"Ya İstiklal Ya Ölüm!" çığlıklarıyla verildi Bağımsızlık Savaşı.
Hayatta kalabilmek için tek yol Amerikan mandasıdır diyen Komutanlar oldu.
Zavallı Yunanlıları kandırıp Anadolu'ya saldırtan İngilizlerin boyunduruğu daha cazipti kimilerine göre.
Amerikan heyetleri mücadelenin reisi ile görüşmeler yapıyor, iki kongre arası telgraflar çekiliyordu.
Millet böyle düşünmüyor diyen Komutanlardı gerçek savaşı veren.
Savaş bile denmeyecek çatışmalarla kahraman yapılan ikinci adamlar değil.
Bir de hain rolünü oynayan bahtsız Sultanlar vardı.
Kaderleri, mücadeleyi örgütleyip, destekleyip daha sonra hain damgası yemekti.
Konferanslarda, görüşmelerde zaten yapılmış pazarlıklar tazelenip Hahambaşıların da mevcudiyetiyle imzalar atılıyordu.
Memleket artık İstiklal-i Tamdı!
10 yıllık kalkınma planları yapılıyor, ölmüş babanın borçları ödeniyor, bütçe fazlalar veriyordu.
Ha bir de Danimarka'ya 9 kişilik yolcu uçağı üretilip satılıyordu.
Ama ters giden bir şey vardı.
Birisi anlaşmayı bozuyordu.
Cartta curtta yapılan reformlar tamamdı lakin o birisi sanki farklı ve yeni yollardan ustaca kadim hazineleri geri almak istiyordu.
Ama ne farkederdi! Nasıl olsa hırsız eve yerleşmiş, çoktan ev sahibi olmuştu.
Senelerce hazinenin peşinden koşanlar yorgun öldüler.
Milletin makus talihi yenilememişti çünkü.
4 Temmuz 2003'te, millet böyle düşünmüyor diyen Komutan'ın askerinin kafasına geçirilmişti Amerikan bezi.
Onların Bağımsızlık Günü'nde...
Bizim bağımsızlık şerbetini koklamamızdan 80 sene sonra...
Reis-i Cumhur İngilizden,Başvekil Amerikan Yahudisinden madalya alıyordu.
İngiliz savaş gemisi Dolmabahçe'nin önüne demir atıyordu.
Vesaire vesaire...Ya da bla bla bla...
100 sene sonra o şerbeti tatmak isteyen memlekette, maalesef gün itibariyle aynı şey konuşuluyor:
Rothschild mi Rockefeller mi?
Kurtlar Vadisi Terör'ün tanıtımındaki "Borçsuz-Tam Bağımsız Bir Türkiye" lafı çok hoşuma gitmişti.
Bu türden cesur, kulağa hoş gelen, şevklendiren, ideal aşılayan ifadeleri sonunda televizyonlarda görüyoruz demiştim.
O ifadenin salt ulaşılması gereken bir ideal olduğunu sadece ama sadece bir hafta sonra görmüş oldum.
Gördük.
Üretime dayalı, devletle senkronize, emziğinin ucu dışarıda olmayan bir Milli Sermaye Modeli ancak o ideale bizi yaklaştırabilir. Uluslararası sermayeye gavatlık yapan Beyaz'lar değil.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.
Teşekkürler Ev Sahibi.
Yazıda güzel yerler yakalamışsın gerçekten