ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Kutlu Doğum Haftası (Sevmek bedel ister)

Muhammed KAYA

09 Nisan 2013 Salı 09:34
  • A
  • A

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlarım.

Bazı belirli gün ve haftalar o günle alakalı önemli olayın unutulmaması amacı ile kutlanmaktadır. Bunlardan batı menşeili olan Anneler günü, doğum günü, sevgililer günü, vs. Dinimizde de Ümmeti Muhammed’in unutmaması, ehemmiyet göstermesi amacıyla belirli gün ve haftalar ihya edilmektedir.
Elbetteki burada maksat niyet çok önemlidir. Eğer niyetimiz bu günlerin kıymetini anlayarak hayatımızın bütününe yayma çabası ise ne ala, yok kapitalist sistemin öngördüğü tüketim çılgınlığına hizmet etmekse çok yazık.

Ehli sünnet vel cemaat anlayışında ilk mevlit kandili Hicri 12 Rebiulevvel 604/ Miladi 5 Ekim 1207 yılında kutlanmıştır. (Asım KÖKSAL İslam tarihi/Mekke devri) Mevlit Kandili kutlamasında efendiler efendisi (s.a.v.) efendimizi anlayabilmek, ona sarılabilmek, örnek şahsiyetine bürünebilmektir amacımız. Hamdolsun. Ama ne kadar başarılıyız ? İşte bu yazımızda yüreklerinizi kanatacak sözlerimiz olacak..

Değerli kardeşlerim, sultanlar sultanını (s.a.v.) anlatan o kadar tatlı yazılar, şiirler, menkıbeler, yine gözyaşlarımıza hakim olamadığımız ilahiler, kasideler, naatlar yazıldı ve söylendi ki bunlar gerçektende Ümmeti Muhammedin kenetlenebileceğini gösteren güzel gelişmelerdir. Ancak Rabbini en güzel anlayan, ahlakıyla ahlâklanan, emir ve yasaklarını ümmetine harfiyen hayatında tatbik ederek öğreten Habibi zişanı (s.a.v.) en güzel anlatan ve övende yine Rabbimizdir.

Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve şereflidir. Sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve şefkatlidir (Tevbe suresi 128. ayet)

Onun bize olan düşkünlüğünü miraç hadisesinde de görmekteyiz. Rabbimizin “Ey Peygamber! Selâm sana. Allah'ın rahmet ve bereketi senin üzerine olsun" fermanı ilahisine Resulü Ekrem (s.a.v.) "Selâm ve esenlik bize ve Allah'ın salih kullarının üzerine olsun." Diye mukabelede bulunmuş, ümmetini o haşyet içerisinde dahi unutmamıştır. Bu durumada ne kadar hamd etsek azdır.


Değerli kardeşlerim, Allah’ı (c.c.) anlamak, peygamberi Zişan efendimizi anlamaktan geçiyor. Zira Rabbimiz kur’an-ı Kerimde “Şanım hakkı için muhakkak ki size Rasullulah'ta pek güzel bir örnek vardır. (Ahzap suresi 21. ayet) buyururken Allah’a (c.c.) kavuşmak sadece ve sadece Resulü Ekrem (s.a.v.) efendimize uymaktan geçtiğini görüyoruz.

Allah’ın resulünü yaratılmışlar içinde en iyi kim anlamıştır diye bir soru aklımıza gelebilir. Ben bunun cevabını veremeyeceğim, ama şu kıstası koyarsak sanıyorum her birimizin aklına fıtratına uygun çeşitli isimler gelecektir. Mubarek üstadım Hadimul Fukara Muhammed Emre Hazin sohbetlerinde biz talebelerine şu gerçeği belirli aralıklarla hep vurgulayagelmiştir. Ashabı Güzin rasulü Ekrem (s.a.v.) efendimize “Anam babam sana feda olsun” derken bir bedel ödemiştir. Bu işlerin söz sanatı ile değil hâl sanatı ile olacağını haykırmıştır.

Ebu Bekir (r.a.) gibi olmak “ O söylüyorsa doğrudur” demek Rasulullah’a (s.a.v.) inanmak, güvenmek konusunda aklını, ilmini bir kenara koyarak Efendiler efendisinin ayakları altına almasıdır. Neticesindede sıddıklık makamına ermektir.

Hz. Ömer gibi olmak öfkesinden, gazabından sıyrılıp “bir karıncayı ezme korkusuyla “ elindeki kandille sokaklarda gezen güç ve kuvvet timsali birisinin adalet timsali olmasını sağlayan “seni şimdi nefsimden daha çok seviyorum ya resulallah” demesidir. Neticesindede “Benden sonra bir peygamber gelecek olsaydı o Ömer olurdu” sözüdür.

Hz. Osman gibi olmak bir gazvede “yok mu malıyla yardımcı olacak kimse” denildiğinde 200 mücahidi atı , devesi teçhizatıyla donatmak, ve tüm bunları yaparken edebinde hayasında en küçük bir sapma olmadan efendimize saygıda kusur etmemektir. Karşılığında da Allah’ın peygamberinin iki kerimesi ile evlenip ikinci hanımı da vefat edince şu iltifata mahzar olmak “eğer bir kızım daha olsa idi onu da Osman ile evlendirirdim.

Ve Hz. Ali gibi olmak, uzanmak yatağına Allah Resulünün, ölümü göze alarak, onun terbiyesinde onun ahlakıyla ahlaklanıp, onun feraseti ile ferasetlenmek, ve meydanlarda yenilmez bir arslan edası ile düşmanlarının gönüllerine korku salmak.” İslam tarihine ismini Allah’ın arslanı olarak yazdırmak.

Değerli kardeşlerim daha hangi sahabeyi sayalım bilmiyorum ki, ne kalemlerimiz, ne bilgimiz bu kurban olunası efendilerimizi (r.anhüm) anlatmaya yeter.

Peki Allah Resulünü, sahabeyi kiramı, Ehli beyti en iyi anlayan, maksatlarını maksat, gayelerini gaye edinen peygamber varisi gönül erlerimizi ne kadar anlıyoruz, yaşıyoruz ve seviyoruz. Zira Allah’ı anlamak, Resulü Erkemi anlamaktan Resulü Erkemi anlamakta Onun (s.a.v.) Ahlakı ile ahlaklanmış Allah dostlarını anlamaktan geçmektedir. Allah dostları, Efendimizi (s.a.v.) yaşayan ve yaşatan canlı birer örnektirler.

Değerli kardeşlerim, şimdi size herhangi bir ili kağıt üzerinden tarif etsem o ili az çok bildiğiniz, tanımışlığınız, duymuşluğunuz olduğu için gidebilirsiniz belki. Peki size geçitleri gayet tehlikeli ve sığ bir ormanın arkasında bir aydınlık bir kurtuluş noktasının olduğunu, o menzile mutlaka gitmeniz gerektiğini ama bu ormanda aslanların, kaplanların, kurtların, çakalların, timsahların varlığından sizi haberdar etsem, tarif üzere gitmeyi göze alırmısınız? Hayır diyorsunuz değimli?
Peki bu vahşi hayvanlarla daha önce mücadele etmiş, bu mücadeleyi kazanmış, bu yaratıkların kendisine boyun eğdirilmiş, ve bunuda yaşantısı ile, cesareti ile, görüntüsü ile ıspatlamış birinin refakatinde gideceğinizi söylesem gidermisiniz? O aydınlığa kavuşmak amacı ile kabul edeceğiniz kanaatindeyim.

Fakat her aydınlığın bir bedeli vardır kardeşlerim, öğrencilikte, diploma almanın bir bedeli, Askerlikte terhis olmanın bir bedeli, evimize ekmek götürmenin bir bedeli ve bazı şartları olduğu gibi.

İşte bu meşakkatli yolculuğa çıkma gayesinde iseniz, o yoldaki sıkıntıları, olası saldırıları ancak sadıklıkla, fedailikle, cömertlikle, cesaretle, yol göstericinin gönlünü hoş tutmakla, onu ne pahasına olursa olsun asla ve kat’a bırakmamakla aşabileceğimizi bilmemiz gerekmektedir. Yani yazımıza ismini verdiğimiz gibi, bu yolu bir bedelle aşacağız.

Bu bedeli siz seçin, neyiniz varsa onunla ödeyin. Uyku ise uykudan, zamansa zamandan, malsa maldan, sevdiklerinizse sevdiklerinizden feda edin, ama bu yolda ne lazım ise kullanın o aydınlığa varmak, ulaşmak, rahat ve huzur dolu bir yaşama erişmek için. bu ormanı aşabilmek için. Vahşi hayvanlara yem olmamak için, feda edin, O aydınlığın bedeli ne ise onu ödeyin.

O ışığa dünyada iken varanlara ne mutlu, yol göstericiyi memnun edebilenlere ne mutlu, sevgi iddiasındaki bedel ödeyebilenlere ne mutlu. Ya Cennet, ya Cehennem olan ahîret yurdunda 3. bir yurt olmadığının bilinciyle hareket edenlere ne mutlu, bunların üzerinde Allah’ın rızasına talip olanlara ne mutlu.

Bu vesile ile bir haftamızın değil tüm haftalarımızın kutlu doğum bilincinde, bir Mürşidi Kamil refakatinde geçmesi temennisi ile Allah’a emanet olunuz.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.