Insanoğlu dışarıdan aldığı iki şey ile beslenir. Yiyecek ve Bilgi ile. Bu ikisi ile hem mişdesini hemde fikraytını dolayısı ile de ruhi yapılanmasını, ahlakını kişlişini besler. Bu yüzden insanin geçici dünya misafirhanesinde kendisine verilen ömür sermayesi boyuncu beslendiği bu iki şey çok büyük önem arz eder. Dolayısı ilede bir insanın kişiliği gelişirken bu iki unsurun helal olmasına ehemmiyet verilmesi gerekmektedir.
Insan küçük bir alemdir. Dünyanın bağrında filizlenen küçük bir dünyacık, Makro sistem içerisinde mikro sistem. Diğer bir tabir ile Alem içinde Alem. Insan ana rahmine düşer düşmez tüm diş etkenlerden etkilenerek kayd etmeye başlar. Bunun yanında karakterine aile gen haritasından da bazı huylar işlenir. Dolayısı ile de insan doğar doğmaz, kendi küçük etkisi ve etkilenmesi, sonluk alemini uçmağa vararak sona erdirimesi ve sonsuzluk alemine göçene kadar süre giden bir eşrefi mahlukattır.
Parmak izi misali kendisi de tüm varlığı ile küçük ve benzersiz bir alemi teşkil eder.
Çağımızın kapitalist ve materyalist dünyası bu benzersiz alemi, egosunu öne plana çikararak kirletti. Dünyayı yöneten güçler insanlığa en büyük zulmü bu şekilde yapmaktadır. Kişilik gelişiminin mihenk tasını yani ahlakı kirleterek. Günümüzde tüm ahlaki değerler ayak altına alınarak insan onuru zedelenmektedir. Şeytanı lider kabul etmiş odaklar ona hizmet adına heryolu mübah saymakta ve tüm yollardan insan ahlakını kişiliğini kısacası insanlığını sömürmektedir. Teknolojinin, tıbbın ve insan hayatını maddi anlamda rahata erdirme adına ilerleyen ilimlere rağmen insanlık mutsuz. Ahlaki değerleri ayak altına alınarak kişiliği bozulduğu için. Madden rahat fakat manen, ruhen rahatsız olduğu için. Zira sırf şu geçici dünyada tatmini mümkün olmayan Nefsi tatmine uğrasıldığı için. Nefsi tatminden yola çıkarak saçılan ego zehiri insanın kişilik gelişimini, kişilik gerilemesine çevirmis durumda. Bundan dolayıdırki dünya Bilgi çağından Bilgelik çağına geçme sancıları çekerken tarihdeki mevcudiyetinden beri zaten kuru bilgiyle yaşamayla yetinmemiş herdaim ruhuda besleyerek bilgece yaşamıs ve etrafına ilmin nuruyla ısık saçmıs, gönlünü ve beynini birleştirerek muazzam sanat eserlerine imza atmış, fethettiği tüm diyarlara medeniyetler taşımıs kutlu türk milletinin kişilik gelişimiyle oynanmaktadır.
Insanı insan yapan kişilik mayasını, ahlakını gelişme süresi boyunca dısarıdan aldığı faktörler belirlenerek zehirlenmektedir. Bu alınan iki büyük Faktör yani Bilgi ilim ve Aş birçok unsurdan oluşmaktadır. Yenilen yemek, giyilen kıyafet şekli, markası ve kalitesi ile, dinlenilen müzik, seyredilen tv programları, konuşulan dil, okunulan kitap ve diğer mecmualar dolayısı ile de tüm medya araçları vs. kullanılarak insanımıza ahalaki değerler, ha acı ama gerçekci bir tabir ile ifade etmek gerekirse Ahlaksızlık empoze edilmekte.
Bu süreçde şeytana hizmet eden ahlak düşmanı odakların elinde oyuncak olarak kaybolmamanın, milli manevi asimilasyona uğramamanın, onurumuzu koruyarak sağlam durmanın ve kişiliğimizin mihenk taşını, mayasını yani ahlakını korumanın tek yolu bir insanlık fasfı olan aidiyat mekanizmasını harekete geçirmekdir. Ferdi değil topmlumsal düşünmekdir. Bilgi çağında bilgeliyimizi hatırlamalı, özümüze dönmeli, köklerimizi göz önünde bulundurarak tekrar geleceyimize yön vermeliyiz. Geçmişini bilmeyen geleceyine yön veremez. Dolayısı ile de türk milleti olarak kişilik mayamızda mevcut olan ve milli benliğimizde kök salmış değerlerimizi, ait olduğumuz köklerimizi tanıyarak ve tekrar benliğimizde besleyerek yetiştirebiliriz. Bizi biz yapan, gen haritamıza işlenmiş, atalarımızdan yadigar değerlermizi yaşayıp yaşatarak, herzamankinden daha çok sahip çıkmalıyız.
Ego zehrine kapılıp benlik davası yerine, hayatını kendimize rehber edindiğimiz hz. Muhammed mustafa s.a.v. peygamber efendimizin cizdiği yol üzre, etrafımıza faydalı olma sorumluluğu, imanımızdan gelen vatan ve millet sevgimiz ve etrafımızı islamın nuru ile aydınlatarak yüce yaradanin rızasını kazanma davasının bayraktarlığını yapmiş bir milletin şerefli mensubları olduğumuzu an itibari ile hatırlamamız şarttır! Zira insan aittir: milletine, devletine ve ailesine aittir. Ve en önemlisi fikri ne ise zikri de odur, kendisini adadığı kutlu davaya aittir.
Hülasa ait olduğumuz kökleri dısarıdan aldıgımız helal sular ile sulamalı, zehirlenmesine izin vermemliyiz. Bunuda ahlaki mayamıza uygun, dinimize, kültür ve töremize uygun, yiyerek, içerek, dinleyerek, okuyarak, giyinerek, konuşarak, hareket ederek dolayısı ile de yaşayıp yaşatarak yapmalıyız. Islamın ilim nuruyla aydınlanmak, Türklük şuuruyla donanmak, Ana babalara hayırlı evlatlar olabilmek, topluma faydalı birer birey olabilmek ve devletimizi hak ettiği pozisyona getirmek ancak ve ancak malayani işlerle dünya niğmetlerinin en mühimi olan zamanı geçirmeden, çevremizde ve dünyada olup bitenlere lakayt kalmamakdan, kendi kabiliyeti ve kapasitesi ile karınca misali en azından safını belli etmeken geçmektedir!
Muhabbet ile
Pedagog Sebiha Çolak
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.