Alparslan Türkeş ülkü ocaklarını açarken yeni asrın “Yesevi Ocaklarını” inşa etmek istiyordu.Öyle ki açacağı bu ocaklarda İslam,devlet,millet sevgisi gibi konularda ocaktaki insanları eğiterek ülkedeki insanları düzeltme yoluna gitmek istiyordu.

Türkçüler yaklaşık 150 yıldır bu topraklarda etkinler… Sultan 2.Abdülhamid’i indiren 31 Mart’ın kahramanları(!) kendileridir. Türk milletini savunduklarını belirttikleri halde padişaha suikast düzenleyen ermeniyi öven yine kendileridir. Türkçüler, İslamiyet’i kabul etmek istemiyordu.ALLAH demektense Gök Tengri demeyi daha çok seviyorlardı. İttihat ve Terakki kadrosu bu gruptan oluşuyordu. Devlet yönetimi kendilerine geçince çok sevdikleri(!) vatanlarını bir bir elden çıkardılar. Yahudilerin(masonlar) kuklalarıydılar. Zaten 2.Abdülhamid’i indirme karşılığında masonlar, Türkçülere devlet yönetimi sözünü vermişti.Son Baba olan Sultan 2.Abdülhamid’in "Devleti on sene idare edebilirlerse 'bir asır idare edebildik' diye sevinsinler!" sözü her şeyi anlatmaktadır... Türkçüler, yeni devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli kadrolarında yer aldılar. 31 Mart’ı çıkartıp, masonlara her konuda engel olan Abdülhamid’i indirdikleri için masonların onlara hediyesi bitmemişti.

Türkçüler, devlet kadrolarındaki yetkileri arttıkça inançsızlığı da aşılıyordu. İsmet İnönü, “Harf İnkılabının eski kültürümüzden koparmak için” yapıldığını belirtir.Bununla yetinmeyen Türkçüler, “Kabe Arabın olsun Çankaya bize yeter” ifadelerini kullanıyorlar Atatürk için yeni mevlitler çıkarıp, yeni amentüler üretiyorlardı. 1932’e geldiğimizde yüzyıllarca kimsenin değiştirmediği ezanı değiştiriyorlardı. Keza Refik Ahmed’in Uyanış dergisindeki “Allah’ı da sultanla birlikte tahtından indirdik” yazısı Türkçülerin düşmanının İslam olduğunu gösteriyordu. Bütün bunları bilen Alparslan Türkeş, Üstad Necip Fazıl gibi düşünüyordu. Üstad “Gaye Türklükse bilmek lazımdır ki Türk ancak Müslüman olduktan sonra Türktür.” Der. Alparslan Türkeş bu tehlikeyi çok iyi gördü. Türkçüler,İslam’a düşman Türkler yetiştiyordu hem de kafatasçı… Alparslan Türkeş, Türkçülere karşı ilk hamlesini Ülkü Ocaklarını açarak yaptı ki niyeti Yesevi Ocakları gibi olsun… Alparslan Türkeş, Türkçüler’in inançsızlığına engel oluyor ve şöyle diyordu: “Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur.”

Türkçülerin yanı sıra masonlar ülkedeki diğer kuklalarından biri olan sahte şeyhler üzerinden yobazları da yönetiyordu. Yobazlar “kafirlere savaş açayım” derken İslam’a zarar veriyorlardı. Üstad Necip Fazıl’ın yobazlar için beyiti yobazların ne durumda olduklarını açıklamaktadır. Alparslan Türkeş, yeni asrın Yesevi Ocaklarını açarak İslam’ı doğru ağızlardan öğretmek istiyordu. Keza Türkeş’in, Fethullah Gülen’e “Efendi Hazretleri” ile başlayan mektubu bu dediğimizi açıklar… Türkçüler nasıl ki kafatasçılık yapıyorsa, yobazlar da bizim kim olduğumuzu unutturuyorlardı. İslam’da “soyunu inkar eden soysuzdur” anlayışı vardır. Alparslan Türkeş, masonların yönettiği bu tehlikeye engel olmak istiyordu ve şöyle diyordu: “İslamiyet'i ele alıp Türklüğü inkâr etmek ihanettir. Bunun tersi de aynı derecede gaflet ve ihanettir.”

Alparslan Türkeş oyunlara engel olmaya çalışırken zamanla ülkü ocaklarının içine Türkçülerin girdiğini gördü. Kendisini en iyi anlayan birini başka yolda yürütmeliydi…Bu kişi, Muhsin Yazıcıoğlu’ydu. Medya üzerinden tartışır gibi görünseler de Türkeş, Yazıcıoğlu’nu sözleriyle eğitiyordu.(Erbakan’ın Başbakan’a yaptığı gibi.) Çünkü zamanla ülkü ocakları İslam’dan habersiz olacaktı. Alperen Ocakları bu sebeple ülkücülerden ayrıldı.

Alparslan Türkeş, fikir adamıydı. “Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde Büyük Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz...” sözü niyetinin ne olduğunu açıklar. Şu an Başbakan’ın Büyük Türkiye hayali Alparslan Türkeş’in hayalini gerçekleştirmektir. Nasıl ki 2.Murad, İstanbul’a fethi niyet etti ama nasip oğluna nasip olmuştu. “Hepiniz birer Türk Bayrağısınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin yere düşürmeyin.” Sözleri bize Başbakan’ın Davos’ta bayrağımızı yerde görüp kaldırmasını hatırlatıyor.

Alparslan Türkeş şu an yaşasaydı devlet yönetimini de iyi anladığı için Ak Parti’nin üst kadrolarında yer alırdı. Çünkü Ak Parti’nin yaptığı şeyleri Alparslan Türkeş niyet etmişti ama nasip Ak Parti kadrolarına nasip oldu. Alparslan Türkeş’i daha iyi anlamak için neyi,niçin yaptığını iyi düşünmek gerekir. Şu andaki mhp yönetimi Alparslan’ın Türkeş’in partisi değil Türkçülerin partisidir. Alparslan Türkeş, Türkçülük gününden bahsetme sebebi kendimizi hatırlatmadır. Çünkü kurulan 16 devletimizin hiçbirinde “laiklik” yoktu.

Alparslan Türkeş gibi derin fikirler çoğalmalı ki birileri oyunlarını kuramasın.