’de ise 6 kişiye bir kitap düşüyormuş!(25 temmuz 2006 tarihli Milliyet gazetesi)
Ünlü ekonomi dergisi The Economist dergisi tarafından ülkelerin ekonomik-politik riskleri göz önünde tutularak yapılan çalışmaların sonuncusuna göre Türkiye, dünyanın en riskli dokuzuncu ülkesi durumunda bulunuyor.Dünyanın en riskli ülkesi ise Irak’mış!!!(cnnturk.com)
Kazanılan her 3 liradan ikisi devletten kaçırılıyormuş!!!TESEV tarafından bir rapora göre, rüşvete her yıl 500 milyon dolar veriyormuşuz.Dünya rüşvet sıralamasında 85 ülke içerisinde 31. sıradaymışız.
Yıllık geliri en yüksek ve en düşük grup arasında 66 kat fark varmış!!!Adil gelir dağılımında 70. sıradaymışız.Eğitime \%3.5, sağlığa \%3.6, askeri harcamalara \% 4.9 ve borç ödemelerine \% 15.2 pay ayırıyormuşuz. İç borç kişi başına 852 ve dış borç 1584 dolarmış.Doğan her çocuk 2436 dolar borçla doğuyormuş!!! (www.turk.İnternet.com).
Bu verileri toplamak için internette gezinirken, Türkiye ile ilgili bir dünya birinciliği haberi gözüme takıldı.Rahatladım.Kendi kendime “demek ki oluyormuş”, “politikacılar boş yere “çağ atlattıklarını” iddia etmiyorlarmış”, “hep de felaket tellallığı yapmamak lazım”, “bardağın hep boş yanını değil de dolu yanını da görmek gerekir” diye düşündüm.Fakat, haberin içeriğini dikkatli bir şekilde inceleyince şok oldum! Ruhum karardı.Haberin içeriği şöyleydi: Dünyaca ünlü arama motoru Google’nin 2008 verilerine göre Türkiye, arama motorlarıyla uygunsuz siteleri arama sıklığında dünya şampiyonu olmuş!!!Bu konudaki dünya sıralamasında Türkiye, 2007’de 3., 2006’da 1., 2005’te 2., 2004’te de 2.sırada yer almış!!!(İnsanın içinden “bu ne kadar büyük başarı! Yıllar yılı dünya birinciliklerini kimseye kaptırmamışız.Maşallah.Hakikaten çağ atlamışız” demek geliyor!!!).
Yazımızı, büyük Türk hakanı Bilge Kağan’ın çok bilinen bir sözünü topluma yeniden hatırlatarak yazımızı noktalamak istiyoruz: “Ey Türk titre ve kendine dön!”