ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Jurnal ve Ekrem Dumanlı ve Hükümete Kurulan Müthiş Tuzak

Salih Turnagül

23 Eylül 2013 Pazartesi 04:10
  • A
  • A

“Sonra bunun arkasından yine kalpleriniz katılaştı, şimdi de taş gibi ya da taştan da beter hale geldi. Çünkü taşlardan öylesi var ki; içinden nehirler kaynıyor yine öylesi var ki, çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor, öylesi de var ki, Allah korkusundan yerlerde yuvarlanıyor… Ve sizin neler yaptığınızdan Allah gafil değildir.

Şimdi bunların, size hemen inanacaklarını ümit mi ediyorsunuz. Hâlbuki bunlardan bir grup vardı ki, Allah’ın kelamını işitirlerdir de sonra ona akılları yattığı halde bile bile tahrif ederlerdi.” (Bakara Suresi: 74-75)

Suriye’de Esed’in zulümleri karşısında kalbi olan herkes tepki gösterdi, gösteriyor… Silahsız gösterilerle başladı her şey… Esed’in askerleri İran ve Hizbullah Çeteleriyle şehirleri bombaladı ve bebekleri yakarak öldürdü. Netice de yüz bini aşkın insan öldürüldü. Zalim ve ikiyüzlü siyaseti savunanlar reel politika adına Türkiye’nin Esed’e karşı duruşuna ve sivilleri Esed’e yem etmemeye çalışmasına tepki duymaktadırlar. İbn-i Abidin (rh.a); “siyaset, halkı dünya ve ahirette kurtulacakları yola irşat etmekle onların salah ve menfaatlerine çalışmaktır. İman esaslarından sonra şeriatın etrafından dönüp dolaştığı nokta âlemin beka ve devamı için fitne ve fesad maddelerini kökünden kesmektir. Siyaset, ağır bir şeriat olup iki nevidir:

Siyaset-i Zalime: Halkın halklarına zıt olan bir siyasettir ki şeriat bunu haram kılmıştır.

Siyaset-i Adile: Halkın haklarını zalimlerin elinden kurtaran, zulüm ve fenalıkları defeden, fitne ve fesad ehlini men eden siyasettir ki şeriattan sayılır” açıklamasını yapmıştır. Siyaset-i zalime; Makyavelizm, pragmatizm, kara ve gri propaganda, yalan, manipülasyon ve demagojiye dayanır. Siyaset-i Adile’nin kapsamı içerisine mazlumları savunmak da girmektedir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:

“Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: “Ey Rabbimiz!.. Bizleri bu halkı zalim olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” (Nisa Suresi: 75)

Hükümeti Suriye siyaseti konusunda hata yapmakla suçlayanlar bu hatanın ne olduğunu kapsamlı ve kaçak güreşmeden açıklamaları beklenir. Esed’in birkaç haftaya kadar gideceği ön görüsü adı üstünde öngörüdür. Buradaki temel soru şudur: Halkına bu kadar zulüm yapan Esed’e karşı durmak hata mıdır yoksa meziyet midir?

Son zamanlarda ulusalcılar ve CHP mahfillerinden “hükümet Suriye’de silahlı terör örgütlerini savunuyor. Bütün dünya bunu bilmeli. Hükümet, tüm dünya tarafından terörü destekleyen ülkeler sınıfına alınmalı” açıklamaları yapılmaktadır. Bundan bir süre önce PYD Başkanı Salih Müslim, “Suriye’nin Kuzey’inde şeriata karşı savaşıyoruz. AK Parti Hükümeti, El-Kaide Teröristlerine yardım ediyor” açıklamasını yapmıştı. Hatta Salih Müslim İsveç’in başkenti Stockholm’de AK Parti Hükümeti için; “Bir yandan bizimle görüşmeler yapacaksın öte yandan da kendi köpeklerini, çakallarını ve tilkilerini üzerimize salacaksın. Kendine gel. Biz kendi savunmamızı özgür irademizle, halkımızla yapacağız ve zafere ulaşacağız” açıklamasını yapmıştır.

Oyun açık: “Sağcısı, solcusu, Gezicisi ve PKK’sıyla hükümeti terör örgütlerine yardım ve yataklıktan suçlamak ve hükümeti gayr-i meşru ilan etmek.” İddiayı dile getirenlerin amacı seçimle deviremedikleri AK Parti zayıflatmak veya yıkmak ve Suriye’deki mazlumları hamisiz bırakmaktır.

Terör Kelimesinin anlamının muğlâk olduğu malumdur. Ekrem Dumanlı’da bu kelimeyi kullanarak meseleye girizgâh yapmaktadır. Ve Dumanlı, hükümetle terör örgütleri arasında bir irtibat kurma çabaları olduğunu ve böyle bir oyunun sahnelendiğini hatta bunun bir tezgâh olduğunu söylüyor. Ama tezgâha; “umarım bu çabayı teyit edecek bir hata yapılmamıştır” cümleleriyle omuz veriyor. Çünkü Ekrem Dumanlı şöyle devam ediyor:

“Kanlı rejimin ömrü uzadıkça Türkiye’deki kimyanın bozulduğunu görmemek için ülke gerçeğinden kopuk olmak gerekir. Mesela Suriye’deki silahlı örgütlere açıktan destek verildiği, hatta onlara silah temin edildiği iddiaları bazıları için bugün meşru gibi görünse de yarınlarda çok büyük bir sıkıntıya dönüşecektir. “Esed’i devirsin de kim devirirse devirsin” demek bugün bazıları için mantıklı gelebilir; ancak radikal örgütlerle silahlı ilişkiye girmenin faturası çok ağır olur/olacaktır.”

Önce tezgâh denildi sonra ise Türkiye’nin kimyasının bozulduğu ve teröristlere yardım edildiği ima ediliyor. Sonra muğlâk bir kavramın arkasına saklanarak şöyle devam ediyor Dumanlı: “Terör bir metottur; kirli bir metot. Hedef olarak sunulan kavramın kutsal olması, metodun yanlışlığını ortadan kaldırmaz. Terör söz konusu oldu mu “ama...” diye başlayan mazeretlerin hiçbir önemi yoktur. Bağımsızlık savaşının da demokratik mücadelenin de şartları ve metotları bellidir. Masum insanları katletmenin insanî ve İslamî bir gerekçesi yoktur. Savaşın bile hukuku vardır ama terörün hukuku yoktur. Terör insanlık suçudur; hangi maksada matuf yapılırsa yapılsın zulümdür. Bu nedenle hiçbir gerekçe ve vesile terör örgütü ile (velev ki o örgütler kendilerini İslamî saymış olsun) irtibatlı olmayı meşru saymaz. Allah korusun faturası ağır olur; hem ülke radikalleşir hem de uluslararası arenada inandırıcılığınıza gölge düşer…”

Gezi Terörü Hadiselerinde kimin eli kimin cebinde olduğu malum değildi. Hükümete karşı terör tezgâhında da kimin eli kimin cebinde belli değil. Ama bu tezgâh tutar. Doğru yere tezgâh açılmıştır. Zira uluslararası güçlerin en büyük korkusu İslam’dır. Hükümet aleyhindeki bu tür yalan ve belgesiz haberler, en başta Rusya’yı ve “cihatçılar dibinizde” diyen İran’ı harekete geçirecektir.

Anlaşılıyor ki Mavi Marmara Hadisesinde İsrail’in intikamını almak isteyen 7 Şubat cuntası hala faaliyette. İngilizce yayınlarında Erdoğan’a diktatör diyenler şimdi çok tehlikeli bir oyunun içerisindeler. Dün akşam sahaya çapulcular sahaya girdiğinde Todays Zaman, polisin taraftarlara biber gazı sıktığı haberlerini yaptı. Haber yalan çıkınca haberi kaldırdılar.

Hükümet, bu tezgâhı bozmak istiyorsa Mavi Marmara’nın intikamını almak isteyen “İslamcı” güçlerle hesaplaşmalıdır. Bunu kendisi için bile değil Suriye’deki mazlumlar adına yapmalıdır. Böyle yaparsa kendisiyle “İslamcı terör” arasındaki bağı kurmak isteyenleri de boşa düşürmüş olur.

YORUM YAZ
TOPLAM 2 YORUM

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.

  • Resul Tiryaki - Resul Tiryaki:25 Eylül 2013, Çarşamba 01:30

  • Resul Tiryaki - Resul Tiryaki:25 Eylül 2013, Çarşamba 01:22