Bu anahtar ne top, ne tüfek, ne ok ne de kılıçtı… bu anahtar ancak ve ancak duanın ta kendisiydi…
Bu dua da mübarek peygamberimizin “konstantiniyye elbet fetholunacaktır. Orayı fetheden komutan ne güzel komutan, orayı fetheden asker ne güzel asker” duasıdır. Bu duaya mazhar olabilmek için kaç ordu, kaç komutan heyecanla, canla başla gelerek İstanbul sınırlarına dayanmayı başardı.
Hele Ebu Eyyübel Ensari, o büyük zaat 80 küsür yaşına aldırış etmeden 1000 km lik yolu katederek sadece peygamberimizin duasını almak için İstanbul kapılarına dayanmıştır. Nitekim o yorgun beden daha fazla dayanamayıp ruhunu orada teslim etti.
Neticede o kapıya bir çok komutan, asker dayanmayı başardı. Başardı, başarmasına ama unuttukları bir şey vardı. O kapıların açılacağı bir zaman ve o anahtarları taşıyan birileri vardı. O zaman ve o anahtar gelmeden o kapılar açılmayacaktı.
1453 yılında, beklenen o gün, o anahtar, o askerler ve o komutan gelmişti. Vakit tamamdı. 1453 yılında “ya ben istanbul’u alacağım ya İstanbul beni” diyen büyük komutan FATİH gelmiş ve o kapıları açarak o duayı almıştı.
ALLAH(C.C) MEKANINI CENNET EYLESİN… AMİN…
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.