Geçenlerde AK Parti milletvekilleri Şamil Tayyar ve merhum Alparslan Türkeş’in oğlu Ahmet Türkeş arasında bir münakaşa geçti. Şamil Tayyar’ın bir televizyon kanalında Alparslan Türkeş’e darbeci ithamında bulunması üzerine Ahmet Türkeş haklı olarak Şamil Tayyar’a tepkisini koydu.
Şamil Tayyar, gerek Ergenekon davası sürecinde gerekse AK Parti’nin dünden bugüne verdiği demokrasi mücadelesi sürecinde oldukça müsbet ve yapıcı katkıları olmuş, zamanında elini taşın altına çok koymuş bir isimdir. Son seçimlerde AKP’den milletvekili adayı olunca şahsım adına çok memnun olmuştum belki biraz kafasını dinleme fırsatı bulur, içine düştüğü tehdit ortamından biraz olsun sıyrılır diye… Lakin son zamanlarda yaptığı haddini aşan konuşmaları ve gerçekliğe aykırı demeçleri ile beni ve kendisini seven birçok insanı hayal kırıklığına uğrattı.
Mesela son zamanlarda Gezi parkı hadiselerine dair akla hayale gelmeyen komplo teorileri duyduk kendisinden. Bırakın Gezi parkında çevre eylemleri yapanları, son zamanlarda durma eylemi yapanların bile arkasında bir yabancı parmağı arar oldu. Ve en tuhaf iddiası da bu olayları ABD’nin tahrik ettiği yönündeki iddiasıydı sanırım. Hadi Avrupa devletleri dese hak verilecek tarafı olur ama ABD ne alaka! Sanırım bu derin devletle, çetelerle uğraşmış olması pek yaramamış Şamil Bey’e. Her şeyin arkasında bir şey arar olmuş adeta.
Milletvekili olması son zamanlardaki stresini de alamamış maalesef. Nitekim haksız bir şekilde darbeci ithamı yaptığı Alparslan Türkeş’in oğlunun kendi partisinde milletvekili olduğunu unutmuş. Diyelim ki söyledikleri doğru; Türkiye’de belli bir kesimin önderi haline gelmiş bir şahsiyeti bu şekilde yaftalamak doğru mudur? Kaldı ki söylediklerinin doğru olduğunu da düşünüyor değilim. Neden mi?
Alparslan Türkeş hepimizin bildiği üzere 27 Mayıs darbesinin sözcüsüydü. O dönemde kendisi Genelkurmay’da bir Kurmay Albaydı. Gerek rütbesi, gerekse darbede aldığı rol itibariyle tabiri caizse emir kulu vaziyetindeydi. Herhangi bir harekete liderlik yapacak vazifede değildi…
27 Mayıs elbette her yönüyle yanlış bir müdahaleydi; lakin bu, darbeyi yapanların da aynı hükme tabi tutulacağı manasına gelmiyor. Zira Milli Birlik Komitesi bu müdahaleyi tarafsız bir şekilde yapmayı hedefliyordu. Darbenin ardından direk CHP’yi iktidara getirme gibi bir hedefleri yoktu. Ama işin rengi ve asıl niyeti sonradan anlaşılmıştı. Cunta ekibinin İnönü yanlısı kanadı olan Cemal Madanoğlu ve ekibi 27 Mayıs’ın tarafsız kalmasını isteyen Alparslan Türkeş ve beraberindeki 13 subayı tasfiye etmişti…
Türkeş 27 Mayıs’ın asıl sebebini Cemal Gürsel’in emriyle Hindistan’a sürdürüldükten sonra anlamıştı. Geç oldu ama anladı. Bu husustaki nedametini Nazlı Ilıcak’ın 27 Mayıs yargılanıyor isimli kitabında da anlatmıştır Türkeş.
Bununla beraber Türkeş, sürgün zamanında Yassıada mahkemelerini usulen eleştirmiş ve mahkeme kararı neticesinde çıkan idamların durması için mektup göndermiştir.
Bütün bu faktörlerle beraber Türkeş’in siyasi hayatı boyunca İnönü yönetiminden ve CHP zihniyetinden çok çile çektiğini ve 27 Mayıs’tan 20 sene sonra yapılan darbenin (12 Eylül) en büyük mağdurlarından biri olduğunu da unutmayalım. Elbette ki bütün bunlar Türkeş’in 27 Mayıs gibi zalimane bir harekette ufak da olsa rol sahibi olması hakikatini aklamayacaktır. Şamil Tayyar belki de bu sebepten ötürü eleştirmiş olabilir Türkeş’i. Ama eleştirmek ile yaftalamak aynı şeyler değil… Zat-ı muhteremin asker zamanında yapmış olduğu bir hata üzerine bu cürmün yükünü bir şahsiyete külliyen yüklemek ne kadar adil olur bunu yargılamak gerekir…
Keza söz konusu 27 Mayıs olunca Alparslan Türkeş’e gelene kadar eleştirilmesi ve lanet okunması gereken bir alamet eşhasın olduğunu da unutmayalım…
Son olarak da insanları mazilerine göre değerlendirmeyi itiyat haline getirmiş ise sevgili Şamil Tayyar; o zaman kendi maziinde takip ettiği çizginin de sorgulanması gerekir. Kendisi de, bugün şiddetle eleştirdiği 27 Mayıs darbesini zamanında Ulus gazetesinde destekleyen rahmetli Bülent Ecevit’in partisinden (DSP) milletvekili adayı olmuştu bir zamanlar… Ama bugün o partiye taban tabana zıt bir ideolojinin şemsiyesinde. Bu durumda kendisi de mi darbe destekçisi oluyor? Tabii ki hayır…
Şamil Tayyar ülkemiz ve Türk milleti için çok değerli ve faydalı bir aydınımızdır. Lakin bazı hususlardaki hatalarını düzeltmesi icap ediyor. İnşallah düzeltir…
Son olarak da Şamil Tayyar’ın bazı vakalara dair açıkladığı doğru veya yanlış bir takım teoriler, komplolar bence milletvekilinin uğraşması icap eden mevzuular değildir. Bu millet zaten bu tür komplo durumların üstesinden gelmesi için oy veriyor vekillerine… Kısacası laf değil, icraat yapmaları evladır milletvekillerinin…
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.