Başbakan Erdoğan, tüm Türkiye’nin hatta bütün dünyanın merakla beklediği paketi açıkladı.
‘Demokratikleşme paketi’.
Demek ki bu ülkede ‘demokrasi’ halen istenilen düzeyde değil ki, paketin adı ‘demokratikleşme paketi’ oldu.
Bir zamanlar Başbakan’ın yakasına yapışıp; “özgürlük istiyoruz…” diyecek kadar demokratikleşmek isteyen liderler hala hayatta.
O günden bugüne neler değişmiş? kendisisine sorup öğrenmek lazım aslında.
Neyse…
Böyle bir hatırlatma yapma ihtiyacını nereden hissettim? ben de bilmiyorum açıkçası ama Başbakanların yakasına yapışarak ‘özgürlük arayanların’ zamanı çoktan geçmiş.
Sadece şunu biliyorum; her şeyin zamana ihtiyacı var fakat insanların buna zamanı yeter mi? sorusunun cevabı yok.
O gün, bir ülkenin Başbakanının yakasına yapışan şahıs, bugün bir siyasetçi olarak hayatını devam ettiriyor ama yakasına yapıştığı Başbakan hayatta değil.
Bunun gibi…
Dedim ya…
O günler geride kaldı.
“… artık yeni şeyler söylemek lazım”.
Sayın Başbakan da bunun derdinde. ‘Eski ağız siyasetçiler ve klişeleşmiş siyaseti’ kimse yemiyor.
‘Demokratikleşme paketi’ de bunu işaret ediyor.
Anadilde eğitim…
Seçim sistemindeki değişiklikler…
Kişisel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı bir takım engellerin ortadan kaldırılmasıyla ilgili yeni düzenlemeler…
Meselâ başörtüsü yasağının son bulması gibi.
Bu paketi yeni bir şey gibi sunmak Başbakan’ın ‘büyük siyaset adamlığının’ bir göstergesi ama herkes bilmeli ki bu yeni bir adım değil.
Düşünün 2010 Referandumunda bunların adımları atılmıştı. ‘Özgürlüklerin önünü açın’ diye bağıranlar bu pakete neden karşı çıkıyorlar? anlayamıyorum.
Bakın bir de, Meclis’te Anayasa Uzlaşma Komisyonu var ve bütün partilerden temsilci oturuyor bu masada. Uzun süredir üzerinde çalışılan ve adına ‘uzlaşma komisyonu’ denilen bir masa.
Bu komisyonun şimdiye kadar masadan kalkmadığı yani üzerinde uzlaştığı 59 madde var. Sayın Başbakan’ın açıkladığı pakette ise kişisel hak ve hürriyetler konusunda (bu konu pakette açıklanan birçok şeyi kapsıyor) hemen hemen bütün partilerin temsilcileri masadan kalkmadan onaylamış.
Yani üzerinde uzlaşılmış.
Açın bakın o zaman, üzerinde uzlaşılan 59 maddeye..
Neleri kapsadığını göreceksiniz.
Masada onay verdiğiniz bir konuyu neden sahada siyaset malzemesi yapıyorsunuz?
O temsilcileri kim atadı oraya?
Paketi eleştirenlere söylüyorum; siz imza koyarken parti içinde istişare etmediniz mi?
Bir kez daha söylüyorum; uzlaşma komisyonunun üzerinde mutabık kaldığı 59 madde neleri içeriyor?
Açın ve bir daha okuyun nelerin altına imza koyduğunuzu.
‘Kişisel bilgilere ulaşmanın zorluğundan’ tutun da Başbakan’ın ‘demokratikleşme adı altında açıkladığı bütün alt başlıklara kadar birçoğu üzerinde uzlaşılan 59 maddenin içinde var.
Tek anlayamadığınız şey; Recep Tayyip Erdoğan’ın çok büyük bir politikacı olduğu.
Yani kabullenemediğiniz paket değil.