Hepinizin affına sığınarak başlıyorum yazıma...
Günlerdir,haftalardır,aylardır hepimizin de bildiği üzere gezi parkıyla başlayan olaylar bugün çok daha farklı yerlere taşınmış, abartılmış ve çığrından çıkmış bir hal almıştır. Anlamak inanın çok zor değil,bakın gelin beraber bir analiz yapalım:
Hayatımız boyunca onlarca kez kamuya açık alanlarda bulunmuşluğumuz olmuştur. Hatta "Çimlere Basma!" tabelasıyla bile birçoğumuz dalga geçmekten kendimizi alamayıp inadına üstüne basa basa doğayı tahrip ettiğimiz, elimizdeki çöpleri bırakın çöp aramayı; arabadan bile dışarı fırlattığımız, yüz binlerin sigara kullandığı bir ülkede tabi ki de izmaritleri PARKLARA,yerlere atmışlığımız,tükürmekten geri kalmadığımız,hatta uzun yolculukta bırakın dinlenme tesisi aramayı affedersiniz ama boş bir ağaçlık aramışlığımız, kendimiz yapmasak da yakın çevremizde bu tür olaylara rast gelmişliğimiz olmuştur. Daha bunları halledememiş bir toplum olarak; 3 ağaç için çevreci olma politikalarını bir kenara bırakın artık!
Bakın ben bu sözleri bir partici ağzından değil, bir siyasetçi ağzından değil, bu ülkenin bu milletin şu olaylar yüzünden yorulmuş,üzülmüş bir vatandaşı olarak yazıyorum. A partisi B partisi C partisi her kimsen artık yeter,hükümetsen de artık yeter,muhalefetsen de artık yeter,kandırılmış canlar ölüyor,vazifesini yapan insanlar hor görülüyor!
Arkadaşım hükümeti sevmezsin eyvallah, bak bir sürü miting alanı var, bir sürü meydan var çık düzgün bir şekilde basın açıklamanı yap eylemini yap geri de olması gerektiği gibi dağıl! Senin ne haddine kamu malına zarar vermek, senin ne haddine esnaf ağabeylerimizin, onca ailenin ekmeğiyle oynamak,senin ne haddine bu ülkenin refahına, huzuruna çomak sokmak?
Her şeyi anlarım ama artık şu 3-5 ağacın arkasına sığınmaktan çıkın, çünkü Türk milletinin gözünde fazlasıyla küçüldünüz! ODTÜ de olay oluyor yurdumun bilmem ne ilinde #Direnodtü diye eylemler yapılıyor. Adam rakip takımdan gol yiyor maç kaybediyor #direntaksim diye sahaya atlıyor. Yav arkadaş bu nedir? Bu ne rezalet bir siyasi propagandadır, bu ne rezalet bir sistem anlayışıdır. Yani bu durumun siyasetle felan alakası yok bu bas baya toplumun huzuruna karşı büyük bir oyundur. Yahu görmediniz mi Avrupa, Amerika yada diğerleri -isim vermeye bile gerek yok- nasıl senaryolar yazıp çizdiler, nasıl bizi rezil ettiler. Yani sen tutup Türk bayrağının yanına kürdistan diye bayrak açacaksın, efendim pkk sempatizanlığı yapacaksın, sonra birde ülkeyi kurtarıyoruz diye ortada dolanacaksın. Yemezler arkadaşım yemezler.
Gerçekten artık herkesin durup düşünmesi lazım. Çünkü gencecik kardeşlerimiz farklı marjinal gruplar tarafından, -her ne vaatle bilmiyorum- ciddi manada kandırılıyor ve sokaklara sürülüyor. Toplum olarak artık bilinçli bir şekilde hareket etmemiz gerekiyor. Nerede kaldı Kurtuluş Harbi ruhu? Düşmanları dört bir yandan inancıyla, birlikteliğiyle, azmiyle, kararlılığıyla yurdumuzdan atan bir neslin böylesine provokatör torunları olmaktan artık utanç duyuyorum. Çünkü giden bizden gidiyor, giden ülkemizden gidiyor,milletimizden gidiyor. En önemlisi de emniyet mensubu ağabeylerimiz, ablalarımız gerçekten bu kaosun ortasına sürükleniyor ve büyük bir şekilde hedef gösteriliyor.
Yazıma son verirken yaşanmış ufak bir olayla son vermek istiyorum. Umarım anlaması gerekenlere bu yazı ulaşır. Gerçekten derin anlamlar yüklü :

Cumhuriyet'in İlânından Sonra İstanbul'da Bir Resepsiyon Verilir. Tüm Dünya Ülkelerinin Elçileri Ve Ateşeleri De Davet Edilir. Davet Güzel Bir Şekilde Devam Etmektedir Fakat İngiliz Ateşesi Olan Binbaşının Bakışları Mustafa Kemal'in Gözünden Kaçmaz. Bütün Davet Boyunca Kendisine Dik Dik Bakmıştır Ve Bakmaya Devam Etmektedir. Ne Olduğunu Öğrenmek İçin Yaverini Gönderir.

Yaver Mustafa Kemal'e Şöyle Der:
-Paşam Kendisine Neden Ters Bir Tavır Takındığını Sordum, O Da Bana Mustafa Kemal'in Çanakkale'de Babasını Öldürdüğünü Söyledi.

Bunun Üzerine Mustafa Kemal Şöyle Der:
-Git Sor Bakalım Babasının Çanakkale'de Ne İşi Varmış ?

Saygılarımla.