Erdoğan’ı haklı görebiliriz ama hala inançlarını ve ufuklarını “Muhafazakâr Demokrasi” isimli ne olduğu belirsiz bir kavramla izah etmeye çalışan bir partinin, ülkenin temel problemlerini birbirleriyle çelişkisiz bir şekilde halletmesi mümkün müdür? Muhafazakâr Demokrasi nedir sualine kimsenin dört başı mamur cevap verilemediği bir ülkede muhafazakâr demokratların ciddi bir şey yapabileceklerine inanmak mümkün değildir. Kaldı ki AK Parti, bugüne kadar açtığı “açılım paketlerinin” hiçbirinin sonunu getirememiştir. Suriye meselesinde bile Esed’e en üst perdeden karşı duran AK Parti, son gelinen noktada mazlumlara yeterince yardım edememektedir.
Bırakın ülkedeki problemleri bir ağacı bile sorunsuz olarak yerinden kaldıramayan ve yol bile yaparken bin bir türlü sorunlarla karşılaşan bir hükümetin ciddi problemleri çözme kabiliyetini çözebileceğine inanmak saflık olur. En son kızlı-erkekli evler konusunda bizzat parti içi bile çalkalanmıştır. İşin en kötü yanı “ben müslümanlardanım” diyen geniş bir kesim İslam Fıkhına dayanan bir hayat ve otorite isteği yerine ideallerini AK Parti ile cem etmişlerdir. Yani toplumun dip dalgayla değişiminin önü de tıkanmıştır. Gençler için İslam cazibesini kaybetmiştir. Narsist ve kafayı bulan bir gençlik Türkiye’yi kuşatmıştır.
Artık toplumun geniş bir kesimi AK Parti’nin sadece belediyecilik hizmetleriyle meşgul olmasını istemektedir. Hatta belediyecilik hizmetlerinden bile haz almamakta yol bile yapmasına izin vermemektedir. Adalet Bakanımızın ufku cezaevlerinin sayısını arttırmanın ötesine geçmemektedir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın iddialı projelerine rağmen boşanmalar evliliği aşmıştır. Profesyonel askerlik iddialarına rağmen TSK, paralı asker bile bulamamaktadır. Ülkede 700 bin kişi asker kaçağıdır. Kısaca AK Parti, sıkışmışlık halindedir.
AK Parti, sıkışmışlık halini aşabilir mi? Türkiye’yi bekleyen tehlike Erdoğanizm isimli yazımızda gelecek tehlikeyi haber vermiştik. Türkiye bu tehlikeyi iliklerine kadar işlemektedir. Sıkışmışlık halini aşmanın bazı yollarını sunmaya gayret edelim:
Birincisi: Sorunları yasakçılık anlayışı ile çözmek yerine sosyal hareketlerin önü açılmalıdır. Mesela cemaatlerin kendi okullarını açma ve çoklu hukuk tartışılmalıdır.
İkincisi: Cezaevleri boşaltılmalıdır. Terörle Mücadele Kanunu kaldırılmalı ve insanlara dost eli uzatılmalıdır. AK Parti, tabanda özgürlükler konusunda inandırıcı olamamaktadır. Demokratikleşme Paketi sonrası ülkede heyecan dalgası oluşmamıştır. On binlerce insan “adaletsiz” şekilde hapisteyken ağzı ile kuş tutsa kimse AK Parti’ye inanmaz.
AK Parti, sorunları yasakçı kanunlarla çözmeye çalışırsa adama sorarlar: Sen bir yandan zinayı helal kılmışken şimdi evlere müdahaleyi neden tartışıyorsun? AK Parti, bu toprakların gücüne inanmalıdır ve bu yüzden bu topraklardaki insanların özerkleşmesi için elinden geleni yapmalıdır. AK Parti böyle devam ederse bırakın hükümet yapmayı artık belediyecilik hizmeti bile yapamayacak hale gelecektir. İktidar da olsa bile “muhtar” kadar bile yetki kullanamayacaktır. Tehlike geldi, farkında mısın?
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.