ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

07 Kasım 2013 Perşembe 07:25
  • A
  • A
İstanbul’un fethinin sembolüsün bil Ayasofya. Dünyanın en eski ve en hızlı yapımı süren kadetralidir. Yeryüzünde en fazla(15.yüzyıl) ibadet yeri olarak kullanılmış yapılardan birisi niteliğini taşımaktadır. İstanbul 29 mayıs 1453 Salı günü fethedildiğinde usulden olduğu üzere fethin nişanesi olarak camiye çevrilmiştir. Ayasofya mevzusunda belirtceğimiz hususlar mimari değeri üzerinde fazla durmuyacağım meseleyi manevi değeri üzerinde odaklandıracağız. Şu an günümüzde müze olarak kullanılan Ayasofya’dan evvel iki kez Ayasofya yapılmış ancak tahribatlar çevrevesinde yıkıma uğramıştır. Günümüzdeki Ayasofya üçüncü kez inşa edilmiş ve bu güne kadar varlığını sürdürmüştür.


Roma imparatorluğu hakimiyetindeki Konstantinopolis şehri imparator Konstantin tarafından M.S 324 tarihinde ilk Ayasofya yapılıyor ama bundan günümüze ulaşan eser yoktur. Belli bir kesim tarafından yakılarak harap edilmiştir. Ancak bazı parçalar günümüze kadar ulaşma imkanı sağlamıştır. İlk Ayasofya budur. Roma imparatoru II.Theodosius tarafından tekrardan inşa edilen Ayasofya yine aynı vuku bulan olumsuz gelişmeler sonucunda yakılarak yıkılmıştır günümüzde bundanda çok az sayıda eser kalmıştır.


532-537 yılları arasında tamamlanmış olan üçüncü Ayasofya I. Jüstinyen tarafından inşa edilmiş bulunmaktadır. O yıllarda yeryüzünün en büyük mabedi olarak kabul gören Kudüs tapınağı yani Süleyman’ın mabedi, Ayasofya yapımı bitince en büyük ünvanını Ayasofyaya devretmiştir. Jüstinyenin akıllarda kalan sözü vardır ‘Ey Süleyman senide geçtim’ dediği malum mabed.


Ayasofya camisi İstanbul’un müslüman türk mührüdür. Fatih Sultan Mehmet fetihten sonra şehrin en büyük kilisesini derhal temizleyip camiye çevrilmesini istemiş.Bu Osmanlı devletinde gelenek halini almıştır fetih yapılan şehrin en büyük kilisesini camiye çevirmişlerdir. İstanbul’la sınırlı değil arzetmek istediğim balkanlarda,kafkasyada pek çok örneğe raslamak mümkündür. İsminde değiştiklik yapmamıştır . İlk minaresini yaptıran Fatih Sultan Mehmettir. Belirli dönemlerde tahribata uğramış bulunsada Mimar Sinan tarafından en son kez takviyesi güçlü onarım yapılarak günümüze ulaşmıştır. II. Bayezid camiye beyaz mermerden mihrap ve minare eklemiştir. Bundan sonra gelen padişahlar camiye eklemeler yaparak mimari açıdan değer vermişlerdir.


Fethi gerçekleştiren ordu ilk cumayı bu camide kıldı. Ayasofya sıradan cami değildir. Peygamber Efendimizin müjdesini verdiği fethin sembolüdür. Yapıldığı tarihte hristiyan dünyası için ayrı önem taşıyan mübarek kilisedir ayrıca yeni tahta çıkan imparator tacını burada törenle giyerdi. Fetihden sonra hristiyan aleminin elinden çıkarak müslümanların olmuştur. Belirtmek istediğim diğer husus ise Fatih Sultan Mehmet’in vakfiyesini unutmamak gerekir. Tapusunu kendi üzerine almıştır şart koşarak vakfetmiştir mübarek fethin manevi timsali caminin kıyamete kadar cami olarak kalmasını istemiş ve amacı dışında kullanılmamasını gerektiğini özellikle belirtmiştir. Maalesef riayet edemedik. Bizim milletimiz kadar tarihi şanlı millet dünyada yoktur bir o kadarda tarihiyle övünen fakat tarihini bilmeyen araştırmayan toplumuz acı netice budur. Tarihimizi araştırmak bilmek en önemli görevimizdir. Ayasofyada türbesi bulunan beş padişahımız vardır kimdir bunlar II. Selim, III. Murat, III. Mehmet, I.Mustafa ve I.İbrahim burada yatmaktadırlar. Sultan Abdülmecid’in ise Osmanlıda ilk olan mozaikten tuğrası mevcuttur. Fetihten müze haline gelene kadar 482 yıl boyunca Osmanlı devletinde mübarek cami vazifesini sürdürmüş. Her dönemde özen gösterilmiş kutsal sayılmış camidir. 1935 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle ayrıca Bakanlar kurulundan çıkan karar neticesinde müzeye çevrilip ibadete kapatılmıştır.
YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.