Hiçbir şey kurtaramaz beni yazmaktan başka. Ağlamak inlemek yerine bir şarkı dinlemekten başka hiçbir eylem dindiremez içimde ki acıyı. Dalların sevdası bile düşerken toprağa, umutlarımın meydanlara sığmayışını da engelleyemez hiçbir tebessüm. Özlemlerin en müşfiğini yaşıyorum belki de ne zamandır. Aileme, sevgilime, sokağıma, uykusuz kaldığım gecelerime. Kulak verilmeyen bir çığlığım var nicedir, yinede yitiremiyorum sesimi, nefesimi. İsterim ki yılgınlığıma inanç olan ne varsa yanımda olsun. Gafletle geçen vakur her saatimde neşenin, heyecanın eşiğinde uyanayım sabahlarıma. Yüreğimi harmanlayan sevda gözeneğinin beni yok etmesini seziyorum nicedir, yine de yitiremiyorum bu tutkumu, alnımı dağ ateşleri sarıyor yazmaya başlayınca, ama her şeye rağmen yaşamak güzeldir be anne diyebiliyorum mesela.
Düşünüyorum da dayanırımdım her şeye ben aslen şu yokluğunuz olmasaydı, sesinizden de kalmasaydım sitem etmezdim belki de geceye ama kim bilir belki o zaman da çıkardı bir vahim durum karşıma. Çocuk gibi umut umut yanağımda ki gülleri kaçıncı yaşıma kadar saklayabilirim ki zaten, illaki pencereme konacaktı yaralı bir kırlangıç, ya da alev gözlü bir yarin hasreti kavuracaktı yüreğimi. Sabahları tüm acıların biteceği ümidi ile ilk gün ışığının hayalini harmanlayıp şarkılar söyleyerek uyanıyorum yeni her güne, fakat yine de ahengi yitiriyorum akşam olunca, kanadında sinsice bir akşam getirir gibi geliyor kuşların gelişi, hepimizin olduğu gibi bende ölüme tutsağım. Her ne kadar gönlümde acıya daha çok yer varsa bile, sevdanın tutsaklığı geliyor aklıma sonra da ancak bir sigara yakabiliyorum ve her şeye rağmen yine yaşamak güzeldir be anne diyebiliyorum.
Gövdemde taşımak istediklerim var mesela benim, bana can olacağından kuşkumun olmadığı değerler, bunu yitirme çabası nedir, nedendir. Bir insanın umudunu yitirmeye çalışmakta nesi, ne isteriz ki mutlu olmaya çalışan bir hasretlikten Ne kadar da masumuz çoğumuz oysa, uyanmadan önce ki son dakikalarımızda. Ufalmış yüreklerimizle ne kadar da şirin duygular güderiz çoğu zaman, saçlarımızın beyazında gizlediğimiz. Güneşin her batışında bir aborjin filmi hatırlamak yerine eriyen bir aşkın çiseleri sarar her defasında bedenimizi. Hiç düşündük mü bizi alıp giden duygu sellerinin neden hep geç vakitlerde olduğunu, dinlediğimiz bir şarkıda bir heyecan bir sevinç tadamazken çoğu zaman neden gece yarısı aynı müziğin sadece giriş notaları ile yıkılışımız bir olur, her zaman uykuya mı uyuduğumuzu zannediyorsunuz. İnsan hiç umuda uyumaz mı sanıyorsun Dön bir bak gecelerine, kaç sabaha hayallerinle kalkmışsın. Ama her şeye rağmen yaşamak güzeldir be anne demeyi unutmamışsın.
Sevişmek için bir bedene asla ihtiyacı yoktur mesela bir aşığın, kalbiyle sevişir, onun düşündükçe kavramı artan özlemi ile tarihi atılmamış bir şiir okur ya de ne bileyim bir şarkı dinler ama sonuç olarak sevişir. Yağmuru hatırlayarak doldurduğun küçücük bir kabın olmadı mı misal senin hiç. Olmaz tabi unuttum ben senin benden sonra hayallerine bir ket vurduğunu. Sırlar için kıyamete ihtiyacının olduğunu da unutmuşum ben senin, mahrum olduğun tek şey aşkın sırrı değil misal bunu bilmekte acı verecektir sana ve eminim sevmek için bir kaleme de ihtiyacın yoktur senin. Okuyup anlamaktan aciz olan birinden de yazmak beklenemez gerçi ama hani dedim belki.
Sakın ola açlarımın sıcaklığı sana üşüdüğünü fark ettirmesin. Çünkü her ne kadar acımasız olsan da bir hata kadar güzelsin, şairin söylediği gibi mesela kırmızı kadar güzelsin. Geriye alınmasından korkulan bir hediye kadar güzel... Tüm bu güzelliğinle sende her şeye rağmen yaşamak güzeldir be anne diyebilmelisin.
0206-FrunzeBişkek
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.