CHP’nin gazeteleri üniversite öğrencilerinin kıyma makinelerinde öldürüldüğünü yazıp durduğu ve Demokrat Parti’den kurtulmak hürriyetmiş gibi gösterildiği 1960’da Cumhurbaşkanı Bayar, Refik Koraltan ve Başbakan Menderes havaalanından şehre geliyordu. Kızılay civarında ‘555K’ adını verdikleri büyük bir kargaşa çıkartmış CHP’nin coşturduğu gençler vardı. Bayar ve Koraltan’ın arabaları kalabalığın ortasından yoluna devam etti. Menderes arabasını durdurarak indi. ‘İstifa, İstifa’ diye bağıran gençlere ‘Neden istifa istiyorsunuz?’ diye sordu. Gençlerin, ‘Hürriyet istiyoruz?’ demesi üzerine, ‘Hürriyet olmasa idi başvekile ‘istifa’ diye bağırılır mı?’ sözleriyle karşılık verdi. CHP gazetelerinin yazdığı gibi Menderes gençlerin üzerine arabasını sürerek onlarca genci ezip kaçmamıştı.
Olaylarının sürdüğü sırada CHP'li Firuzan Selçuk ile İstanbul’dan CHP’li Ekrem Özden arasında bir telefon görüşmesi yapılmıştı:
‘Halk çok kalabalık. İstifa Menderes diye bar bar bağırıyorlar. Fevkalade ’
CHP’liler Menderes’i kargaşa çıkartarak durdurmak istiyor ve gidişattan duydukları memnuniyeti dile getiriyorlardı.
Menderes hainlerin oyununu bozmak için radyoda konuşmalar yapmaya başlamıştı:
Memlekette karışıklık çıkarmak isteyenler ve hadiselere teşebbüs etmiş bulunanlar bir taraftan da memleketin düşmanları ile adeta el ele vererek, ortalığı her an, her saat başında bir takım yalan ve maksatlarına göre uydurulmuş haberler yaymak suretiyle gayelerine erişmek isterler.
Çıkarılmak istenen hadiseler, memleketin huzuruna, asayişine ve selametine karşı girişilmiş vahim su-i kastlardır. Bunların tertipçileri olduğu gibi işi iyice bilmeden ve anlamadan kendilerini tertipçilerin aleti haline sokmuş bulunanlar da vardır.
Her an ve her saat yalan haberler, korkunç şayialar, kışkırtmalar da yaparak hadiseler çıkartmak istenmekte ve bu yıkıcı faaliyetler belli merkezlerden idare edilmektedir.
Güzelim memleketimizde ayaklanmalar için hiçbir sebebin mevcut olmadığı aşikardır. Memleketimiz eski devrin hürriyetsizlik ikliminden çıkıp çok partili bir idareye kavuşmuştur.
On sene evvelki ile bugünkü Türkiye’yi vatandaşlar kıyaslayabilmekte ve hükümlerini vermiş bulunmaktadırlar. İşte bu şartlar ve bu vasat, ayaklanmanın şartları ve vasatı değildir. O halde, bir takım sun’i ve uydurma yollardan bir ayaklanma hareketi tahakkuk ettirebilir mi diye memleket hazin, elim ve meşum tecrübelerin sahası haline getirilmek isteniyor.
Hulasa, memleket bir yalan seline, meş’um dedikodu ve şayiaların tufanında boğulmak istenmektedir.
Mesela şöyle çarpışmalar oldu, şu kadar yaralı var, ölü var veya tanınmış isimlerden: falan yerde filan öldü, İstanbul’da veya Ankara’da şunlar oldu, bunlar oldu. Yalan. İstanbul’da başka, Ankara’da ise başka olarak piyasaya sürülür. Ne alçakça bir hengame.
Bu gayr-i meşru ve meş’um emel ve teşebbüslere imkan verecek safdillerden olmadığımızı ve Türk milletinin yalanlarla aldatılamayacağını hepimiz en kısa zamanlarda göreceğiz ve tarih kaydedecektir.
Halkımız mutlak bir alakasızlık içinde, tertipleri ve tertipçileri uzaktan ve nefretle seyretmektedir. Milletimiz tecrübelerini bir kat daha olgunlaştırmakta, millî bünyeye arız olacak bu gibi musibetlere karşı muafiyet ve mukavemetini bir kat daha kuvvetlendirmektedir. Büyük bir millet olmanın vasfı ve sırrı bu değil midir?
Yer altında hazırlananlar meydanlarda, sokaklarda hareket haline çıkmış ‘Dişe diş, başa baş, asacağız keseceğiz’ şeklindeki haykırışların, tehditlerin manası şimdi daha açık olarak meydandadır. Bugün sokak ve meydanlarda avare avare dolaşan ayaklanma teşebbüsü, seçim günlerinde ve seçim sandıklarının başında milli iradeyi tahrip edecek olan bir milli musibet hâline getirilecekti. Perde kalktı, kavuklar devrildi, başlar bütün hatlarıyla milletimizin gözleri önündedir.
CHP gazetelerindeki bir MBK bildirisi şöyleydi:
‘...Fedakar üniversiteli gençlerimizin masum gösterilerinde bunlara cop ve kılıçlarla hücum ettirildiği, savunmasız gençlerimiz üzerine ateş açıldığı ve birçok gencin öldürüldüğü artık muhterem halkımızın malumu olmuştur... Korkunç bir vahşetle işlenen bu cinayetler er geç ortaya çıkarılacaktır.’
‘CHP, DP iktidarını yıkmak için, dehşetli yalanlar uydurmuştu. ‘Menderes iktidarı üniversite öğrencilerini öldürüp, Et-Balık Kurumunda hayvan yemi haline getirmektedir.’ Aradan 50 yıl geçmesine rağmen bir tek kişi çıkıp da, ‘Benim oğlum kayıptır ’ diye bir şikâyette bulunmadı.’ -Yavuz Bülent B.

Hepimiz ağaçız hepimiz odunuz Tayyip istifa!
Bugün Taksim’i yıkıp-yakan, polisimize saldıranlar işte bu 1960’daki vatanseverlerin çocuklarıdır. En önde tüm kadrolarıyla CHP peşinde de, sahibi terörist başı ile aynı Ermeni kanı taşıyan, Öcalan’a pkk kamplarında güller veren, pkk’nın fikir babası Perinçek’in TGB denilen sözde Atatürkçü gençlik grubu. Bunların da kuyruğunda sanatçı geçinenler . Biri yazmış: ‘Mesele Gezi Parkı değil, sen hala anlamadın mı?’ ‘Akmerkez'de sürten, Kanyon'da tıkınan herifin milleti provoke etme meselesi. Banka reklamında oynayıp da kendini solcu diye satan türünün son örneklerinden biri…’ H. Cangökçe'
Gezi Parkı'nda ilk eylem yapan gerçek çevrecileri bu terörist gruplar oradan kovdular
Müzmin muhalif vatansever ama hangi vatanı sevdikleri belli olmayan gazetelerle birlikte bütün terörist gruplar iştahla iş başında.
İşte yayılan yalan haberlerden örnekler:
CHP'li Adnan Keskin, ‘Eyleme katılan Aylin isminde genç bir kız hayatını kaybetti ’
Sosyal medyadaki bir resimde de polisin köpeğe biber gazı sıktığıydı. Fotoğrafın kalitesi kasıtlı olarak bozulmuştu. Fotoğrafın gerçeğinde polisin arkasındaki ‘policıa’ yazısı vardı. Üstelik polislerden biri ise siyahi. Kalitesi bozulduğu için Türk polisiymiş gibi servis edilmiş.
Polisin panzerle bir adamın üstünden geçtiği, sırtında koca koca yarıklar olan adamın öldüğü iddia ediliyordu. Gerçekte ise resim 2011’de Türkiye dışında yaşanan bir kazaya aitti.
Akşam girilemeyen, travestilerin işe çıktığı Park için polisle çatışanlara destek veren bir grup Boğaz Köprüsünden Avrupa yakasına yürüyerek geçti. Eylemi daha kalabalık göstermek isteyenler Avrasya Maratonu'nda binlerce kişinin köprüden geçtiği anın fotoğrafını yayınlayarak dezenformasyon yaptı. Bu gruplar ayrıca hem ‘köprüye hayır’ deyip hem de köprüyü kullananlardı da.
Bir haber ise herkesi güldürdü. Eylemler 48 saat daha devam ederse AB’nin hükümetini düşüreceğiydi. Gün boyunca Taksim'de bulunan gazeteci Tayfun Talipoğlu da ağır bir küfür yazdı: ‘BİRİSİNİN BU O... ÇOCUKLUĞUNA DUR DEMESİ LAZIM ’
CHP’li Aygün: ‘Türkiye'nin Tahriri Taksim Eylemi'nde bilanço: 2 ölü, bir kolu kopmuş ağır yaralı.’ CHP'li Cihaner: ‘Taksim'deki, yüzbinler kolayca kandırılacak, yönlendirilecek aptallar değildir ’ CHP'li Süheyl Batum: ‘Gün, bugüne kadar sessiz kalmış çoğunlukların günü. Diktatör özentilerinin sonu geliyor. Güneşin zaptı yakın.’ Bir vatandaş: ‘Polis gerçek mermi kullanıyor. En az 500 ölü Şuan 10 polis tepeme bindi bu twiti zor şartlar altında yazıyorum.’ 10 tane polis tepene binmiş ve çok zor şartlar altındaysan noktasına virgülüne ünlemine kadar böyle düzgün bir cümle nasıl kurabildin hayret
AK Parti’li Şamil Tayyar: 'Ayık kafayla seçim sandığını bulamayanlar. Sarhoş kafayla sokaklarda eylem yapıyorlar.’
Amaç ağaç kurtarmak olsaydı CHP'li Kadıköy Belediyesi'nin tiyatro ve buz pateni pisti için Özgürlük Parkı'nda 4.000 metrekare alandaki ağaçların katledilmesi görmezden gelinmezdi yada Koç Holding’in 99’da Mavramoloz Ormanı’nda en az 30000 ağacı katletmesine seyirci kalınmazdı.

‘Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için AKP Diktatörlüğüne Direnelim, Faşist Tayyip İstifa ’
‘Bunların gözü dönmüş. Neocon-Ergenekon ortaklığının amigoları. Ne söylerseniz söyleyin konuyu sivil diktaya bağlıyorlar. Arap baharı olan ülkelerde kime başkaldırılıyor? Diktatörlere. Sivil dikta var ya oralarda. Onların konsepti açısından Türkiye’de de sivil bir dikta olacak ki bir başkaldırı olsun, isyan olsun. Hepsi aynı tezgâhın ürünü. Bunların başı Finans lordları’ B. Gedikli.
‘Bir milleti köleleştirmenin iki yolu ya kılıçla ya da para ile... Türkiye 60 yıldır belini doğrultamıyor Bizler teröristleri hep dağlarda karanlıklarda aradık Oysa POSTMODERN teröristler, 15 bin liralık takım elbise giyen, 1000 liralık kravat takan İtalyan ayakkabı ile lüks otellerin lobilerini dolduran insanlardı Biz içeride birbirimizi yerken, onlar 'roof'larda viskileri kaldırıp gülerek ‘Şerefe’ diyorlardı... Kürt Baharı başlatamayan elemanlar, Türk Baharı'nın peşindeydi ‘Gezi’ onlar için iyi bir karargahtı İyi niyetle, demokratik haklarını kullanmak için Taksim'e çıkanlarda farkında olmadan kullanılıyordu Muhtemelen otellerin lobilerinde birileri olup biteni gülerek izliyordu Amaç IMF'yi ülkeden kovan Türkiye'nin tekrar avuç açan ülke konumuna gelmesiydi Bunun da yolu, ülkenin yönünü BATI'ya çevirmekti Ortadoğu zenginlik, enerji demekti Ankara Ortadoğu'yu yöneten ilk Padişah Yavuz'un ismini üçüncü köprüye vererek istikametini açıkça ortaya koydu Baronlar da bu GEZİ'den bizi alıkoymak için düğmeye bastı EN büyük korkuları, Türkler'in OSMANLI'yı ve atalarını hatırlaması. E. Diler, Takvim, 1.6.2013
Atatürk’ten sonra Türkiye’nin önünü açan üç lider olmuştur: Menderes’i ve Özal’ı katlettiniz. Gerçek Türkler size Tayyip’ini vermeyecek
Edebali’nin, 623 yıl barış ve adaletle dünyanın süper gücü olmuş Osmanlı’nın Atamız Osman Gazi’ye öğütleri bugün de yolumuzu aydınlatan ışıktır:
Ey oğul Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik bize, yanılgı bize, hoş görmek sana. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlama sana. Bölmek bize, bütünlemek sana. Üşengeçlik bize, uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana. Yükün ağır, işin çetin. Allah c.c. yardımcın olsun. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. Bütün…