ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Kadın ve Ülke

Özgül Ay

23 Ağustos 2013 Cuma 15:01
  • A
  • A

Can Dündar’ın Aşka Veda adlı son kitabında bir bölüm var “Kadın ne der, erkek ne anlar?” başlıklı bir bölüm. Yazı şu şekilde başlıyor; “ Zonguldak Emniyet Müdür Yardımcısı, kadınların ‘ilgi çekmek için’ intihara kalkıştıklarını söylemiş. ” Bende bunun üzerine konuyu gerçekten merak ettiğim için bir araştırayım dedim. Müdür Yardımcısı şöyle demiş; ‘kadınların biyolojik yapıları biraz daha farklı. Bizim hissettiğimiz ya da bizim araştırdığımızda kadınlar ilgi çekmek için intihara kalkışıyorlar.’ Şimdi size bu tırnak içerisindeki konuşmanın tek doğru kısmını yazayım evet kadınların biyolojik yapıları farklı.

Peki normal yaşamında göremediği , intihar ettiğinde göreceği düşünülen kadın öldükten sonra üzerine topladığı bu ilgiyi ne yapıcak?

Bu anlaşılamayan kadınların toplumda yer edinmek uğruna hayatını ortaya koyması bu kadar değersiz olamaz, olmamalı. Stuart Mill’in ‘Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz, derhal kadının hayat şartlarına bakın.’ Cümlesini anladığımız zaman hayatımızda birçok şeyin değişeceği gün aslında ve bana kalırsa kadınsız yaratıcı olmak bile mümkün kılınamaz nice tablolar, şiirler, romanlar, şarkılar bu eserlerin tümü bir kadının verdiği ilham uğrunaysa eğer kadınsız sanat ne kadar olur bilemiyorum.

Peki bizim toplumumuz gibi ataerkil bir toplumda kadının yeri nedir, kadın nerededir? Erkek egemen bir toplum altında daha çocukluktan beri farklı yetişen kadın, iyi bir eş, iyi bir anne ve iyi bir ev kadını olma konusunda oldukça sıkı tembihlenip toplumdaki görevi ve yeri belirlenir yani kadının görevi eş, anne ve ev kadını olmakla sınırlandırılır. ‘Elinin hamuruyla erkek işine karışma’ sözü üzerine kadın her zaman erkekten bir adım geride duracak, erkeğinin kariyerinin kesinlikle önüne geçmeyecek, ekonomik özgürlüğü olmayacak, erkeği aldatsa dahi tamam deyip susmayı bilecek, dekolte giyerse cezasının tecavüz olacağının, olur olmadık saatlerde gezerse ölebileceğin katillerininse bir kılıf uydurularak özgür kalabileceğinin farkında olacak bu yüzden susacak ve ben bilmem eşim bilir lafını ağzından eksik etmeyecek öyle ki yeri gelecek sevmeye hakkı olmadığı için ailenin hoş gördüğü kişiyle evlenecek ve eğer şiddet görüp koruma istese ‘aile içi mesele aile içinde kalmalı abartıyorsun’ denilecek ve bir kaç gün sonra ölüm haberini izleyeceğiz tabi bunun şiddet mi yoksa dayanamadığı sebeplerle intihar Müdür Yardımcı'sının deyişiyle ilgi çekmek mi olduğunu bilemeyeceğiz …

Sonra kadının kendisinin karar verebileceği her türlü mesele asıl ‘aile içinde konuşulması gerekenler’ meclise taşınacak ve kadın yine ve yeniden sadece doğurgan bir obje haline dönüştürülecek. Üstelik doğurganlıkta hoş karşılanmayıp dışarıda dolaşmasına bile dil uzatılacak.

Oysa kadın sadece bu mu, bu demek mi? Toplumun bütün kesimlerinde kadınların rol alması kadının kendisini birer birey olarak hissetmesi açısından önemli değil mi?

Kendisini birer birey olarak hisseden kadınlar yetiştirmek temel olarak ancak eğitimle sağlanabilir eğer ki iyi bir eğitim alırsa bütün bu söylediklerime karşı durabilir ve en iyi şekilde kendisini savunabilir hale gelir. O zaman kız çocukların eğitim alması ve meslek sahibi olmaları toplumdaki düzen ve istikrar için son derece önemli ve gereklidir. Çünkü bir kadın aynı zamanda iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir ev kadını ve aynı zamanda iyi bir iş kadını da pekala olabilir.

Bu noktada en önemli görev elbette kadına düşüyor çünkü evlere hapsedilmeyi, sadece eş ve anne olarak kalmayı reddedip özgürlüklerine sahip çıkmalı kadın. Her zaman kendisini tanımalı ne istediğini bilmeli ki sonrasında cinayetlere, tecavüzlere, şiddete maruz kalmasın bunun ötesinde tek kurtuluş yolu olarak intiharı seçip ‘ilgi çekmek istiyordu’ olarak anlaşılmasın. Bunun yanında ise dünyaya geniş bir perspektiften bakarak durduğu pozisyonu, eşit olduğu ve eşit olduğunu bildiği erkekle kadını etkisizleştirmek ve değersizleştirmek isteyen ayrımcılık ile gerileyen bir hal almasını sağlayacak bütün değerlere, kişilere, kurumlara karşı çıkabilmelidir. Çağdaş hale gelen toplumsal alanda söz sahibi olmak isteyen ve eşit hak/hürriyetleri olan kadınlar hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir. Çünkü kadın değişimcidir, gelişimci ve yenilikçi düşünceye açıktır. Erkekler kadının haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkmalı ki birlikte daha yaşanılır bir hayat sürebilelim…

Yazıma Gülten Akın’ın üzerinde düşünülmesi gereken bir şiir’inin ilk paragrafıyla sonlandırayım.. sevgiyle kalın..

Uzaktı dön yakındı dön çevreydi dön
Yasaktı yasaydı töreydi dön
İçinde dışında yanında değilim
İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi
Bu nasıl yaşamaydı dön..

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.