Bir kitap okumuştum. Adı: ”Onlar da İnsandı.”idi. Cengiz Dağcı Usta kaleme almış bu mükemmel romanı. Kırım’ı anlatmış, hani şu bizden ve bizim olan Kırım’ı..O zamanlar Rusya yine iş başında.
Stalin Kırım’ı Türklere lâyık görmüyor ve tam da haysiyetine yakışır biçimde başlıyor ilhak etmeye. Kırımlılar’ın hiç akıllarına gelmeyecek olaylar başlarına geliyor. En büyük zenginlikleri olan toprakları ellerinden gidiyor. Hem de ne için Stalin’in büyük hayali komünizm için. O zamanın mazlum Kırımlısı ne olduğunu anlamadan Sibirya içlerine doğru yola çıkmış oluyor. Direnenin sonu mâlum.. Kimi anneler evlâtsız, kimi kadınlar ersiz, kimi çocuklar da annesiz babasız kalıyor. Kitapta Rusya’nın en kötü ve en acımasız tarafını İvan adlı karakter temsil ediyor. Faaliyetleri korkunç. Günde 10 yumurta vermeyen tavuk, ayağından asılıyor. Hayvana bunu yapan insana neler yapmaz. Kırımlılar birbirlerine öyle güveniyorlar ki kapıya kilit vurmak ayıp karşılanıyor. Ama köyün nüfusu değişmeye başladıktan sonra işler de değişiyor tabi. İvan’lar trenlere doldukları Tatarları akrabalar aynı yerde yolculuk etmeyecek şekilde yerleştiriyorlar. Bu, şu demek: siz trende Sibirya içlerine doğru sürülürken anneniz, babanız, çocuğunuz, kardeşiniz, dostunuz hayatta mı, sizinle geliyor mu, yolda başka bir yere mi atıldı bilmemeniz demek. Cengiz Dağcı’nın da bunları yaşamış olması kuvvetle muhtemel. Uzun yıllar süren vatan hasretinden sonra 90’larda Gorbaçov döneminde sağ kalan Kırımlılara vatana dönmek için izin çıkıyor. “Kendi vatanınıza dönmek için..” Dönenler oluyor elbette, Kırım, dönülmeyecek bir yer değil.
Dönülüyor; ama nerde eviniz, nerde tarlanız, nerde komşularınız? Evinizde başkası oturuyor, İvanlardan biri.. tarlanızı başkası sürüyor, başka bir İvan.. Ve komşularınızın nerde olduğunu bile bilmiyorsunuz. Buna rağmen vatana dönmüş olmak başka bir mutluluk olmalı ki vazgeçmiyorlar. Yeniden yerleşiliyor. Bir daha esaret olmayacak zannediliyor. Ne zamana kadar? 2014’e, Rusya’nın eski “sıcak denizler” arzusu alevlenene kadar. Rusya Moskova’dan vazgeçer, Kırım’dan asla deniyor. Çünkü Kırım, Rusya’nın sıcak denizlere ulaşmak için seçtiği bir basamak.
Sırada neresi var, Türkiye mi? Yaşadığımız çağ ile bunca övünürken hâlâ işgallere sessiz kalışımız tutarsız değil midir? Hele ki Kırım’a karşı böyle bir adım atılırken Türkiye’nin tepkisinin hesaba katılmaması olacak iş değil. Şimdiden Kırım’da sözü geçen birisi işkence ile öldürüldü bile. Onlar da İnsandı romanının sonunda Dağcı diyor ki: Her şeye rağmen İvanlar da insandı. Peki sorarım şimdi İvan’ların nesi insan?
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.