Mısır,etrafı çöllerde kaplı bir ülkedir. Nil, bu ülkenin hayat damarı gibidir. Hayat adeta bu nehrin etrafında şekillenir. Nehrin taşmadığı yıllarda büyük kıtlıklar görülür. Nil’e duyulan aşırı ihtiyaçtan kaynaklansa gerek, Mısır halkı zamanla onu tanrılaştırmıştır. Suyun asıl kaynağını unutup da çeşmeyi önemseyen aklı kıtlar gibi davranmışlardır. Hediyeyi gönderen kralı unutarak elçiye hürmet eden bedbaht misali
Mısır’ın Müslümanların elinde olduğu dönemdir. Amr bin As Mısır valisidir. Bir gün yerli halktan bir grup valinin yanına gelir. “Ey kumandan! Bizim nil nehri için eskiden beri uyguladığımız bir adet var. Onu yapmazsak nehir taşmaz. Bunun sonucunda ise kuraklık olur” derler. Vali “Bu adet nedir” diye sorar. Onlardan biri şu cevabı verir “Biz, haziran ayının on ikinci günü, bekar bir kızı, anne ve babasını razı ettikten sonra alır, güzel bir şekilde süsleriz. Sonra da onu Nil Nehri’ne atarız” der. Bunu duyan vali “İslam’da böyle bir şey yoktur. Bizim dinimiz böyle batıl adetlerin hepsini ortadan kaldırmıştır” der. Böyle canice uygulamaya izin vermez
Mısır’da olagelen bir yanlış uygulama daha böylece sona erer. Zalimce olan bu gelenek Mısır’ın ilk dönemlerinden beri görülmektedir. Kim bilir kaç masum kızcağız nehirdeki timsahlara yem olmuş veya nil’in sularında boğulmuştur
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.