ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

“Kadınları Açın, Herkesin Namusu Olun”

Şamil Ateş

07 Kasım 2013 Perşembe 09:14
  • A
  • A

Yeni Akit Gazetesi’nin haberine göre 28 Şubat Darbe Kararlarının uygulayıcılarından Çetin Doğan’ın şöyle talimat veriyor:

“Okullar da öğrencilerle kız arkadaşlıklarını teşvik edin. Yapabiliyorsanız Osmanlı hayranlığını kırın. (…) Özellikle, cinsel konularda sınırları zorlayın. Bu konu insan zaafının başında gelir. Hanımlarımız aile gezmelerinde, eğlencelerde dekolte giysin. Hanımlarımız diğerlerinin hanımlarını açık giyinmeye teşvik etsin. Yetişmiş kızlar için de bu geçerlidir. Felsefe dersleri önemli. Bu dersler bizim için kurtarıcıdır.”

Mısırlı mütefekkir Muhammed Kutup, “özellikle komünistlerin kız erkek ilişkilerini kullanarak ideolojilerine adam kazandırdıklarından” bahsetmektedir. Aslında insanın en büyük zaaflarından birisi budur. Yeryüzünde batıla iman eden bütün ideolojilerin amacı insanın zaaflarından faydalanarak onları köleleştirmektir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:

“Allah sizin tevbenizi kabul etmek istiyor. Hâlbuki şehvetlerine uyanlar ise sizin doğru yoldan büyük bir meyil ile sapmanızı istiyorlar.

Allah, din hususundaki ağır teklifleri sizden hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.” (Nisa Suresi: 27-28)

İnsanın zayıf yaratılması özellikle kadın-erkek ilişkilerinde ön plana çıkar. Müfessirler, kadın ve erkek ilişkilerinde ahlaki pozisyonu korumanın sadece vaaz ve nasihatle mümkün olmadığını kaydetmişlerdir. Ayette iki önemli unsur vardır. Birincisi; Allahü Teâlâ (cc), şehvetlerine uyup bizi saptırmak isteyenleri tamamen kendi karşıtına yerleştirmiştir. İkincisi ise şehvetlerine tapan insanların, sapıklık konusunda son derece hırslı oldukları beyan edilmiştir. Ayrıca temizlenme vesilesi sayılan tevbenin karşısına şehvetli yaşam gündeme getirilerek şehvetlerine tapan insanların pisliğe âşık oldukları beyan edilmiştir.

Ayet-i kerime’de cinsel ilişkilerdeki sapıklık tekliflerinin sadece bir görüş olmadığı arkasında şehvetlerine tapanların organize bir güç oldukları da haber verilmektedir. Yani çıplaklık telkini ve emri yaşam tarzı kaygısından değil şeytan başta olmak üzere uluslar arası küfür organizasyonlarının bir sonucudur. Dörde kadar evliliği yasaklayıp metres hayatını ve genelevleri kutsal bir kurum olarak gören kimseler, kurşun askerlerdir. Feministler namusu ayaklar altına alırken ve genelevlerine tek laf etmezken masum olduklarını iddia edemezler. Aslında çıplaklık kişilikleri çalmanın en etkili yoludur. Bir toplumda çıplaklık, teşvik edilirse şahsiyet erozyona uğrar ve bu toplumlarda istediğiniz yasayı geçirebilirsiniz. Kemalist-Laikperestlerin “Kürt yoktur” gibi saçma sapan tezlerini yasalaştırması aslında şahsiyetli bir toplumda mümkün olmazdı. Faizle milleti sömürebilmek içinde çıplaklığa ihtiyaç duyarsınız. Esasen kapitalizmde kadın, malları pazarlamak için etkili bir araçtır.

İslam Fıkhı’nda cariye olan kadınlar zina yaparlarsa diğer kadınlara uygulanan cezanın yarısı uygulanır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:

“Sizden her kim hür mümin kadınları nikâh edecek bir zenginliğe gücü yetmiyorsa, ona da ellerinizin altındaki mümin cariyelerinizden efendilerinin rızası ile nikâhlamak var. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Siz birbirinizdensiniz. O halde sahiplerinin izni ile ve mehirlerini örfe göre vermek suretiyle cariyelerden iffetli olan, zina etmeyen, dost da edinmeyenlerle evlenin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, o vakit hür kadınlar hakkında gerekli bulunan cezanın yarısı kendilerine lazım gelir. Bu hükümler, içinizden günah işlemekten korkanlaradır. Sabretmeniz ise, sizin için daha hayırlıdır. Allah Gafûrdur, Rahimdir (çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir). (Nisa Suresi: 25)

Cariyelere bu cezanın yarısının uygulanmasının hikmetlerinden birisi de cariye, toplumda yabancı ve yalnızdır. Onun utanması gereken bir ailesi yoktur ve korunağı da bulunmamaktadır. Bu sebeple içinde bulunduğu şartlar onu zinaya düşürmeye çok uygundur.

Lozan’dan bu yana toplum yapımız parçalı bir hale bürünmüştür. Aile yapımız darmadağın olmuştur. Bireyselleşme teşvik edilmiş adeta aşiret yapısına ve akrabalık bağlarına savaş açılmıştır. Çünkü düzen doğal örgütlenme olan akrabalık bağlarına bile tahammül edemiyordu. PKK Terör Örgütü bile çıkışında “Kürtler arasındaki” bağları feodalizm diye küçümsemiş ve namuslarına düşkün olan Kürt Kızlarını bile dağa kaldırma imkânı bulmuştur. BDP’li kadınlar artık “kimsenin namusu değiliz” sloganını göğüslerini gere gere söylemektedir. Çünkü PKK, kadının herkesin namusu olmasını istemektedir. Aslında gerek laikperestlere göre gerekse de PKK’ya göre “namus” ilkel bir kavramdır.

Muhafazakâr AK Parti, zinayı suç kapsamından çıkartmıştır. Onun döneminde boşanmalar evlilikleri aşmıştır. Çünkü muhafazakârlığın ahlaki standartları İslam ahlakına dayanmaz. O da ideolojilerden bir ideolojidir. İnsanlığı kurtaracak ve ona şahsiyet kazandıracak tek nizam İslam’dır. Pansuman tedavileri tutmaz. Kaldı ki evler de mahrem alandır ve evleri basmak da birçok değerin ayaklar altına alınmasına vesile olacaktır.

Çetin Doğan, ideolojisinin ayakta kalmasının şartlarını iyi kavramıştır.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.