Türkiye'de özellikle son dönemlerde çeşit çeşit muhalif tipler beliriyor. Kendi aralarında bile anlaşamayan bir muhalefet grubu hakim.
Mısır, Suriye katliamlarından sonra "Mısır, Suriye, Gezi aynıdır, hepsi diktatörlüğe karşı direniştir" diyenler oldu. Bugünlerde de yeni bir kesim var. Amerika'nın Vietnam saldırısını örnek göstererek, o dönem iç kargaşa yaratan, milliyetçi duyguları olmayan, kiralık insanların bugün Suriye'de rejime karşı duranlarla aynı tip insanlar olduğunu öne sürüyor, bir zamanlar Irak'ta yaşananların da aynı stratejinin bir ürünü olduğunu iddia ediyorlar.
Bunca iddianın sonunda gözden kaçan bir nokta var. Belki de kaçmıyor, bariz ortada duruyor, söz konusu olunca da "gülüp geçme" havası yaratılarak geçiştiriliyor. Ama ciddi bir yanı var bu işin.
Hani Gezi, Suriye, Mısır aynıydı? Hani hepsi diktatörlüğe karşı direniyordu? Bu iki iddia da aynı grubun ürünü.
Peki "üç direniş de diktatörlüğe karşı" derken bir de "Suriye'de, Mısır'da kiralık insanların eylemleri var" dendi.
Adama sorarlar, "Gezi direnişi de kiralık insanların ürünü olamaz mı?" diye. Olamazmı? Olabilir.
Bu durumda eylemciler ne olur derseniz cevap tam da düşündüğünüz gibi.
Ya milliyetçi duygusu olmayan kiralık insanlar, bir de olaylara geniş çerçeveden bakamayan genç, ergen kitleler, ya da milliyetçi duygusu olan yabancı ajanların üfürdüğü fırtına sonucu dökülen yapraklar.
Yani bir noktada taşa vurulan bir balta var. Hangi nokta o, şimdi o irdelenmeli. Olayın bir üst ayrımı, ya Mısır'daki, Suriye'deki, insanlara iftira atılıyor, ya da onlarla birlikte satılık eylemler yapılıyor. Hangisi?
Ben koymadım iki eylemi aynı kefeye, siz koydunuz, ben sadece yapbozu birleştirip ihtimalleri gösterdim. Gezi'dekilere hain, Mısır'dakilere dost veya Mısır'dakilere hain, Gezi'dekilere dost demedim.
Buyurun cevabını siz verin...
twitter: @bymehmetkilic
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.