Bizler, kâğıt kokusuyla büyümüş son neslin mensuplarıyız ya hani dostun söylediği gibi ve Ahmet Kaya şarkıları ile bastırmışızdır ya içimizde ki acıları buda yetmezmiş gibi sayfalarca yazmışızdır hani o büyüklerin ergen ajandası diye adlandırdıkları ve ciddi bulunmayan cümleciklerin sahipleri. Kâğıt ve kalem, dilini tutmak dâhil, tutumlu olmayı öğretiyor. Mesela, ‘bedavam var’ diyerek, sayfalar dolusu yazamazsınız hiç ya da "kimse yüzleşmek istemiyor, herkes affedilmek istiyor..." diyerek bir işe koyulamazsınız ki olmuyor bunu gördük kendi gözlerimizle, geri tepilmedik mi her defasında şimdi hadi oradan nidaları atmayın bana. Yinede yitiremedik içimizde ki yaşam tutkusunu, nedendi Allah aşkına bu meşakkatli yolda yağmura ve çamura rağmen koşma arzusu? Her zaman yaşamak için bir neden vardı çünkü Sura öyle demişti Spartacus’ta duymuştuk, görmüştük ve inanmıştık çünkü.
Ama bazen bilhassa akşam olurken bir tuhaflık olmuyor değil hani yaşıyoruz hepimiz,
Böyle sızlıyor içimiz, özlüyoruz hani çok ve resimlerini bile açıp bakmaya kıyamadığımız bize devasa engeller sunmaktan hiçte çekinmiyor hani bazen ve bakamıyoruz dolayısıyla da resimlerine.
Kızıyoruz hani çok kızıyoruz bazı zamanlar, sonra birilerini üzmek istiyoruz canını yakmak istiyoruz çokta iyi biliyoruz tezat bir iş kıldığımızı, ayın bir tek kendimize karardığı bir gece de tüm öfkemizin yatıştığını görüyoruz. Sonra üzülüyoruz ama kendimize mi yoksa ona mı belirsiz, oturuyoruz ya hani bir sigara yakıp dalıp gidene dek akan gözyaşlarımız olur yalnız dayanağımız..
İşte tüm bu olanlar var ya bunlar işte yaşadıklarımız..
22.03.2013 05:43
Frunze/Bişkek
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.