9.5 yılda TOKİ ile 81 il, 800 ilçe ve 2 bin 369 şantiyede, yaklaşık 46 milyar TL tutarında, 544 bin 887 ev inşa edildi ve 100 TL taksitle dar gelirlilerde ilk defa ev sahibi oldu.
9.5 yılda 16 HES, 206 baraj ve büyük gölet inşa edildi.
2002’den önce 9 olan doğalgazlı il sayısı 71’e çıkartıldı.
2002’de elektrik üretimi 130 milyar kWh iken, 230 milyar kWh’ye yükseldi. Elektrik santrali sayımız da 300’den 700’e çıktı.
2002 yılında 52 bin metre olan petrol ve doğalgaz sondaj miktarı 300 bin seviyelerine getirildi. Petrol ve doğalgaz arama yatırımları ise 100 milyon dolardan 1,36 milyar dolara yükseldi. Maden ihracatımız ise 685 milyon dolardan 3,48 milyar dolara yükseldi.
Yıllar yılı bitirilemeyen Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı’nın inşası bitirildi; Azeri, Kazak ve Türkmen petrolü Türkiye üzerinden dünyaya ulaştırıldı.
Güneydoğu’da 10 yılda devlet 37 milyar lira yatırım yaptı. Önceki dönemlerde ülkenin sadece belli illerine ve belli şirketlerle yapılan yatırımlar, 2002 sonrasında bütün ülke geneline yayılarak her bölgenin gelişmesi sağlandı.
Vakıfları yağmadan, peşkeşten kurtararak 4100 ecdad yadigarı tarihi eserimiz onarıldı.
2002’de yüzde 65’lerde olan enflasyon, 2011 yılında yüzde 6.31’lere düştü. Ocak 2013 itibariyle ise 7,31 seviyelerinde.
Borçlanma faizleri düştü, vadeler uzadı. Faiz giderleri 2002’de vergi gelirlerinin \% 86’sını, bütçe harcamalarının \% 43’ünü oluştururken, bu oranlar sırasıyla yüzde 17 ve yüzde 13’e indi.
Gemi inşasında dünya 6’ncısıyız. 2002’de 37 olan tersane sayısı bugün 71.
2002 yılında yüzde 44 seviyesinde olan Merkez Bankası gecelik faiz oranı, 2011 yılında yüzde 5’e düşürüldü.
2002’de 26,8 milyar dolar olan Merkez Bankası döviz rezervleri, 2013 itibariyle ise 127 milyar dolara çıktı.
Sahip olduğu varlıklarla birlikte hesaplandığında, 2002’de Türkiye’nin 54 milyar dolar net dış borcu vardı. 2012’de Türkiye, 1.9 milyar dolar net dış varlığa sahip.
Müteahhitlerimiz 1972-2002 yılları arasında yurt dışında 1,5 milyar dolarlık iş yaptılar. Sadece 2011 yılında müteahhitlerimizin yurtdışı gelirleri 19.4 milyar dolara yükseldi.
Türkiye dışa açıldı. 93 büyükelçiliğimiz mevcuttu; bugün 120’ye çıktı. Afrika’da 12 büyükelçiliğimiz vardı, şimdi 34.
Yıllardır zarar açıklayarak milletimize yük olan devlet bankaları kâra geçirildi. 2001 krizinde 12,1 milyar liralık görev zararı eden Ziraat Bankası, 7 yılda Hazine’ye 18,3 milyar lira kaynak aktardı.
2002 yılında 392 TL olan en düşük memur maaşı, 2011’de 1.460 TL’ye yükseltildi. 2013 yılı itibariyle ise 1.818 TL’ye yükseldi.
2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatı, 2013 yılı itibariyle 155 milyar dolara çıktı. Türk malları dünyanın tercihi haline geldi.
2002’de 230 milyar dolar milli gelirimizle dünyanın 26’ıncı ekonomisiydik. Bugün milli gelirimiz tam 772 milyar dolar ve dünyanın 16’ıncı büyük ekonomisiyiz. 3 Kasım 2002’den sonra akılcı ve sürdürülebilir tedbirlerle toparlanan ve küresel krizin etkilerini en az hisseden Türkiye ekonomisi, GSYH açısından 2023’te dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girecek. 2002’de 230,5 milyar dolar olan GSYH, 2010 yılı sonunda 735,8 milyar dolara çıkmıştı.
Kişi başı milli gelir 3 bin 600’den 10 bin 700 dolara çıktı.
İlk ve ortaöğretim bursları 2002’de 12 TL, 2012’de 117 lira. İnternete 145 telefon hattıyla kaplumbağa hızıyla bağlanırken bugün okullarımızın yüzde 97’sinde bile yüksek hızda internet erişimi mevcut. Ders kitapları 9,5 yıldır ücretsiz dağıtılıyor. Fatih Projesi ile öğrencilere ve öğretmenlere yaklaşık 12 bin tablet bilgisayar dağıtıldı. 2002 yılında 45 TL olan aylık yüksek öğrenim bursu, bugün 260 TL. 2011 yılı itibariyle; mastır öğrencilerine 520 lira, doktora öğrencilerine 780 lira veriliyor.
100 evden 11’i bilgisayara sahipti. Artık 59 evde bilgisayar var. 100 evden 54’ünün cep telefonu vardı. Şimdi, 93. İnternet abone sayısı 1 milyon 314 binden, 14 milyona çıktı. 2002’de 4 milyon 600 bin kişi otomobil sahibiydi; bugün 8 milyon 500 bin.
Bütün askeri teçhizat, yazılım ve bunlara bağlı satış sonrası hizmetler İsrail’e verilirken, 2002 itibariyle Türkiye, askeri alanda da dışa bağımlı olmaktan kurtulma adına büyük bir devrim başlatmıştır. Fırtına ve Panter ismi verilen obüs toplar, ilk yerli makineli tüfek, mayına karşı korumalı Kirpi denen personel taşıma araçları, tüm yazılım ve tasarımları yerli savaş helikopterimiz ATAK, yerli tankımız ALTAY, ilk milli korvet savaş gemisi MİLGEM, dünyanın insansız hava aracı üreten 3. ülkesi olarak ANKA tamamen yerli imkânlarla üretiliyor. İlk yerli savunma uydumuz GÖKTÜRK-2 fırlatıldı. Ve yine insansız yerli denizaltımız ilk defa üretildi. Ayrıca MİLDEN isimli milli denizaltımızın üretimine başlandı. Savunma sektörü ihracatımız 2002’de sadece 247 milyon dolardı. Bu rakam, 2012’de 1,1 milyar dolara çıkartıldı. Dünyada sadece 7 ülkenin donanmasında bulunan Havuzlu çıkarma gemimiz inşa ediliyor. Denizlerde petrol aramacılığında atağa kalkarak kendi petrolümüzü bulmak için kendi sismik arama gemimizin inşasına başladık.
Türkiye el açan ülke olmaktan çıkıp el uzatan ülke haline geldi. Sınır komşularımızdan başlayarak her alanda yardıma koşan ülke olduk. Atıl durumdaki TİKA adlı kuruluşumuzu harekete geçirerek, Ortadoğu, Kafkasya, Asya ve Afrika’da 23 ülkede onlarca koordinasyon merkezi oluşturarak yoksul, hasta ve işsiz insanlara, kadın ve çocuklara yardım eli uzatıldı.
Cumhuriyet’in ilânından 2002’ye kadar yapılan bölünmüş yol miktarı 6 bin kilometre iken 2002’den 2012’ye kadar 21 bin 227 kilometre bölünmüş yol yapıldı. 80 yılda yapılan yolun, 3,5 kat fazlası 9,5 yılda yapıldı. 1950-2002 yılları arasında, yani 52 yılda 945 km demiryolu inşa edilirken, sadece 9,5 yılda 1086 km demiryolu inşa edildi. Mevcut demiryollarımızın yüzde 54’ü de yenilendi. Sakarya, Konya, Afyon, Erzincan, Karabük, Sivas ve Çankırı’da kurulan tesislerle hızlı tren ve hızlı trenle ilgili tüm malzemeler kendi ülkemizde üretilmeye başlandı. Türkiye hızlı trenle tanıştı. Ankara-Eskişehir, Ankara-Konya hatları faaliyete geçti. Ankara-İstanbul, Ankara-Sivas hatlarının inşası devam ediyor. Türkiye’de aktif havaalanı sayısı 2002’de 25 iken, 2012’de 47’ye yükseldi. Havayolu halkın yolu haline geldi. 9,5 yılda 10 milyondan fazla vatandaşımız ilk defa uçakla yolculuk yaptı ve yapıyor.
2000’li yılların hükümetinin yalvar yakar \%14 faizle aldığı 34 milyar dolar IMF kredisi Mayıs 2013 itibariyle sıfırlanıyor. Ayrıca IMF’nin talebi üzerine IMF’ye 5 milyar, Meksika’ya da 5 milyar dolar kredi açılacak. 1961’de İnönü ile başlayan İMF-Türkiye serüveni artık tarih oluyor.
Türkiye, Ergenekon, Balyoz, 12 Eylül, 28 Şubat davaları başta olmak üzere kirli yapılardan arınmaya, daha şeffaf ve demokratik bir devlet kurmaya çalışıyor. Türkiye 10 yılda bir, müdahalelere maruz kalıyordu, askeri vesayetin beli artık kırıldı.
8 yıllık kesintisiz eğitim zulmü tüm zorbaca engellemelere rağmen değiştirilerek eğitim hürriyeti 14 yıl sonra nihayet sağlandı.
Avrupa’nın en büyüğü olacak olan 3. Havalimanı işletme ihalesi rekor fiyatla gerçekleşti.
Türkiye ile Japonya arasında 22 milyar dolarlık 2. Nükleer Santral için anlaşma imzalandı. İlk nükleer santralimizin kurulumu ise 2011 yılında Mersin’de başlamıştı.
04.05.2013-Takvim-Mehmet Akarca: “1924’den 2001 yılına kadar Türkiye’nin tüm bütçelerinin (77 yıl) toplamı; 130 milyar lira... (eski parayla 130 katrilyon lira!) Sadece dünkü yatırımın tutarı; 110 milyar lira...
“Sinop’a Nükleer Santrali” “İstanbul’a dev havalimanı”… “
Çözümü yolunda atılan her adım karanlık güçlerin oyunlarıyla engellenen, 30 yıldır Türkiye’nin ayağında pranga olmuş terör nihayet bu günlerdeki yine bütün engelleme çabalarına rağmen çözülme aşamasında önemli mesafe kat etti. Barış sürecinin başlamasıyla ülkenin son 1 aydaki kazancı 6 milyar dolar olarak açıklandı. Terör korkusuyla köylerini terk eden insanların yeniden terk ettikleri bölgelere dönmeye başlamış olmaları da sevindiricidir.
2011 yılında başlatılan, bir taraftan ‘Ergenekon’ dalgalarıyla temizlenen Türk Silâhlı Kuvvetleri, diğer taraftan da derin piyonlardan arındırılmış MİT’in etkili istihbarat çalışmaları neticesinde ‘bordo bereliler’in nokta operasyonları, başka bir taraftan da terör örgütünü besleyen uyuşturucu ticaretine, Avrupa’dan aktarılan paranın kaynaklarına ve diğer gelir kaynağına vurulan darbe Pkk’yı kıskıvrak köşeye sıkıştırmıştı. Polisimizin KCK’ya başarılı operasyonları da unutulmamalı. Özetle bütün bu sebeplerden dolayı hareket edemez hale gelen ve uluslar arası desteğini kaybeden terör örgütü ‘şartsız’ çekilmek zorunda bırakılmıştır.
Abdülhamid Han’ın hazırlattığı haritalar raftan indirilip bölgede petrol arama faaliyetleri terörün etkinliğini kaybetmesiyle başarılı sonuçlar had safhaya ulaştı.
Ekonomik krizle boğuşan AB, güçlenen ekonomisiyle, güçlenen siyasi yapısıyla, genç nüfusuyla Türkiye’nin, 10 yıl içerisinde Avrupa Birliği’nin kapısında yalvaracağı bir ülke konumuna gelmesi somut verilere bakıldığında kaçınılmazdır.
Başbakan Erdoğan: “Yeter ki bizi içeriden vurmasınlar. Bakın biz içeriden vurulmasaydık, şuanda 4 yıl önce Marmaray’ı açacaktık. Ama bizi içeriden vurdular. Marmaray’ı bitiremedik. Ne zaman bitecek? 29 Ekim’de bitecek. Ve Londra’yı Pekin’e bağlayacağız. Bir diğer adım da olmaz ve yapılamaz dedikleri 3. köprüdür. 29 Mayıs’ta da onun temelini atıyoruz inşallah. Şuanda sondaj çalışmaları hızla devam ediyor. Dört gidiş ve dört geliş aynı zamanda bu köprüde raylı sistem olacak. Yüksek hızlı trenin bağlantısını bu köprü ile ayrıca yapacağız.”
Hep dış güçlerin desteği ile içerdekiler tarafından yatırımları, gelişmesi ve demokratik her adımı engellendi ülkemizin. Küresel Baronlar ne kadar oyun oynarsa aynı hızlı tedbirler alıp bu oyunları kendi ayaklarına dolayan bir ülkeyiz artık. 700 yıllık Güneşin ufuktan ışıltılarının yeniden görülmesi Türklere düşman olmaları için geçerli sebep değil mi zaten?
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.