Günümüzde sosyal medya aktif biçimde kullanılıyor. Elbette faydasına zararına değinmeyeceğim bu yazımda. Çünkü bunun sadece tek cevabı vardır. Nasıl bakarsan öyle görürsün derler ya. Sosyal medya da öyledir aslında.Nasıl kullanırsan öyledir. Yine bir akşam vakti işi gücü bitirmiş sosyal medyada geziyordum. Video paylaşım sitelerinde eski müzikleri farklı tarz icra edebilen genç kısıma veya bu işi profesyonel yapan insanların çalışmalarını izliyor, kendime yetecek kadar küçük çaydanlığıma çayımı demlemiş, tabir yerindeyse keyif çatıyordum. Derken bir video kanalına rastladım. Piano Turca. İsmi gayet hoş geldi kulağıma. Oturdum incelemeye başladım. Sonra fark ettim ki, sadece ismi değil çalışmaları da büyük beğenimi kazandı. Kanalında bulunan hemen hemen bütün çalışmaları keyifle dinledim. Sonra internet sitesinde bloglarını okumaya başladım. Diğer sosyal medya hesapları falan derken bir iki saat içinde çoktan haşır neşir olmuştum bile çalışmalarıyla. İnternet sitesinde yola çıktığı sloganının adı da bir başka hoşuma gitti. "Amatör tınılar meskeni". Kendisini amatör olarak nitelendirse de ben bu konuda fazla mütevazi olduğunu düşünüyorum.
Peki tam olarak ne yapıyor bu adam?
Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Bu adam tam olarak daha önce piyano ile dinlemediğimiz veya piyano ile çalınmamış, piyano ile duymaya alışık olmadığımız o güzelim türküleri, sanat müziklerini piyano ile icra ediyor. Alışılagelmişin dışında yaptığı bu çalışmalar son derece kulağa hoş geliyor. Yemen Türkülerinden Sarı Gelin türküsüne, Duydum Ki Unutmuşsun eserinden Zeki Müren eserlerine kadar bir çok eseri kendi tarzıyla harmanlayıp ortaya güzel bir çalışma koyuyor.
"Yıllar boyunca ve hatta şu an bile; eve gelen misafire, arkadaşa veya eşe dosta piyano çalmayı sevmedim"
Blogunda bir de böyle bir durumdan söz ediyor. Zaten yaptığı işi iyisiyle veya kötüsüyle başkasına ispatlama çabası olmayan insanların ileride daha başarılı olduğunu düşünüyorum. Gel gelelim piyano ile amatör tınılar meskeni bence herkesin ziyaret etmesi, daha önce piyano ile duymadığımız eserleri bir de bu adamdan dinlemelerini öneririm. Bilakis herkesin yaptığı bir iş olmamakla beraber, kulağa son derece hoş gelen çalışmalar bunlar. Bence her enstrüman icracısının en az bir kez denemesi gereken bir durum. Sözü gelmişken söyleyelim. Kemençeyi ilk elime aldığımda bende Karadeniz türküleri yerine Türk Sanat Müziği eserleri çalmaya çalışmıştım. Elbette her enstrüman kültürüyle güzel. Ama her enstrüman icracısının en az bir kez yapması gereken bir iş diye düşünürken, son derece keyifli bir iş olduğunu da eklemek isterim. Bir de unutmadan henüz ismini bile bilmediğim bu güzel adama hayatı boyunca başarılar dilerim.
Amatör tınılar meskeninde buluşalım. Kim bilir? Belki bir gün "Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar'ı" izlerken rast geliriz...
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.