ÖLÜMÜN YAŞAMIN GİBİ OLACAKTIR
Özgürlük, bu kelimenin birden çok anlamı yer alıyor. Ama geneli yanlış bir anlam. Özgürlük açılıp saçılmak değildir. Bir insan dinin yasaklarını çiğniyorsa o insan özgür değildir. Özgürlükte sınırlıdır. Sınırlı olan şu dünyada şu hayatta özgürlük ne kadar sınırsız olabilir ki. Bu zamanda yanlış anlam taşıyan özgürlük ve insanoğlunun sonsuzluğa olan tutkusu bunu yanlış yerlere çekebiliyor. Özgürlük dinsizlikte zannediliyor. Unutmayın ki özgürlük dünyaya dayandırılmamalı. Bunun öbür dünyası da var. Diğer dünya sonsuzdur. Asıl özgürlük oradadır. İki dünyayı da düşünmeliyiz. Bu dünya sınav dünyası, acılar dünyası, sabır dünyası, vefasızlık dünyası, hüzün dünyası ve birçok çile bu dünyada, işte bu yüzden biz buradayız. Sabretmek için. Elbette yaptıklarımızın karşılığını Allah (c.c.) verecek ne eksik ne de fazla. Hepimiz birer kuluz. Allah’ın (c.c.) bize verdiklerine bir bakın neyimiz eksik hatta fazlası var. Bütün ihtiyaçlarımızı Allah (c.c.) bu dünyada vermiş zaten. Bize ibadet etmek, şükretmek düşüyor. Ama bizler birer nankörüz. Ne Allah’ın (c.c.) bizi yarattığına ne de bize verdiği sayısız nimetlere şükrediyoruz. Beş vakit namaz kılmaya bile üşenirken nasıl dinimizin ihtiyaçlarını karşılayalım. İnsanlar sürekli hainlik sürekli nankörlük peşinde bu dünyayı sonsuz bellemişler. Unutmayın yaşayan her canlı bir gün ölümü tadacaktır. Herkes bir gün nefes almayı kesecek, kasılacak ve ölecek. İşte bu hayatın en ciddi sonudur. Her fani ölecek ve yaradan rabbine kavuşacak. Ölüm sınırlı bir hayatın sonudur ve aynı zamanda sınırsız bir hayata açılan kapıdır. Ölümün yaşamın gibi olacaktır…

YAZAN: Oğuzhan PERÇİN