“Benim tanıdığım Allah, şöyle yapmaz” der, densizin biri…
Ötekisi, “benim tanıdığım Peygamber böyle demez” der…
Oysa Allah, arkadaşımız değil… Hz. Muhammed (sav)’de Allah’ın elçisidir.
İşte düştüğümüz en büyük yanlışlardan birisi de budur: Allahü Teala (cc)’yı arkadaşımız gibi görmek!.. Ayet-i kerimeyi okuyalım:
“Yahudiler ve Hıristiyanlar: “Biz Allah’ın oğulları ve sevgilileriyiz” dediler. De ki: “O halde niçin günahlarınızdan ötürü (Allah) siz azap ediyor?” Hayır, siz de O’nun yarattıklarından birer insansınız. O dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü Allah’ındır. Nihayet dönüş de O’nadır.” (Maide Suresi: 18)
İnsandaki bu sapık temayül asla yok olmuyor. Allah’a iman ettikten sonra her şeyi yapabilirim zannediyor. Kendi zihnindeki hükümleri Allah’a nispet ediyor. Özel ve seçkin bir varlık olduğu izlenimine kapılıyor.
Aslında “aydın” tipimizde görülen bu hastalık artık herkes de… Aydın, kendini mükellef görmez ve topluma ufukta aydınlık var yalanını fısıldar. Ama o da diğer insanlar gibi mükelleftir. Ef’al-i Mükellefin: Farz, vacip, sünnet, müstehap, mubah, mekruh, haram ve müfsid. Kendini bu kavramlarla sorumlu tutmaz… Hatta “bu kavramları aşmak lazım” teraneleri tutturur.
İnsan, her şeyden önce mükellef!.. Haddini de bilmek zorunda hududunu da… O, Allah’ın kulu.
Eskiden kendine “veli” diyen bazı şarlatanlar arasında çıkmış bu ef’al-i mükellefi tanımayanlar. Şimdi aydınlar arasında. Hatta genel halk arasında bile…
Demokratik toplumlar, Jean Jacgues Rousseau’nun deyimiyle “ilahlar toplumu”dur. Çünkü her insan kanun koyucudur. Herkesin kanun koyucu olduğu bir yerde mükellefiyetten bahsedemeyiz. Anomi, her yanımızı kuşatır. Beyaz Türklerin, sorumsuz ama despotik hâkim olmalarının nedenini anladınız mı şimdi? Mustafa Kemal denilince akan sular durur. Varlığını armağan etti isen sana darbe de meşru hak!..
Ama bunlardan daha fazla tehlikeli olan, dinin hükümlerini izafi ve sembolik hale getirenler. Allah, ne buyurduysa tarihsel hapishanesine atan antiler. Yahudi ve Hıristiyanlar bile ellerine su dökemez.
Müslüman, teslim olan kişi… Allah’a teslim olan, Muhammed (sav)’e itaat eden ve âlimlerine tabii olan kişi… Başıbozuk, serseri değil… Namaz ritüel değil ibadet, zekat muhkem bir farz, oruç takva vesilesi, cihad dinin zirvesi… Had cezaları fitne ve fesadı engelleyen güç… Ticaret ahkâmı, hayatın kıvamı… Miras Hukuku, adaletin ta kendisi… Kısacası şeriatsız, her şey olabilirsiniz hatta muhafazakâr bile olabilirsiniz ama müslüman olamazsınız…
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.