Selamün aleyküm değerli kardeşlerim tozlu tarih ziyaretçileri ;
Bugün makalemizde padişahımız II.ABDÜLHAMİT HAN hakkında biraz bilgi vermek istiyoruz.
Evet arkadaşlar padişahımız hakkında çoğu yerde çok değişik bilgiler veriliyor kimine göre hain kimine göre ise vatan satar ve kimine göre ise vatan severdir.
Ama bizim yaşadığımız ülkede İSLAMA karşı çoğu insan kötü düşence içerisindedirler.
Bunun asıl nedeni ise islamiyetin herkesin eşit olarak görmesi ve bir çok dinden daha üstün olması olabilirmi ?
Bizce evet en üstün adelat dinimizdedir!
Araştırmalarımızda bulduğumuz birkaç kaynağı sizlerle paylaşmak istiyoruz…
Bu kaynaklar ise şöyledir;
Türk düşmanları Fransız Tarihçi Kont Albert Vandal ve İngiltere devlet adamlarından Gladstone’nin “Le Sultan Rouge-Kızıl Sultan”, “The Great Criminal-Büyük Cani” olarak niteledikleri Sultan II. Abdülhamid’e “mutlakiyetçi”, “müstebid”, “zalim”, “katil”, “diktatör”, “tiran” gibi hakaretler ve küfürler de savrulmuştu.
Oysaki bunların profaganda olduğunu biliyoruz.
Sultan II. Abdülhamid, 1876’da tahta çıktığında, çözülmüş ve zayıflamış Osmanlı İmparatorluğu’nu toparlayıp dağılmaktan kurtarmak ve bir arada tutmak için,muhaliflerince “istibdad” yani “zulüm ve baskı dönemi” olarak nitelenen şahsi bir idare kurmuş ve 33 yıl iktidarda kalmıştı. Devletin dağılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu, iç ve dış mihrakların her türlü ifsad edici oyuna başvurduğu saltanat devrinde, “ hafiye teşkilatı” kurmak ve basına “sansür” uygulamakla tenkit edilen II. Abdülhamid, devletin idari yapısını merkezi anlamda yeniden örgütlemiş, alt yapı ve eğitim yatırımlarına önem vermiş, devlet hazinesini düzene sokarak dış borçların azaltılmasına gayret göstermişti. Ayrıca “İslam Birliği” düşüncesi etrafında “Hilafet merkezli” bir dış politika yürütmüş ve bu politikayı Avrupa’ya özellikle de İngiliz emperyalizmine karşı ustaca kullanmıştı. Bu sayede Türk bayrakları ve II. Abdülhamid’in resimleri Hint’in köylü kulübelerine kadar girmiş, Cava, Çin, Afrika ve Orta Asya camileri “Emirü’l-Mü’minin” e dualarla inlemişti. “Finansmanı ve inşaatı İslam aleminden toplanan paralarla yapılan, borçsuz, faiz ödemesi olmayan ve tamamlandığında kâra geçmiş “Hicaz Demiryolu” projesini gerçekleştirmiş, İstanbul’da Haliç ve Boğaziçi’ne de köprü projeleri” hazırlatmıştı.
Özellikle dış politikada yürütülen “İslam Birliği” siyaseti ve Almanya’nın bir denge unsuru olarak kullanılması İngiliz emperyalizmi ve çıkarlarına önemli ölçüde sekte vurmuştu. Bunun yanında Siyonizm ve Yahudilerin Filistin’de yerleşmesi talebine karşı çıkışı, Avrupa basını ve sermayesini elinde bulunduran Yahudi lobilerini de son derece rahatsız etmişti
. Ermeni komitecilerinin Avrupa müdahalesine sebep olmak için yaptıkları terör ve protesto hareketleriyle devrim teşebbüslerini bastırması ise bardağı taşıran son damla olmuş, başınıİngiltere’nin çektiği büyük küresel güçler ve Yahudi sermayedarlar, düzenlerini bozmaya çalışan ve çıkarlarına darbe vurarak kendilerine itaat etmeyen “II. Abdülhamid”in devrilmesine karar vermişlerdi.
Zalimler ozamanda durmamıştı ve şimdide durmuyor…
Diğer Makalelerimiz İçin : www.tozlutarih.com
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.
Eline Sağlık Kardeşim Çok Güzel Bir Makale Olmuş...
Emeğine sağlık güzel bakale olmuş derginizide inceledim güzel bilgilere yer vermiştiniz. .
Çok güzel bir makale olmuş kardesim emeğine sağlık yararlı bilgiler veriyorsun bizlere.,. Devamını bekliyorum.