Ünlü şairlerimizden Necip Fazıl KISAKÜREK'e atfedilen bir hikaye var duymuşsunuzdur.
Cezaevinde iken Osman yüksel serdengeçtiye bir mektup verir ve dermiş.
-Osman bir rüya gördüm her halde sabaha çıkmayacağım, bu gece ben ölürsem vasiyetimdir. Bunu sakla.
Osman yüksel serdengeçtide çok sevdiği üstadı Necip Fazıl Kısakürek'in bu lafına ağlar, olurmu rüyayla amel edilmez sen daha çok yaşayacaksın inşallah diye teselli verirmiş. Tabi Necip Fazıl bu, lafın uzununu sevmez,
-Sus Osman sus bana şu son günümde 10 lira borç ver der, tüm koğuşa ya sigara yada çay ısmarlar ve ertesi günü gelerek
-Osman bu gün kendimi çok iyi hissediyorum dediğin doğru ver şu mektubu yırtacağım dermiş. Bu böyle devam ederken Gel zaman git zaman Necip Fazıl Kısakürek hakikaten vefat eder ve vasiyeti açıklanırken Osman Yüksel Serdengeçti gözyaşları içerisinde dinler. Vasiyeti bir genç okumaya başlar.
Emeğim geçen her gencin, bana cuma günleri Fatiha göndermeleri, namazlarından sonra dualarında benide unutmamaları, hayır hasenatlarında bir hisseninde bana gönderilmesi hususunda dua etmeleri..... vasiyet uzayıp gider.
Osman Yüksel bir yandan ağlarken diğer yandanda mezara doğru dönerek derki.
Usta, helal olsun sana, bu dünyayı beleşe getirdin anladımda, öbür dünyayıda beleşe getirdin.
Bu hikayeden kastımız elbetteki Necip Fazıl KISAKÜREKİN beleşçiliği değildir. Olsa olsa onun dili ile gençliğimize bir mesaj göndermektir.
Değerli kardeşlerim 2012den 2013 e girerken görsel, işitsel ve yazılı yayın organlarında 2012 ye damga vuran her kategorideki olayların başlıklarını izlersiniz. Bu bir tür muhasebe anlamınada gelir. Neler yapılmış neler edilmiş artısıyla eksisiyle ülkemiz ve dünyamız adına kişilerin yaptıkları konuşulur.
İnsanda bir dünyadır kardeşlerim, hemde fani dünya gibi değil, ebediyeti olan sırları bir türlü çözülemeyen uçsuz bucaksız bir dünya. Peki bu dünyaya dalıp, geçmişimizi muhasebe ettikmi?
Ben geçtiğimiz yıl içerisinde ne kadar güzel, ne kdar çirkin işler yaptım bunları değerlendirdikmi?
Sevdiklerimiz konusunda ne kadar samimi olduk bu duygularla hesaplaşabilldikmi?
Bu ayki sayımızda sevgide ne kadar samimi olduğumuzu sorgulayalım istiyorum. Sevgimizin içerisine tembellik, kendini düşünme, iki yüzlülük gibi lekeler bulaştımı bunları konuşalım istiyorum.
Öncelikle Rabbimizi sevdiğimizi iddia ederek başladık bu yolculuğa, seven sevilenin her emrine itaat eder. Bir emrini geçse, sevgisizlikten korkar. Hele bu sevgi birde yaratıcımıza ve yaradanımızdan da bize ise soralım kendimize onun emri olan namaz konusunda durumumuz nedir?
İbadetlerimizde farzları gözetip, acziyetimizi rabbimize sunabiliyormuyuz? Onu severken, ondan hakkıyla korkabiliyormuyuz. Hep cennetine talip iken cehenneminden sakınabiliyormuyuz? Yoksa merhameti gazabını şüphesiz geçmiş olan rabbimizin rahmetine sığınarak hudutlarını ihlalmi ediyoruz?
Peygamberimiz efendimizin (s.a.v.) sevgisinde durumumuz nasıl acaba? Öncelikle efendimiz düşünce dünyamızda nasıl birisidir bunu açıklığa kavuşturalım. Herkesle iyi geçinen, kimseyle sorunu olmayan, ağaçları kesmeyin, çocukların başını okşayın diyen birisimi? Efendimiz bu vasıfları ile elbetteki müsemmadır. Ama bunlardan ibarettir dersek efendimizin sadece gelmiş ve göçmüş birisi olduğu anlamı çıkmazmı? Onun tüm emirlerini “ebi ümmi fedake ya resulallah” diyerek iman etmemiz ve hayatımıza tatbik etmemiz gerekmiyormu? Hızsızlık yapan kızım fatımada olsa elini keserim diyen bir Rasulullaha, bir savaşta ikindi namazını ikame edemeyince düşmanlarına “Allahım onlar bizim namazımıza mal oldu onları kahreyle diyen, şahsi meselelerde affedici ama İslamın hudutlarını çiğneyen birisi karşısında yenilmez bir komutanıda düşünmemiz gerekmezmi. zülfi yaren dediğimiz nefsimize hoş gelen günahlara dalarken, caydırıcı sözlerini kalbimiz sızlayarak dinlememiz, süratle bu hasletlerimizi düzeltmemiz gerekmiyormu.
Peki bir hocaefendinin derslerine devam ediyoruz diyelim, tabir yerinde ise kurtların kol gezdiği bir ortamda yem olmamak maksadı ile gidilen cemaatin liderini ne kadar seviyoruz.
Hizmetimizin durumu nedir? Sadakatimizin durumu nedir? Fedailiğimizin durumu nedir? Bunları inceden inceye ölçmemiz gerekmiyormu.
Bir çayhane düşünün, oraya gide gele, bir dost gurubu edinmişsiniz, içlerindede çay hane sahibi var babacan birisi, hoş şeyler anlatıyor. Sizde güzel şeyler be deyip, çayhaneye üye olup gidip geliyorsunuz diyelim. Bumudur yapmak istediğimiz şey bumudur cemaat ruhu, bizim ahiretimiz için imar edilmiş, çalışanı biz, harcayanı biz, seveni biz ve elbetteki nimetlerinide alan biz olmamız gerekirken, zoru birilerine bırakıp sadece nimetlerden istifade edeyim mantığı ne kadar sağlıklıdır, gerçekçidir.
Sosyal hayat içerisinde çok arkadaşlar ediniyoruz dini hassasiyeti olan bazı tasavvuf yolcusu kardeşlerimiz mürşidlerine o kadar ağır bir yük yüklüyorlarki, nefsimizle uğraşmamız, şeytanımızı yenmemiz, mürşidimizle bu kutlu yolculukta el ele diz dize, göğüs göğüse yürümemiz gerekirken hem dünya hayatımızı zülfi yarene göre düzenleyelim, sonrada cennetin kapısını açmayı ve içeriye girme işinde zoraki itilmeyi bekleyelim. Mürşid kanatimizce kapıyı gösterir, içeriye girecek adımı bir zahmet biz atalım
Eş-dost, anne-baba, evlad-ı iyal sevgisindede hesaba çekmeliyiz kendimizi, efendimizin (s.a.v.) buyurduğu gibi “her biriniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden mesulsünüz”
Sahi düşünüyorumda dinin derinine dalma lafını anlayamıyorum. Sanki dinin derinine dalınca sümmü haşa günde beş vakit kafanı duvarlara vurup parçala, ayda bir yüksek yerden atlayıp ayağını kır Ya da senede bir kerede olsa herkesle kavga yap gibi bir emir mi var?
Dinin derini olsa olsa tasavvuftur. Tasavvufsa bir deryadır, yani derinlere inildikçe tevazunuz artar, yaptığınız işlerde ihlas ve samimiyeti yakalarsınız. Yaratılanı yaratandan dolayı seversiniz, birini incitmekten çok çekinirsiniz. Yukarıdan beri bahsedegeldiğimiz sevgideki samimiyet konusunda doruk noktayı yani takvayı yakalarsınızki, benim duam bu derinlerde boğulmak olsun. Amin.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.