Televizyonun kültürümüzdeki yeri nedir? Medya iktidarı altında mı yaşıyoruz? Burger King ve Coca-Cola içmek bizim kültürel yazgımız mı?
Aslında bunlar gibi daha birçok markanın hayatımızın içinde yer etmesinin tek nedeni var; Kapitalist ülkelerin gelişkin Kapitalist kültürünü dünya ya yayma çabası. Okullarıyla, Filmleriyle, şarkılarıyla, yemekleriyle, giyim kuşamlarıyla, sosyal yaşantılarıyla toplumları asimile edip yozlaştırmak, dinlerini özümsetmek, ileriye yönelik beyin göçü sağlamak ve bunların devamlılığını sağlayıp milyar dolarlar kazanmak ve dahası bu kültür emperyalizminin tarihsel gelişimini iyi özümsememiz lazım Bin yıllık bir kültüre sahip olmamıza rağmen nasıl Amerikan ve Avrupa kültürünün kölesi haline gelişimizi iyi analiz etmeliyiz Ve bu kültür emperyalizminin doğurabileceği sonuçlara karşı nasıl önlemler alabiliriz iyi düşünmeliyiz.
Başlangıç olarak tarihsel süreci incelemekle işe başlayalım çok ayrıntıya girmeden; XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren memleketimizde açılan İngiliz, Fransız, Alman ve İtalyan okulları Avrupa kültürünün Türk toplumuna nüfuzunda birer köprü vazifesini yerine getirmişlerdir. Okul adı altında misyonerlik ve kültür emperyalizmi çalışmaları ilk olarak azınlık okullarında başlamıştır ülkemizde, daha sonra teknolojinin ilerlemesi ve ulaşım ağının genişlemesiyle birlikte daha büyük kitlelere hitap etme imkanı bulan bu emperyalist ülkeler kendi değerlerini doğrudan olmasa da dolaylı yoldan insanlara aktarmaya başladılar. Yaptıkları filmlerle önce kendi kültürlerine özendirdiler, biz filmlerinden giyinişlerini taklit ettik, yedikleri yemekleri yedik, dinledikleri şarkıları dinledik, filmlerinde ki sosyal yapılarını kendimize uyarlamaya çalıştık, fikirlerini özümsedik, yavaş yavaş aslımızı unutmaya ve yozlaşmaya başladık. Kendi kültürümüze sahip çıkmamanın bedelini Amerika ve Avrupa özentisi olarak, ahlaki değerlerden yoksun bir nesil yetirerek ödiyicegiz galiba…
Biz kendimize ahlaki değerlerden yoksun bir genç nesil yetiştirirken bu emperyalistler ileride kendilerine karşı sempati besleyen toplulukların temellerini atmış olacak.
Bunun yanında biz onların elimize tutuşturduğu oyuncaklarla oynarken onlar markalarıyla bizden ve dünyadan kazandıkları milyar dolarla bizi ve dünyayı yönetmeye devam edecekler.
Toplumları millet yapan dil, din ahlâk, örf ve âdetler, millî alışkanlıklarıdır eğer ki biz değerlerimize sahip çıkmazsak sömürge altındaki üçüncü dünya ülkelerden ne farkımız kalır.
Önlem olarak en başta devlet eliyle ülke çapında milli kültürümüzü koruma altına alma adı altında psikolojik harekat başlamalıyız. Okullarda milli kültür dersleri vermeye başlamalı, milli kültürümüzü yansıtan sinema filmleri televizyon programları yapmalıyız. Okuyan bilinçli genç nesiller yetiştirecek bir toplumun temellerini atmalıyız.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.