Son iki ayda ülkemizde gelişen ve halen devam eden olayların getirdikleri ve götürdükleri geleceğimiz için ümitlerimize ket vurmaktadır.

20. YY'ın son çeyreğinde güçlenerek tüm 3.Dünya ülkelerine pazarlanan yeni sömürü düzeni küreselleşme ideolojisi, ''Dünya küçük bir köy haline geliyor.'' söylemleriyle hedef ülkelerin köylerine kadar girilmesini kolaylaştırmıştır.(dn1)

Dünyanın en güçlü ülkesi ABD, arka bahçesi olarak gördüğü Güney Amerika ülkelerini kendisine pazar yapmakta çok zorlanmamış, bizim öz bahçelerimizde yapamadığımız faaliyetleri zalimce ve zorbaca gerçekleştirmiştir. (Okuyunuz: Bir ET'nin İtirafları)

Her dönem kendine düşman bulmak, eğer yoksa oluşturmak, kapitalizm düzeninin varlığını sürdürmesi için yaşamsal bir koşuldur. Böylece yeni sömürü alanlarını kontrolü altına alabilecektir.

Komünizm'den sonra düşman, zaten doğuşundan bu yana zalimler tarafından ''Tehlike'' olarak görülen İslam Alemi olarak tayin edilmiştir.

Soğuk Savaş olarak adlandırılan Komünizm ile mücadele döneminde ABD; İtalya, Türkiye ve Yunanistan devletlerinin içerisinde kendi yapılanmasını NATO eliyle oluşturmuş ve bu ülkeleri istediği yöndeki politikalara mahkum etmiştir.

Sovyetler dağıldıktan sonra İtalya bu yapıyı sindirim sisteminden atmış, en azından yeni yapıya yer açıp yol vermiştir.

Türkiye de ''Ergenekon'' adını verdiği, İsrail yanaşmaları ağırlıklı bu oluşumu halen temizlemeye çalıştığını zannediyor. 5 Ağustos'ta, Mustafa Kemal'in Başkomutan seçildiği tarihte, sonucu hep beraber göreceğiz.

Dünya üzerinde değişmez 3 müttefik ülke vardır malumunuz: ABD, İngiltere ve İsrail. Bu üç ülkenin kendilerine has yapıları ve kurumları olmasına rağmen arka planda iş bölümleri yapılmış ve pasta payları dağıtılmıştır. Bu ülkeler bir bakıma aynı omurgayla şekillenmiş bir vücudun parçaları gibidirler.

İsrail eğilimli yapıyı temizlerken ABD-İngiltere(Her zamanki gibi sessiz sedasız.) size yardım edebilir. Boşalan koltuklara oturanların kim olduğuna da dikkat etmeniz gerekir.

Yeni dönemin bir adım öncesinde siz oyun kuracak güçte olmadığınızın farkına varmışsınız ve oynanan oyunun bir parçası olmayı kabul etmişsiniz.(Hatırlayınız: BOP Eşbaşkanlığı vb.) Ve demişsiniz ki: ''Yapılacakların bir kısmı benim de menfaatime. Piyon gibi gözükür ama yeri geldiğinde oyun kurucuya resti çekerim.''

Bu teslimiyetçi bir düşünce DEĞİLDİR. Bu, sahip olduğunuz imkan ve kabiliyetlerinizin farkında olmak ve ona göre hareket etmektir.

Lakin...Oyun kurucu, sizin yeri geldiğinde oyunu bozup kendi oyununuzu kurmak istediğinizi bilecek ferasete sahip ki oyun kuracak güçtedir. ''Ya benimle olursun ya da düşmanım olursun.'' cümlesini kuracak kadar da zalim ve acımasızdır.(Hatırlayınız: Bush 11 Eylül konuşması)(Tüsiad eski başkanı Tuncay Özilhan'ın bir konuşmasında ''Ya Amerika'yla oluruz ya da yok oluruz'' demesi.)(KV'inde Baron Mehmet Karahanlı da aynı konuşmayı yapmıştı.)

Bill Clinton 2000 yılına girerken ''Yeni yüzyıl dünya politikasını Türkiye'nin olaylar karşısındaki tutumu belirleyecek.'' demişti.(Okuyunuz: Bitmeyen Oyun-Metin Aydoğan)

Umarım Devlet'imizin bu sefer Millet'in DNA'sına uygun üretilmiş gibi gözüken projesi ülkemiz adına başarıyla ve barışla sonuçlanır.

Türkiye'yi yönetmek hiç ama hiç kolay bir sanat değildir. Ülkeyi yönetenlerin çevresindeki insanlara çok dikkat etmesi gerekiyor. Tarihteki Brütüslerin sayısı az değil.

Bir zamanlar Sayın Başbakan'a Ahmet Davutoğlu'lar danışmanlık yapıyordu. Şimdi ise göreve başladıktan sonra yaptığı ilk TV programında ''Başbakan için ölürüm. Benim gibi ölmeye hazır milyonlarca insan var.'' diyen birisi Başdanışman!

(Burada Başbakan'ın ve Başdanışmanı'nın kim olduğu önemli değil!)

T.C. Başbakan'ının Başdanışmanı uğrunda ölünecek öğeyi ''Başbakan'' a indirgiyor ya da yükseltgiyor. Benim bildiğim uğrunda ölünecek olan özgürlüktür, vatandır, gelip geçici bir Başbakan değildir. Eğer sen ölünür diyorsan, Başbakan'a ''Padişah, Sultan'' yakıştırmalarını pekiştiriyorsun demektir.

En acısı ise çok tehlikeli bir mecraya girip kamplaşmayı körüklüyorsun. MHP'liler çıksa dese ''Biz Bahçeli için ölürüz. Ölmeye hazır yüzbinlerce insan var.'' Ne olacak? Aynı şeyi CHP'liler ve BDP'liler de dese işin içinden nasıl çıkacağız?

Ayrıca neye ve kime karşı savaşım verirken ölmeyi göze alıyorsun? Türkiye'yi Mısır ile, Suriye ile, hasılı iç karışıklık yaşayan Ortadoğu Ülkeleri ile bir tutmayasın. Zaten ülkemizde son zamanlarda ne yapılıyorsa Başbakan severlerin sevmeyenleri vatan haini,çapulcu; sevmeyenlerin sevenleri gerici, göbeğini kaşıyan adam olarak adlandırması ve birbirlerine düşmanca tavır takınmaları için yapılıyor mu?

Şu ana kadar oynanan oyunlardan yalan yanlış bahsediyorsun ama aynı oyuna kendin çanak tutuyorsun. Şu vakitte birleştirici, sakinleştirici açıklamalar yapman gerekmiyor mu? Neden kaos ortamını sürdürme gayreti içindesin-iz?

Kamplaşmadan çok çekmiş güzel ülkemizi o kötü günlerdeki gibi mi görmek istiyorsun? Ya da sana göre Başbakan için ölmeye hazır olanlar vatan evladı diğerleri vatan haini mi?

Ülkeye barış getirmek istediğini söyleyen bir hükümet var. Bırakın Devlet ile PKK arasındaki barışı, değişik siyasi görüşte olan vatandaşlar arasında varolan barışa kastediliyor son hamlelerle ve bu ortam yatıştırılacağına seçim uğruna gerilim-tırmandırma yolu seçiliyor.

Sayın Başbakan bir kaç gün önce ''Biz hesabımızı biliyoruz.'' dedi.

İnşallah ülkemiz için yararlı sonuçlar verecek bir hesaptır o!

Tek Adam'laşarak Başkan olma hesabı değildir!

Zira çok maliyetli milletimiz için.


******************

dn1: Bir Amerikalı ile Sungur arasında geçen konuşma(a: Amerikalı s: Sungur)

a: Türksünüz değil mi?
s: Evet.
a: Ben de \%25 Türk'üm.
s: Hımm...
a: Daha önce Türkiye'de bulundum. Bir köyde çalışıyordum. Gönen..
s: A gerçekten mi?
a: Evet şimdi şehirde takılıyorum. He he he.

Aradan 45 saniye geçer...

s: Bir soru sorabilir miyim?
a: Evet?
s: Gönen'de ne yapıyordunuz?
a: Aaa..Hımmm..Dedim ya köyde çalışıyordum.
s: Nasıl bir iş bu?
a: Barış Organizasyonu.
s: Heee anladım, tamamdır.

---Gönen'de Barış Organizasyonu çalışmaları...Vay be...---