Söze nereden ve nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Çünkü bu öyle bir konu ki altı yüz yıl boyunca dünyaya hükmetmiş bir medeniyet var karşımızda… Dile kolay altı yüz yıl adaletle, hoşgörüyle, sevgiyle, insanlıkla muamelede bulunmuş, dünyaya nizam ve intizam vermiş bir medeniyetten… Ama ne yazık ki bu medeniyetin temsilcileri bize yanlış anlatılmış veya anlattırılmış… Gerçekten bu medeniyetin temsilcileri anlattırıldıkları gibi mi acaba? Kimisi deli, kimisi kadın düşkünü, kimisi istibdatçı veya kızıl sultan mıydı onlar? Tatbikî de öyle değillerdi onlar… Öyle olmuş olsalardı altı yüz yıl boyunca dünyada kardeşlik, huzur, mutluluk, sevgi, hoşgörü… nasıl hakim olacaktı? En basiti Sultan 2. Abdülhamid Han dedikleri gibi ne bir “kızıl sultan”, ne de istibdatçı biri idi. Öyle olsaydı dağılmak üzere olan bir milleti 33 yıl boyunca nasıl ayakta tutabilirdi. Nitekim Ulu Hakan döneminde sadece 11 idam olmuş, onlar da namus ile ilgili oldukları için yani siyasi idam yok. Hani istibdat? Hani kızıl sultan?
Evet, Osmanlı bir kültür medeniyeti, Osmanlı bir ideal uğruna çalıştı çabaladı… Osmanlı gül bahçeleri kurmak çabasındaydı… Osmanlı’nın kurucusunu yani Osman Beyi bir düşünelim. Nasıl bir eğitimden geçtiğini… nasıl bir hedef için yürüdüğünü düşünelim. Bir Ufukların Sultanı Fatih Sultan Mehmet Han’ı düşünelim. Surları nasıl titrettiğini, Kostantin’i nasıl dize getirdiğini, gemileri nasıl karadan yürüttüğünü düşünelim… Bir Kanuni’yi düşünelim. 46 yıllık saltanatı boyunca nasıl bir çaba harcadığını, dünyaya nasıl yön verdiğini düşünelim. Büyük nizam ve intizam insanı Yavuz Sultan Selim’i düşünelim. Bir Ulu Hakan Sultan Abdülhamid Han’ı düşünelim…
Görüldüğü gibi her biri birbirinden aldığı mirası korumak ve genişletmek için uğraşmış büyük kametlerdir.
Ben her platformda, her alanda Osmanlı Torunuyum derim ve bundan da gurur duyarım. Yine bir arkadaş grubu ile konuşurken, “Ben Osmanlı Torunuyum” dedim. Benim arkadaşlardan biri “sen nasıl Osmanlı torunu olursun, Arap değil misin?” dedi… “Evet dedim ırk olarak Arap’ım ama benim ecdadım 200 yıldan fazladır bu topraklarda, Anadolu Topraklarında, yaşıyor. Kaldı ki Osmanlı bir ırk değildi. Bir medeniyetti… İçinde Türk’ün, Kürt’ün, Arap’ın… bulunduğu bir medeniyet. Osmanlı bir İslam medeniyetiydi. İslam için, İslam’ı yaymak için çabaladı ve üç kıtada hüküm sürdü. Bu gün dünyanın çeşitli ülkelerinde izleri halen mevcut... Kılıç zoru ile değil; sevgi ile hoşgörü ile yanaştılar insanlara ve bu yüzden insanlarda kalıcı izler bıraktılar tarihi eserler yanında.
Osmanlı çok farklı bir medeniyetti, temeli 1400 yıl önce Medine’de atılmış bir medeniyet… Evet, başkasının dili ile, kulaktan dolma boş sözlerle konuşmaktansa; az araştırıp incelersek Osmanlı’yı anlayacağız. Osmanlı’yı kötülemek bizi bir yere ulaştırmaz, çünkü geçmişini bilmeyen bir toplum geleceğini inşa edemez ve böylece gideceği yere gidemez. Tarihine sahip çıkmayanlar, başkalarının yazdıkları yalan-yanlış tarihi kendi tarihi diye okurlar ve böylece gerçeği bilmezler. Sürekli kötü gösterilmeye çalışılan Ecdadımız bir zamanlar dünyayı insanca yaşanır bir hale getirmişlerdi…
Gelin hep birlikte milli ve manevi değerlerimize bir kere daha sahip çıkıp ruhumuzun heykelini ikame edelim… Gelin gerçek tarihe yönelip, Ecdadımıza hak ettiği değeri verelim… O zaman hazanların nasıl bahara dönüştüğünü ve her tarafın nasıl gül bahçesine dönüştüğünü göreceksiniz…
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.