DURDURUN BU KADIN CİNAYETLERİNİ
Merhaba sevgili dostlar :... Yine gündemimizden hiç düşmeyen, her gün gazete ve tv ekranlarında sık sık görüp izlediğimiz önemli bir konuya değinmek istiyorum.Gün geçmiyor ki yeni bir kadın cinayeti haberiyle güne başlamayalım. Belki pek çoğumuz, medyada yeterince yer almayınca, kısa süre içinde unutuyoruz, belki yeterince önemsemiyoruz bu haberleri. Belkide ilgilenmeden geçiştiriyoruz. Ama konu öylesine önemliki bu konu ne geçiştirmeye nede başka bir şeye benzer. Çok önemli bir konu kadın cinayetleri.
Yapılan araştırmalar, sonucunda Türkiye de her 3 kadından birinin şiddet gördüğünü ortaya koyuyor. Bunlar tabiikide bilinen kayda alınan olaylar, ama birde kayıtlara girilmeyen gizli kalan hatta hiç bilinmeyen mağdur edilen, dövülen, aşağılanan çile çeken, katledilen öldürülen kadınlarımız var.istatistiklere bakarsanız ülkemizde hemen hemen her akşam haber bültenlerinde sıkça yer alan kadın cinayetlerinin yüzde 1400 oranında arttığını, biliyormuydunuz.?. Durum çok vahim ve çok acil olarak tedbirler alınmalı. Bu acilen masaya yatırılmalı ve gereken önlemler alınmalı
Peki soralım o zaman, şiddet mağduru kaç kadın, her şeyi göze alıp karakola şikayet için gittiğinde, görevli polis memuru ne kadar ilgilenip gereğini yapıyor. Yaptı diyelim peki eşini öldürmeyi, hatta şiddet uygulamayı kafasına koyan kocasından ne kadar koruyabilecek. Yapacağım dedikten sonra mutlaka fırsatını bulup o kişi yapacağını yapar. Polisimiz bunu önleyemezki. Polisimiz her eve her mağdur durumda olanada tabiki yardım edecek ama nereye kadar. Bence burada katletmeyi kafasına koyan, gözü dönmüş bu eşe gerekli cezalar ağır biçimde uygulanmalı. İş işten tabikide geçmeden. Bir kadın daha katledilmeden, bir can daha uçup gitmeden. Sevgili dostlar elimden geldiğince gündemimizde olan konulara değinerek bir şeyler yazmaya çalışıyorum.
Yitiriyoruz her şeyi, yitirdikçe sevdiklerimizi, yitiriyoruz insanlığa olan inancımızı. Yüzyıllar boyunca insanlığa, medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir toplumdan giderek yozlaşan, içi boş düşüncelerle donatılan ve her şeyi çok çabuk tüketen bir topluma dönüşürken. Geç kalmadan bu vahşice işlenen cinayetler kadın cinayetleri bir son bulur diyorum. Bu boşa akan kanlar, hiç uğruna ocaklara ateş düşmesin.
Bu yozlaşmadan en çok etkilenenlerden biri de ne yazık ki kadınlarımız. Bize can veren, yaşam hakkı sunan, hayatımızın en büyük bölümünü ayırdığımız kadınlarımız. Hayatımızın büyük bir kısmına sahip olan kadınlarımıza artık eski değer verilmiyor ne yazık ki. Yozlaşmış kültürlerin egemenliğinde biz de yozlaşıyoruz, yozlaştıkça da kadınlarımızı yaşamımız için bir araç olarak görmeye başlıyoruz. Annelerimiz bizim için bizi yetiştirmek zorunda olan kişi; kız kardeşlerimiz bize hizmet etmek zorunda olan, bizim kararlarımızı uygulamak zorunda olan kişi; sevdiğimizi sandığımız kadınlar ise sorgusuz sualsiz duygularının hiçbir önemi olmadan bizi sevmek zorunda olan, bize hizmet etmek zorunda olan; duygusal, fiziksel, psikolojik vs. her türlü şiddete boyun eğmek zorunda olan kişi. Ne kadar basite indirgiyoruz yaşamdaki rollerini.
Kadın en basit güç gösterisi yapacağımız figür olarak çıkıyor karşımıza. Toplum tarafından bir statüye tabii değilsen, değer görmüyorsan, horlanıyorsan, dışlanıyorsan, bilgisizsen, güçsüzsen, güçsüzsen, güçsüzsen egolarını tatmin etmenin en kolay yoludur kadın, bir erkek için. Kendini var edemediği dış dünyadan intikamını, egosunu kadın üzerinde tatmin etmek en kolay yol tabii. Bir vurdun mu oturur yerine, bu kadar basit işte! Kadına düşense sessiz çığlıklarla boğmaya çalışmak yüreğindeki tufanları, acıları ya da ölümü bile bile sınırların dışına çıkmaya çalışmak. Çünkü ekonomik koşulları el vermez, ailesi izin vermez boşanmasına; çünkü toplumun dul kadınlara bakışını bilir; çünkü devlet tarafından da korun(a)mayacağını bilir ve bunların farkında olan erkek daha bir güçlü hisseder kendini. Pohpohlanır erkeğin şiddet dolu davranışları ve kimi zaman kadının ailesi tarafından görmezden gelinir, kimi zamanda kadının ailesi tarafından sıradan bir uyarma ile geçiştirilir.
Ne büyük acizliktir bir başkası üzerinde egemenlik kurarak kendi acizliklerimizi örtmek. Kendi korkularımızla başa çıkamamak, acısını en çok değer vermemiz gerekenlerden çıkarmak. Güçsüzlüklerimizi yamamaya çalışarak tüm duygularımızı köreltmek. Aslında bu yazı uzar gider, değinilecek çok nokta var; çok fazla psikolojik, sosyolojik vs. tespit var. Ben yaşamda beni vuran, aslında hepinizin başına gelebilecek bir noktada kalmak istiyorum.
Kadınlarımız birer çiçektir. Bizler onlar için ne yapsak azdır. Onlar ana, onlar bacı,onlar bir eş. Onlar bizlerin baş tacı sevdiğimiz bir yastığa baş koyduğumuz hayat arkadaşımız. Ve gün geliyor birden her şey değişiyor ve onu katlediyoruz. Başta her şey yolunda giderken birden bire canileşip o her şeyden çok sevdiğimiz hayat arkadaşımızı katlediyoruz. Neden peki?. İçimizde gizli kalmış canavarlık, canilik açığa çıkıncada katliam katliam. Hayır çözüm bu olmamalı, çözüm cinayet olmamalı. Çözüm bir cana mal olmamalı, hayatlar sönmemeli, kadınlarımız vahşice katledilmemeli buna bir dur demeliyiz. Ve bu cinayetleri önleyecek bir yol bulunmalı. Bu yaşanan olaylara toplum olarak duyarsız kalmamalıyız. Kadın cinayetleri bir an önce önlenmeli ve gereken yaptırımlar uygulanmalı. Tekrar görüşünceye dek sağlıcakla kalınız. Hoşçakalınız.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.