Merhaba sevgili dostlar:....
Yine farklı bir yazımla sız değerli dostlarlayım. Umarım yazılarım sizleri sıkmıyyorum. Zira aklıma geldiğince yazmaya çalışıyorun.Eeee ne yaparsak yapalım, nasıl yaşarsak yaşayalım, bu kısacık evet kısacık ömrümüz bir gün son bulacak. Bu günkü konumuz ise adını bile anmak istemiyoruz belki, yada hiç aklımıza bile getirmiyoruz belki düşünmesi bile kötü ama insanız sonuçta ve her canlı gibi bizlerde bir gün o kaçınılmaz sona ulaşacağız.Yüce Mevlam hepimize hayırlı ömürler ve hayırlı ölümler nasip etsin. Herkesin kaçınılmaz bir şekilde mutlaka ve mutlaka tecrübe ettiği tek bir olay vardır. En güçlüsünden en güçsüzüne, en akıllısından en delisine, en sağlıklısından en hastasına, en mutlusundan en mutsuzuna, en zengininden en fakirine tüm insanların ortak ve son yaşam tecrübesidir ölüm…Ah o ölüm, ah o ölüm. Ne acıdırki ölüm bizler için bir son değil aslında ebedi hayatımızda bir başlangıç. Ve öyle bir başlangıçtır.
Hem de öyle bir tecrübedir ki, diğer tecrübeler gibi geride kalıp onu henüz yaşamayan tek bir kişiye aktarılamaz, anlatılamaz. Geriye dönüşü yoktur yaşamın, ölüm geldiğinde… Ölümün kesinliği ve mutlaklığı, ölümden sonrasının belirsizliği insanın içini ürpertir, kanını dondurur, nefesini keser çoğu zaman. Dünya yüzündeki insanları eşit kılan tek özellik ve olaydır ölümün eli. Onun elinin değdiği herkes, bir anda bütün dünya zenginliklerinden, edindiklerinden, sevdiklerinden ve hikayesinden arınıp, tüm insanlığın eşit olduğu o bilinmez boyuta ve huzura çıkar. Sağlıklı yaşama, genç kalma ve ölmeme çabaları bir gün mutlaka onun gelişiyle son bulur. Kaçınılmaz ve amansızdır aniden geliverir ve hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarken biirdem ölümün soğuk nefesini insan ensesinde diyeyim ben hissettimi artık yapacak bir şey kalmamıştır. Ne bir saniye ileriye , nede bir saniye geri o an yaşam son bulur.
O gelince borç olarak aldığımız bütün mutluluklar biter ve söylenmemiş sözler kolumuza takılıp bizimle gelir. Acısını unutamadığımız dünlerimiz el salladığımız son iskelede kalır. Yaşamadığımız sevdalarımız öksüz ve yetim, boynu bükük ardımızdan öylesine bakakalır. Geride bıraktığımız kötü izlerimizi temizleyemeden, affettiremeden, gideriz çoğunlukla. Vakit hep yetmemiştir kendimizi arındırmaya kötülüklerimizden. Arkamızda kalan sebep olduğumuz gözyaşlarında yıkanıp, ruhumuzu temizlemeye fırsat kalmamıştır artık o geldiğinde… Elimizde ne varsa hayata ve yaşanmışlığa dair dünyaya emanet eder, güneşten yıldızlardan, günden, geceden, çiçekten, kelebekten, candan, canandan, dosttan, düşmandan özür dileyerek ayrılırız her birinin huzurundan. Her bir zerremizi dünyanın kara bağrına bereket olsun diye bırakır, aldığımız borcu eda ederiz sonsuz teslimiyetle. Yetişmeyen yarınların ufkuna baka baka, merhametsiz yaşanmışlıkların köleliğinden azat oluruz kafesinden kurtulmuş bir kuş misali. Uçup gideriz o ebedi aleme. AH O ÖLÜM , ölüm gelmeden bence hayatımızı dost doğru ve kulluk vazifelerimizide tam edasıyla yaparak Yüce Yaradan a bu emanet canımızı huşu içinde teslim edebiliriz..Tekrar görüşünceye dek sağlıcakla kalınız efendim
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.