Selamun Aleykum
İnsanların İslamiyete bakışı çok acaiptir. seni güzele götüren bir dini seni sanki kötüye götürüyormuş gibi algılamalar insanı yaralıyor. Derler ki sevgili toplumumuz; "din bilime, ilme, öğrenmeye engel, kendi içerisinde kapalı bir ideolojidir." nereden çıktı bu anlayış. gelin beraber bakalım bu konuya.
Ortaçağ Hristiyanlık anlayışında kilise çok baskıcı, katı kuralcı bir anlayışa sahipti. Her şey kilisenin dediği ile olurdu. Galileo dünyanın yuvarlak olduğunu ve döndüğünü söyler fakat kilise sırf bunu söylediği için Galileo'yu alır , hapseder, türlü işkencelere maruz bırakırdı. Ve insanların artık bilim, ilim adına birşeyler bulmaları imkansızdı. bir şey araştıracak olsa hemen kilise durumu öğreniyor ve engelliyordu. Birde İslam anlayışındaki bilim geleneğpine bakalım.
İslamiyette bilime o kadar değer verilmiştir ki Peygamber Efendimiz (SAV) " Alimler Peygamberlerin varisidir" demiştir. İşin en ters yanı da Orta çağ da Hristiyan dünyasında böyle baskıcı bir rejim uygulanırken aynı dönemde insanlar bilimi İslam Coğrafyasından alıyordu.
Kilisedeki bu anlayıştan sonra ortaya çıkan Rönesans ve Reform ile artık kilisenin bu anlayışına set vurulmuş ve kiliseyi yani genel olarak dini bilimin önünde bir engel olarak görmüşler. Bu genel kanı yüzyıllar boyunca sürmüş ve günümüze kadar laiklik adı altında gelmiştir. Yani insanlarımız zanneder ki din (içinde İslam da olmakla beraber) bilime engeldir. Halbuki İslamiyet tam tersi okumayı , öğrenmeyi hedeflemiş, kültürümüzde "İlim Çin'de de olsa gidiniz" denmiştir. Bizler artık bu yanlış algılamalardan vazgeçmeli ve İslamiyetin bilimi ebgelleyen bir din olmadığını , tam tersine bunu teşvik eden bir din olduğunu görmeliyiz.
Sözlerimizi Mehmet Akif'in şu meşhur sözüyle bitirelim:
"Başörtüsü bilime engelmiş. Heyhat !! Uzaya mekik yolladınız da başörtüsüne mi takıldı...
Selam ve dua ile Vesselam...