VE GİTTİ…
Ah minik, Ah korkunç bakışlım….
Kendisiyle Aralık ayında soğuk bir kış akşamında tanışmıştık. Kedileri severdim. Hatta çok kere kedi besleyip büyütmüşlüğüm vardı. O yüzden hiçbir kediden korkmam. Hatta sahipleri dikkat et! Tırmalar deseler bile pek bir sevecen yaklaşırım onlara. Günün sonunda da can ciğer kedi sarması olup sahiplerini şaşırtmışlığım çoktur.
O günde minink Tati ile ilk tanışma günümüz olacaktı. Kapının anahtarları delikte her döndüğünde onun bağırışları biraz daha artmıştı. Bense heyecanlıydım. Nasıl bir kedi cinsiyle tanışacaktım acaba! Vee kapı açılmıştı. İlk göz göze geldiğimizde bu da nerden çıktı der gibi baktı. Bense “Ayy ne çirkinmiş bu ya” dedim. Çenesinde bir gariplik vardı ve bu durum ona sevimsizlik veriyordu. Meğer daha minicikken balkondan atlamış ve dişleri kırılmıştı.
Sonrasında alıştık birbirimize arada gelir bacaklarıma yatardı fakat bu sadece birkaç dakika sürerdi. Çok kısa ya da çok uzun tüyleri yoktu. Tipik bir sarı sokak kedisiydi benim için. Sahibi için ise 16 yıllık bir yoldaşlıktı. Kuyruğu kesilmişti. Kist yüzünden operasyon geçirmişti. Yaşlıydı. Kalın ve çıkık kemikleri vardı. Onu her kucağıma aldığımda kemiklerini avuçlarımın içinde hisseder, tüylerinin üzerime yapışmasına aldırmazdım. En çok kulaklarını sıkardık ve bazen ısırırdık. Öyle severdi sahibi onu. Onunda hoşuna giderdi çok. Öyle her yemeği yemezdi. Islak mamayı tercih ede, istediği mama verilmeyince” miyav miyav” dört dönerdi etrafta. Geceleri döner dolaşır, ayak ucunda uymayı severdi. Güne genelde onun miyavlamalarıyla başlanırdı. Sert bağırışları duyunca biraz susar, siner. Sonrasında tekrar kaldığı yerden devam ederdi. Hasta olduğundan her istediğinde mama yiyemezdi. Belli saatleri vardı.
Çok uzun zamanlar geçirmemiştik birlikte. Kendisini birkaç aydır tanıyordum. O birkaç ay bile yetmişti. Onu her geldiğimde kucağıma alır, mıncıklardım. Şimdi onu yapamayacağım. Ve en çok biz konuşurken sürekli lafımızın içinde olmasına ve de otururken gelip kucağımızda dolaşmasına, sonra bir köşeye sinmesine alışmıştık. Onu en son gördüğümde çok zor nefes alıyordu. Gözlerimi gözlerine diktim. Sanki konuşsa dertlerini tek tek sıralayacakmış gibi baktı. Sonra döndüm ve “onu bir veterinere götür, İyi değil gibi” dedim. Evet veterinere götürülmüştü bugün ve sonrasında 1 saat geçmeden gözlerini yummuştu. Haberini bugün öğleden sonra aldım. Sanki içim hissetmiş gibi o saatlerde bende bir başka köşede hüznüme boğulmuştum.
Sonra düşündüm kimbilir başka yerlerde ne hüzünler yaşanıyordu. Tatlı “ Tatiş” mekanın cennetin en güzel köşesi olsun. Mışıl mışıl uyu…Seni özleyeceğiz.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.