ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

KİRLİ OYUN

Naci Öz

27 Kasım 2014 Perşembe 09:00
  • A
  • A

KİRLİ OYUN

“Biz Yahudiler 20. yüzyılda Ortadoğu’da yıkılmaz denen Osmanlı Devleti’ni yıkıp 2 tane devlet kurduk. Onlara öyle güzel sistem inşa ettik ki Türkler bize Filistin’i vermeyen Abdülhamid’e en az 200 sene daha söverler!” İsrail’in ilk Cumhurbaşkanı

1897’de ilk Siyonist Kongresi’ni İsviçre’nin Basel şehrinde toplayan Herzl: “Ben Yahudi Devleti’ni Basel’de kurdum. Eğer bunu bugün yüksek sesle söylersem, cümle âlem bana gülecektir. Belki beş yıl içinde ama kesinlikle elli yıl içinde onu herkes tanıyacaktır.”

Filistin, Asya-Afrika-Ortadoğu arasında vazgeçilmez bir adaydı ve İngilizlerin petrol hâkimiyetini sürdürmesi açısından önemliydi.

Siyonistler kendilerine Filistin’den toprak satması için beş kez girişimde bulundular. Hepsinde yüz geri edilince anladılar ki, O başta kaldıkça Orta Doğu’ya “huzur” gelmeyecek(!). Siyon Yurdu’na giden altın yol, Abdülhamid’siz açılacaktır. (1)

Abdülhamid Han: “Bir karış bile toprak satamam. Yahudiler milyonlarını saklasınlar. Belki de Filistin’i tek kuruş ödemeden elde edeceklerdir. Fakat ancak kadavramız parçalara ayrılabilir. Vücudumuzun canlı canlı kesilip biçilmesine razı olamam. Türk İmparatorluğu bana ait değildir, Türk milletinindir.”

Herzl’in defterinde Osmanlı sayfası kapanıyor, İngiltere sayfası açılıyordu. Çantasını toplarken not defterine şunları yazacaktı: Türkler gün gelecek, dilenci durumuna düşecek ve dizlerime kapanıp yalvaracaklardır. (1)

1744’te döviz değişimiyle uğraşan Amschel Moses R.’in oğlu olan Mayer Amschel R., Frankfurt’un Yahudi mahallesinde doğar. Mayer, bir finans kurumu kurarak 5 oğlunu Avusturya, Fransa, İngiltere ve Napoli’ye yolladı. Aile asıl serveti Londra’da yaptı. (2)
Aile, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünde çok büyük pay sahibi. 2001 krizinde Türkiye’ye gazlanarak, sınırsız yetkili kurtarıcı bakan ilân edilen Kemal’in iki dedesi; Depedelenli Ali Paşa ve Sadrazam Halil Hamit Paşa, tarihinde ilk defa Osmanlı’yı İngiltere’den borç alması için sürekli teşvik etmiştir. (5) Bu sayede çok ciddi borçlar alınmıştır bu Londra merkezli Aile’den. Bu aile tarafından tarihte görülmemiş bir soyguna uğradı Osmanlı. Aile komşu ülkeleri de sürekli finanse edip savaşa zorladı, içeride de ayaklanmalar çıkartılmasına destek oldu.

Aile, Siyonist Teşkilâtı’nın kurucusu Theodor Herzl’i İstanbul’a göndererek, Osmanlı’nın dış borçlarını kapatmaya karşılık, Kudüs’ü istedi. O dönemde Osmanlı’nın en büyük borcu İngiltere’yeydi. Ülkenin Merkez Bankası’nın patronu da bu aileydi. (2)

1908’de İngiliz Kralı ile Rus Çarı Reval’de buluştular. Buradaki görüşmede Rus çarı, İngiliz kralına şu teklifi yaptı: “Kollarımızda bir hasta adam var. Size bunun paylaşılmasını öneriyorum.”

İngiltere ve Abdülhamid’e husumet besleyen Mason teşkilâtlarının, Selânik’te İttihat Terakki’cilere tertip ettirdikleri ayaklanmayı işte bu AİLE finanse ederek Abdülhamid’i tahttan indirmeyi amaçlamışlardı. İttihatçılar, ‘Şeriat elden gidiyor’ diyerek kandırdıkları kalabalıklarla, terör estirerek, tehdit ederek ve çeşitli vaatlerde bulunarak istediklerini elde etmişlerdi. Son olarak tek bir iş kalmıştı, o da padişaha tahttan indirildiğini tebliğ etmekti. Bunun için Yahudi, Ermeni, Arnavut ve Gürcü üyeden oluşan dört kişilik bir heyet oluşturuldu. Heyet saraya gitti ve padişaha saltanatının sona erdiğini bildirdi. Sultan Abdülhamid Han, kararı çok soğukkanlı ve kadere teslimiyet içerisinde karşıladı.

“33 sene millet ve devletim için, memleketimin selâmeti için çalıştım. Hâkimim Allah ve beni muhakeme edecek de Resulullah’tır. Memleketi nasıl buldumsa öylece teslim ediyorum. Hiç kimseye bir karış toprak vermedim. Ne çare ki, düşmanlarım bütün hizmetime kara bir çarşaf çekmek istediler ve muvaffak da oldular.”

O gün saraydan kim ne bulursa almış, hatta Abdülhamid’in kötü günler için havuzun altına yaptırdığı gizli odanın kapısı kırılarak muazzam devlet hazinesi bile yağmalanmıştır. (1)

“Yorgan savaşı başladı. Hâkimiyet çocukların eline geçti. Neler yapabileceklerini bekleyip görmek lâzım. Korkarım ki, bir gün ellerine bir imkân geçirirlerse ilk önce devleti batıracaklardır.”

Darbeciler iki sene örfî idare (sıkıyönetim) ilân etti. Askerî mahkemelerdeki subayların çoğu farmasondu. Meclis’e verilen emirle sıkı bir basın kanunu çıktı ve Selânik’li bir Yahudi Basın Bürosu Müdürü yapıldı. Bu çok kudretli bir mevki idi. Devlet tamamen Yahudi ve Masonların kontrolüne geçti. Selânik’li bir Yahudi Adalet Bakanlığı’na, Bağdatlı bir Yahudi de telgraf ajansının başına getirildi. İstanbul’daki İttihat ve Terakki Başkanı Selânik’li bir Yahudi ve masondu. Başka bir Selânik’li Yahudi mason belediye başkanı oldu. Polis ve jandarmayı kontrol eden teşkilâtın başına da Selânik’li başka bir mason Yahudi getirildi. (1)

İttihat Terakki yönetimindeki Osmanlı, Birinci Dünya Savaşı’na girerek Kudüs’ün de aralarında bulunduğu topraklarının çoğunu kaybetti.

14 Nisan 1909’da, Osmanlı’nın 34. padişahı Sultan Abdülhamid’in saltanatı sona erdi. 27 Nisan’da, 38 yakınıyla birlikte Selânik’e sürgün edildi. Karşı harekete geçebileceğinden korkan darbeciler Abdülhamid Han'ı 3 yıl 6 ay 3 gün Selânik'te kapısında 24 saat nöbetçi askerler bulunduğu halde gözetim altında tutuldu. Balkan Savaşı sırasında Selânik’in elimizden çıkması üzerine tekrar İstanbul’a getirildi ve Beylerbeyi Sarayı’nın soğuk odalarında zatürreye tutularak 1918’de vefat edene kadar orada kaldı. Abdülhamid’in kirli oyunlarını bozmasından korkanlar, O’nu kilitli kapılar ardına hapsedip, burada da kapısına muhafız dikmişlerdi. Ailesiyle bile görüştürülmedi.

AİLE tarihteki neredeyse bütün savaşların yaratıcısı ve finansörü oldular. Ülkeleri borçlandırıp yüksek faizle para satarak, hemen her savaştan sonra servetlerini katladılar.
1854’den günümüze kurulan kirli lobinin politikası düşük kur yüksek faiz. Bu aile 1854’den beri Türk milletinin kanını emdi.

1915’den itibaren, üst komuta kademesi tüm savaş boyunca Almanlara teslim edilen Osmanlı ordusu ve en önemlisi bir Alman tarafından yönetilen Osmanlı Genelkurmay Başkanlığı gibi etkenler sonucunda Osmanlı ordusu kendi ülkesini korumaktan çok, Alman ütopyasına hizmet eder hale gelmişti. (3)

Osmanlı 5.000.000 km2 toprağa sahipken, koparıla koparıla nerede petrol yoksa ona göre Türkiye sınırları İngiltere tarafından çizilmiştir. Koca imparatorluk adeta canlı canlı tarihe gömülmüştür.

Yüzde 1’in malı götürebilmesi için yüzde 99’u Müslüman olan bu ülkenin insanları arasında 100 yıldır Türk-Kürt, Laik-Anti laik, Alevi-Sünni kavgaları çıkardılar.
Savaşların ardından İmparatorluğun son demlerinde Yahudiler, Ermeniler ve Rumlar Anadolu’nun en zenginleri haline geldiler.

Birinci Dünya savaşının ardından Avrupa’dan Türkiye’ye 185.000 Yahudi göç etti. Şark topraklarından sürgüne mahkûm edilen Ermeniler ise kimliklerini gizlediler...
Hürriyet kahramanı Enver Paşa’nın kurtarmaya kalktığı ülkeden, 1918’de bir Alman istimbotu ile kaçmadan evvel, yaveri Mersinli Cemal Paşa’ya yaptığı şu acı itiraf, İttihatçıların nasıl büyük bir oyuna geldiklerini geç de olsa fark ettiklerini göstermektedir:

“Turan yapacaktık, viran olduk. Bizim en büyük günahımız, Sultan Hamid’i anlayamamaktır. Yazık Paşam, çok yazık! Siyonistlere alet olduk ve onların hıyanetine uğradık!”

Ve 1923...

Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu...

Selânik’ten gelen 'adam' bizi ‘kurtardı’ !!!



Kaynaklar:

1- Mustafa Armağan
2- Sabah/Lobinin Başı Büyük Birader Çıktı
3- Yiğit Bulut
4-Kadir Mısıroğlu

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.