ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Aile kurumu ve önemi

yıldırım

04 Mayıs 2013 Cumartesi 13:46
  • A
  • A

Bilindiği üzere evrendeki bütün canlılar erkek ve dişi olmak üzere çift yaratılmışlardır. İnsanlar, hayvanlar, hatta bitki türlerinin bazılarında bile bu özellik vardır. Yüce yaratan çiftler arasına cinsi cazibe kanunu, karşı cinse meyil ve arzu duygusu koymuştur. Dünya üzerinde hayatın ve cinsin devamı da eşlilik kanununa bağlanmıştır.

Cinsiyet açısından insan, hayvan ve nebatta benzer bazı özellikler bulunmakla birlikte, varlıklar içinde bunu en üst seviye de ve insan onuruna yaraşır tarzda gerçekleştiren şahıs sadece insandır. Bunun içinde diğer canlılarda olmayan bir kurum meydana getirilmiştir. Bu da, nikah yoluyla kurulan aile kurumudur. Aile mahlukat arasında sadece insana mahsus bir kurumdur. İnsan varlıkların en şereflisidir. Ve bu şerefli varlığa, cinsler arası ilişkide, hiç şüphesiz en şerefli kurum yakışır. Bu kurumda ailedir.

Yüce yaratıcı insanı erkek ve kadın olarak çift yaratmasında;hem neslin devamı, hem insanlar arasında arkadaşlık ve muhabbet ve hem de ruhi huzur ve sükunet gibi insanlara faydası olan bir çok neden vardır.
Aile milletleri ayakta tutan en temel kurum ve üstün insani niteliklerin kazanıldığı en önemli kaynaktır. Hem fert hem de toplum açısından faydaları göz ardı edilmeyecek bir kurumdur.

Aile her şeyden önce, toplumun temelidir. Çünkü erkek ve kadının huzuru ve ahengini, gelecek neslin sağlıklı yetiştirilmesini sağlamaktadır. Hem erkeğe ve kadına, hem çocuklara ve hem de topluma ait menfaatlerin en önemlisi gerçekleşmektedir.

Her insanda mevcut olan cinsi ihtiyaç açısından bakıldığında aile;bu ihtiyacın en temiz, en meşru ve en sağlıklı şekilde karşılanmasına vesile olmaktadır. Fuhşun önünü kesen, ahlaki bozulmayı engelleyen en önemli kurumdur. Hz. Peygamber(SAV);gençlerden gücü yetenlere evlenmelerini tavsiye etmiş, evliliğin gözü haramdan daha iyi sakladığını ve namusu koruduğunu ifade etmiştir.

Aile sadece cinsi ihtiyacın karşılandığı bir kurum değildir. Aynı zamanda, iki cins arasında sevgi ve dostluk bağlarının kurulmasıdır, dayanışmadır. Tasada ve kıvançta beraberliktir. İki vücudun tek bir vücut olmasıdır. Nitekim Yüce Allah, karı-kocayı birbirleri için bir elbise gibi görmektedir. (Bakara 187)İnsanlık seviyesi, cinsi ve şehevi alakalardan ziyade, insanı eve ve ailesine bağlayan alakalarla yükselir. Çünkü yaşamın mal ve cesetten, yemek ve içmekten çok daha yüce hedefleri vardır. Aile aynı zamanda ruhi bir ihtiyaçtır. İnsan dünyasındaki boşluğunu, aile kurumu haricinde hiçbir şeyle dolduramaz. Aile dışı ilişkiler, insanı ruhi bozukluğa ve doyumsuzluğa götürür. İnsan, azgın şehvetini, başı boş duygularını ve geçici arzularını aile dışında hiç bir şekilde kontrol altına alamaz.

İnsanlar meşru bir evlilikle birleştiklerinde, aralarında bir takım yüce duygular ve insanı değerler vuku bulur. Arkadaşlık ve muhabbet, sevgi ve şefkat, arzu ve hasret, feragat ve sorumluluk gibi başka hiçbir yerde kolay kolay bulamayacağı duygular canlanır. Bu duygular hayat boyu devam eder. Bu tarz duygular, erkek ve kadının bir anlık beraberliği ile elde edilecek duygular değildir. Aile;ahlak, iffet, namus, şeref, haysiyet ve fazilet gibi yüce değerlerin kaynağıdır. Bu duygular, aile ocağının huzur ortamından başka bir yerde asla elde edilemez. Bu duygulardan mahrum olan şahıslarda;açlık, doyumsuzluk, dinmeyen bir arzu ve ihtiras insanı ele geçirir. Erkek ve kadın için;ruhunu, duygularını, fikirlerini paylaşacağı, sırlarını emanet edeceği, konuşup dertleşeceği, zorluklara karşı birlikte karşı duracağı hayat arkadaşına mutlaka ihtiyaç duyar.

Aile, hem sosyal hem de medeni bir ihtiyaçtır. Evlilik insanı ferdiyetçilikten sosyal hayata geçirir. İnsanı yalnızlıktan, avarelikten, başıboşluktan kurtarır. Ona toplumun bir bireyi olduğu şuurunu aşılar. Sorumluluk duygusu kazandırır. Düzenli bir hayat yaşamaya, kanun ve nizamlara uymaya, herkesle iyi geçinmeye sevk eder. Bunların aksi ise bencillik ve egoizmdir. Kayıt ve nizam tanımamaktır. Bu da topluma büyük zararlar verir.

Aile kurumu, gelecek neslin yetişmesinde, hayata hazırlanmasında, eğitimi ve insanlığa faydalı bir eleman haline getirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Çocuk ailenin gülüdür;insan gönlünün vücudunun ve kanın bir parçasıdır. Çocuk için aile çok önemlidir. Aile, çocuğun sadece vücudunu değil, duygularını da besler. Çalışmak, feragat, fedakarlık, sevgi, dayanışma, karşılık beklemeden iş yapma, sorumluluk duygusu, yurt ve insan sevgisi gibi güzel duyguları aşılar. Bu gibi duygular sadece aile ortamında kazanılır. İnsan yavrusu, diğer canlıların yavrularından çok daha uzun ve çok daha büyük imtihan ve alaka ister. Sevgi, şefkat, bakım ve terbiye ister. Bunlar sıcak bir aile ortamında başka bir yerde bulunamaz. Aileden mahrum yetişen yavruların ruhlarında ne büyük yaraların açıldığını anlamak zor değildir. Aileden mahrum yetişen çocuklar, maalesef insani değerleri bilmeden büyümektedir. Sokaklarda yetişen yavrular, fırsatçılık ve çıkarcılık duygularıyla yetişmektedir. Hapishanelerdeki suçluların çoğunluğunu, sokakta yetişmiş bireyler oluşturmaktadır. Alkol ve uyuşturucu müptelası olanlar, saldırgan ve dengesiz tipler, hep ailesiz çocuklardır. Bu durumun oluşmasının sebebi ise aile kurumunun zayıflamasından kaynaklanmaktadır.

Anne baba nasıl çocuk için önemliyse, anne ve baba içinde çocuk hem ruhi hem de fiziki bir ihtiyaçtır. Hiç kimse dünyada karşılıksız bir iş yapmaz. Ama anne ve babaya baktığımızda evlatları için gönüllü birer amele ve fedakar bir hizmetçidir. Evlatları için gençliklerini, rahatlarını ve sağlıklarını veda etmektedirler. Bunların karşılığını da beklememektedirler. Bu ortamda yetişen çocukta ilk olarak egoizm ve çıkarcılıkla değil, feragat ve fedakarlıkla tanışmış olur. Yüce yaratan çocuk yetiştirme hususunda insanlara enteresan bir kudret vermiştir. Böyle olmasa hangi insan, o küçük yaramazın her şeyi kırıp dökmesine, evin altını üstüne getirmesine, pisliğine tahammül edebilir?Bütün gün iş yorgunluğuyla bitap düşüp, geceleri de o yaramaz için uykusunu nasıl feda edebilir?

Aile kurumu yaşlılar için daha da önemlidir. Hatta gençlerden daha önemli diyebiliriz. Birlikte yaşamanın biyolojik ve cinsellik yönü bitmiş olsa da, yaşlılar aileye daha çok arzu ve ihtiyaç duyar. Yaşlı eşler arasında dayanışma ihtiyacı daha çok ortaya çıkar. Çünkü onlar birbirleriyle sohbete, alışkanlık ve birbirlerinin tesellisine daha çok ihtiyaç duymaktadır.

Netice olarak aile;hem toplum, hem birey, hem erkek, hem kadın, hem çocuk, hem yaşlılar için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Devlet ve millet el ele vererek bu kutsal kurumu ayakta tutmak için çok daha fazla gayret göstermeliyiz. Ayda 300 bin eşin boşandığı ülkemizde, buna her zamankinden fazla ihtiyacımız var.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.