Gelgit gün dönümleri, saklı hikayeler gibi, uzaktan bakar bir halle yüzü biraz bulanık, biraz yerde...
Neden demek, sebep aramak artık uzak bir yerde, anlamsızlık sokaklarında kalmış bir şey kadar bile bir anlam ifade edemez olmuş, kim bilir belki yorulmuş...
Artık en kötüsü ya da iyisi yok; sadece yaşadığın kadarıyla yaşamak var galiba! Uçurumlar var mesafelerde şimdi, bir zamanlar eline dokunduğun yüreklerle bile mesafeler...
Hata aramayı bırakalı çok oldu, kendimi acımasızca yargılamayı da. Şimdi tek mesele kim, nerede? Anlatamadığım bu, belki de hatalıca anlattığım! Çözemediğim bulmacalar gibi kafamın içinde dönüp duran her kelime bir labirentin çıkarına gider gibi, öyle müstesna şimdilerde...
Sabırsızlık tartışılır bir kavramken ve gidilecek yollar artık bitmişken kim anlatabilir bana sabrı? Herkes sadece kendi doğrusunu yaşarken!!!
Sisler ardından değil güneşler içinden gelen her insan için savaş verir birileri. Sadece, tek mesele, o insanın gerçekten taşıyıp taşıyamadığıdır ışığı yüreğinde; bu yüzden inandığım kadarıyla inanılan kadarı arasındaki fark yüzünden tüm mesele ve bir zamanlar inandıklarımla...
Kimsenin korkmasına gerek yok; tekrara düşmek yok çünkü, kaçmasına gerek yok kimsenin; artık savaşmıyoruz çünkü, üzülmesine gerek yok kimsenin; hesaplar kapanalı çok oldu çünkü!!!
Şair söyler ve o kelime tınılı bir hal alır dillerde, alim söylerse pek manâlı kıvrılır sohbetlerde ama sadece hayat adına görüp geçiren söylerse ve söylemeye devam ederse, deli olmak zorunda mıdır her seferinde?
Bir buğu gibi yerleşiyorsa birinin adı camlara, ışık gibi aydınlatıyorsa karanlığa inat geceyi, tüm imkânsızlıklara nispet en büyük özlem onaysa, anlamalı birileri saplantı değil, bu kavga değil, sorgulama değil, şüphe değil, öfke değil, sabırsızlık, çürüklük hiç değil, sadece inanç bu!!!
Der ya ' kırkından sonra değil farkından sonra hayat' diye; mesele bu işte.
Şimdi sokaklar dingin, gökyüzü hep maviydi zaten gene mavi, kuşlar neşeli, ağaçlar hep hedefe kilitli... Martılar yorulmadılar, yorulmazlar da sanırım, gece her şeyiyle günü bağrına basalı milyarlar oldu ama vazgeçmeyeceğini göstereli daha da fazlası!
Bir ben varsa sende, bendeki sana kıyasla nerede? Tek mesele buyken belki, artık bir yanılsamada, yoklukta değilim ki; her zamanki gibi hep biraz fazla konuşuyorum, bu. Ve biliyorum susarsam asıl taşlar o zaman yağacak ama ortası kime göre ne, kimse bilemedi ki! Bu yüzden durup yol ortasında sadece bakmam gökyüzüne; kimsenin çoğu şeyi atlayıp geçmekten bile uzak olduğu kıyılarda tüm manzara benimken neden susayım ki? İnandığım şeye halâ cümlelerim varken...
Kızıllık mı gün batımındaki renk yoksa giderek değişiyor mu bulutların şekli? Sahip olduğun her şey gibi sahip olmak istediklerin oradayken uzanamamak gibi...
Sevgiyse bu, kaçmak kaçırılmak değilse, 'ne farkederler' gideli çok geçmemiş olsa bile, perdeler ahenkle rüzgara eşlik ediyorken görüyorum ki güneş tekrar geleceğine söz vererek gitmekte.
Ne denirse densin bir seviye dair; iyi kötü her şey... Aslolan tek şey içindeki gerçektir; ona, sana dair.
Şimdi sadece sevmekte yürek, beklemekte ve imkansızlıklar dört köşede nöbette dursa bile kapılar açılalı çok olmuş, adımlar tak tak sesleriyle, imkânsızlıklar imkanlara gebe!!!
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.