Okullar baskı merkezleridir. Her bir eğitim görevlisinin, kendine özgü dünya, siyaset, ahlak, sanat vb konularında çeşitli görüşü vardır ve öğrenciyi hayata hazırlama adı altında bu fikirleri dayatma aracı olarak kullanırlar. Oluşturdukları baskı çemberinden kurtulmanın tek yolu, onlar gibi olmak ya da en azından iyi rol yapabilmektir. Anayasa ve yasalarla korunan temel hak ve özgürlükler, konu "toplumsal refah" olunca arka plana atılır ve öğrenci gerekli kıvama gelene dek hiç söz edilmez. Bu yazımda, kendileri farkında olmasada birer Püriten'e dönüşen öğretmenleri ele alacağım.
"Püriteni, şu şekilde tanımlayabiliriz: bazı eylemlerin, başkaları üzerinde gözle görülür kötü bir etkisi olmasa bile, özünde günah olduğuna; günah olduğu için de etkili her yolla -olanak varsa ceza yasası ile, bu olmazsa ekonomik baskıyla desteklenen kamuoyu yoluyla- engellenmesi gerektiğine inanan kişidir." (Bertrand Russell)
Püritenler kapıda karşılarlar sizi, öyle ya bugün pazartesi ve tören var. Arka arkaya dizilir, özellikle birbirlerinin ensesine bakmaya zorlanırlar. Geometrik şekilde ufak bir eğime sebep olacak, vidaları gevşemiş robotları derhal sürüden ayırır, üretilme amaçları kitapçığında yazılı olan satırları, tek bir harf atlamadan ezbere okurlar. Eski bölgesine, kendisini süzmekte olan gözler eşliğinde giden robotlar, bir daha alın yazıları olanın dışına çıkmamak adına defalarca yemin eder ve sadece takip eden konumunda olmanın verdiği sahte mutluluğun bağımlısı olurlar. Bu çember, gözlerinde ki nefret ışığını hiç kaybetmeyen Püritenlerin büyük azmi sayesinde hiç bir çatlamaya izin vermeyecek şekilde, döner durur...Ve kutlama olması gerekirken bir tür eziyete dönüşen tören bitmiştir. Öğrencilerin ardından tek tek Püritenler'de sınıflara girmeye başlar ve yeni "aşırı saygısızları" deşifre etmenin zamanı gelmiştir. Ayağa kalkmaya tenezzül etmeyen ya da anlamsız gören öğrenciler nasihat yağmuruna tutulur. Saygıyı şekli hareketlerde aramayı felsefe haline getiren Püritenler için, ceza vakti gelmiştir. Püritenler, ceza işlemini istemeyerek uyguluyor havası yaratmayı çok severler.Onlara göre bu acı ama gerçekleştirilmesi farz olan bir görevdir. Attığınız adım, attığınız adımını hızı, kuşbakışı görünümü, kollarınız ile adımlarınızın yarattığı uyumsuzluk gibi sıradan bir okur tarafından son derece önemsiz kabul edilecek davranışlar, Püritenlere göre gözle görülür bir zarara neden olmasada her türlü yolla engellenmeli ve gerekirse yok edilmelidir. Eğer gününüzün huzurlu geçmesini istiyorsanız, bir başkası olmalısınız. A Püritenin yanında a, B'nin yanında ise b...
Püritenler dünyanın geleceğinin kendi ellerinde olduğunu düşünürler, belki de haklıdırlar. Fakat dünyayı kurtarmak için, başvurdukları yöntem, akıl dışıdır. Farklılıkları isyan, baş kaldırış, devrim uğraşı olarak değerlendirirler ve bu sebeple herkesin kendileri gibi olması için ellerinden geleni yaparlar. Hayalleri, takip edilen konumunda kendilerinin olduğu bir koyun sürüsü yaratmaktır. Anarşiyi, yok edilmesi gereken bir tür virüs olarak görmelerinin sebebide aslında "yalnız çoban" olmaktan korkuyor olmalarıdır.
Ve bu düzen devam eder...
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.