Resul-i Ekrem (sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Bir kimse izinleri olmaksızın insanların evinin içine bakarsa, gözünü çıkarmaları onlara helal olur.” (Müslim) İyi ama içeridekiler günah işliyorlarsa diyeceksiniz. İslam, muhafazakâr bir ideoloji olmadığından her günahı dünyada halletmek ihtirasında olmaz. İnsanların gizli kusurlarını meydana çıkartıp ilan etmek, hayâyı yok eder. Karı ile kocanın arasına giren muhafazakârlar, boşanmanın evlenmekten daha çok olduğu ve cinsel suçların zirve yaptığı bir Türkiye oluşturmuşlardır.
Hz. Ömer (ra) bir gün, bir evden şarkı söyleyen adamların sesini duyar. Eve yaklaşır ve evin içine atlar. Adamın elinde içki ve yanında kadın vardır. Hz. Ömer (ra) hiddetlenir, “Sen günah işleyeceksin de Allah seni gizleyecek mi zannettin” buyurur. Adam ise şu cevabı verir: “Ben bir günah işledim sense üç günah birden işledin. Allah, “birbirinizin gizli ve ayıp hallerini araştırmayın” buyurur ama sen araştırdın. Allah, “evlere kapılardan giriniz” buyurur ama sen duvardan atladın. Ve Allah; “Kendi evlerinizden başka evlere izin almadan, girmeyiniz” buyurur ama sen benim evime izinsiz girdin.” Hz. Ömer (ra) özür dileyerek evden ayrılır.
Bir muhafazakârın elinde Türkiye’nin yaşadığı “en ahlaksız dönemi” yaşaması gerçekten manidar. Eşcinsellik bile yaygınlaştı. Aile neredeyse çöktü. Devletin kazanç hanesinde genelevi vergileri önemli bir kalem. Hepsinden öte muhafazakârlık gençler yanında pek matah bir ideoloji değil. 10 Kasım’larda Atatürkçü, Batıya gidince liberal, bazı zaman milliyetçi ve çok zaman laik olmaya çalışan, her kimliğe bürünen muhafazakâr ideolojiyi kim ne eylesin? Orta malı olmuş bir ideoloji muhafazakârlık… Genç ise isyankârdır. Ashab-ı Kehf bunun en bariz misali. Zamanındaki tağutlara başkaldırmış genç yiğitlerdi onlar. Ama muhafazakârların armağan ettiği gençlik; hedonist, içki içmediği zaman kafayı yiyen amaçsız yığınlar.
İslam Fıkhı’nda icare yani kira hukuku, Kitap, Sünnet ve İcma ile sabittir. Ve kira akdinin yürürlük kazanması için mülkün veya velayetin tam olması gerekir. Amaç eşya veya gayr-i menkulden tam yararlanabilmektir. Bu noktada fasıkın kira sözleşmesi iptal olabilir mi? İbn-i Abidin (rh.a) şöyle demektedir: “Lisanü’l Hükkam’da şöyle denilmektedir: “Müstecir kiraladığı binada açıktan açığa içki, zina ve livata gibi kötü şeyler yapsa kendisine emr-i bil maruf yapılır. Mal sahibi veya komşuları onu evden çıkarmazlar. Kiracının bu günahları işlemesi kira sözleşmesini fesih için özür sayılmaz. Bu meselede dört mezhep imamı arasında ihtilaf yoktur.” Ama zinayı kanunlarla “helal” sayan muhafazakâr dayanamaz, topluma polise ihbar edin telkinin de bulunur.
Muhafazakârlık devlete ait bir ideolojidir. Bu yüzden konuştuğu dil, üst perdeden olmak zorundadır. Elbette İslam, devlete karşı çıkmaz ama İslam Devlete hükmetmek ister. Onun altında bulunmaya razı olmaz. Devlete de siyasete de tabi olmaz İslam!.. Türkiye ahlaki açıdan çöktü, Bizantist bir arabayla bu kadar!.. Ashab-ı Kehf’i hatırlama zamanı… Hani bir zamanlar diyordunuz ya “Şeriat gelecek vahşet gidecek” diye… Her şeyin “mış mı” gibi yapılan toplumda bu kadar… Allah’ın Şer’iatı’ndan başka çıkış yolu yok… Ahirette de…
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.