Bugün Türkiye'de sürekli itiraz edilen bir sistemdir "Seçim barajı"...
Belli bir oy oranına ulaşamayan düşüncelerin mecliste temsil edilememesinin demokrasiye aykırı
olduğunu savunurlar.Temsil noktasında haklılar...Diğer bir kesim ise barajın istikrarın koruyucu
unsuru olduğunu ve çok partili koalisyonların, ülke yönetiminde zaafiyet gösterdiğini ifade ederler.
Geçmişteki örneklere bakılırsa onlar da haklılar.
Ama bu konuya farklı bir açıdan bakmak gereklidir. Seçim barajının tamamen kaldırılması
demokrasi için tehdittir..
Diyelim ki seçim oldu ve bir parti yüzde 50 oy aldı.Diğeri de yüzde 5 oy aldı.Barajsız sistemde biri 275,
diğeri ise 5 milletvekili çıkaracak.Yani tamamen yüzeysel bir matematikle hesaplanarak temsil miktarları belirlenecek.
İlk bakışta ideal gibi görünse de bu hesapta çok ciddi şekilde hatalı bir kurgu vardır.
Neden?
Yüzde 50 oy almış bir kitle ile yüzde 1 oy almış bir kesimin sadece sayısal olarak farklılık gösterdiğini düşünmek doğru olmaz.
Çünkü yüzde 50 oy alan parti bir kitlesel yapı hüviyeti kazanmıştır.Sayısız farklı bakış açısının bir araya geldiği geniş bir
organizasyondur.Yüzde 1 lik parti ise belki marjinal, belki de dar kapsamlı bir "kesim" dir.Dolayısıyla bu ikisine temsil hakkı
verirken, basit orantı kurallarını uygularsanız temsilde eşitlik olur belki ama "adalet" olmaz.
Mesela bir yerden alışveriş yapıyorsunuz.1 kg elma aldınız.Kilosu 5 lira.Ama 30 kilo aldığınızda 120 lira verirsiniz.Yani miktar arttıkça
birim fiyattaki değişimi görürsünüz.Aynı bunun gibi seçim sisteminde de kitlesel organizasyonlara sayısal farktan öte, ekstra bir "bonus"
temin etmek zorundasınız.Bunu gerçekleştirebilmenin yolu da makul bir seçim barajıdır.
Bu nedenle seçim barajı kaldırılmamalıdır.Belki oranı değişebilir..Yanında bir de Türkiye milletvekilliği sistemi uygulanırsa baraj altında kalan
kesimleri de temsil edersiniz ve tüm sancılar ortadan kalkar.