ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Tuğra ve tuğraların kazınması

Sezer Karakuş

26 Ocak 2014 Pazar 13:27
  • A
  • A

Tarihimizi gözden geçirme imkanına nail olduğumuzda görüyoruz ki günümüzde halen varlığını sürdürebilen sayısız mimari esere ve kuruma Osmanlı Devleti imza atmıştır. Osmanlı Devleti’ni bazı kitleler tarafından karalama kampanyaları silme planları yapanlar amaçlarına ulaşamamışlardır. Osmanlı’yı tarih alanında silersek bizim tarihimiz bitmiş demektir. Güçlü manevi atmosferiyle dünyaya huzur ve ışık saçmıştır.


Tuğra padişahların mührüdür. Osmanlı’da 36 padişah vardır ama tuğra sayısı 35 dir. Günümüzde Osman Gazi’ye ait olan tuğra bulunmamıştır. Her padişahın kendine has imzası bulunduğundan hepsininde tuğraları farklılık gösterir ama yapı olarak hepsi birdir. Padişahlar devlet görüşmelerinde ve resmi evraklarda tuğrayı kullanır. Belgelerde tuğraları sayfanın baş kısmına mühürlenirdi. Görevi sadece tuğra hazırlamak olan katiplere tuğrakeş ismi ile hitap edilirdi. Tuğra dört kısımdan oluşur. Padişah dışında şehzadelerde tuğra çektirirlerdi bilindiği üzere şehzadelere bazı bölgeler verilerek bulunduğu bölgeyi himayesi altına alarak yönetirlerdi günümüzde vali görevindedir. Bu hususu belirtmekte fayda vardır tuğraları vardır ancak para bastıramaz ve şehzade namına hutbe okutamazlar. Bu iki tabir ancak padişaha aittir.


TUĞRANIN BÖLÜMLERİ
1- Sele : Tuğranın metin kısmıdır burada yazılan padişah ve babasının adı, ünvanları (Şah, Han) yazılı bulunduğu kısımdır.
2- Beyze: Tuğranın sol tarafında bulunan iç içe iki kavisli kısımdır. İç beyze ve dış beyze adı verilen bu iki kavis tuğranın sol tarafındadır.
3- Tuğ: Tuğranın üst kısmıdır üç elif harfi şeklindeki uzantılardır. Her zaman elif değillerdir. Bazen harf de değillerdir. Yanlarında yer alan flama şeklindeki kavislere “zülfe” denir.
4- Kol: Beyzelerin devamı olarak tuğranın sağ taragına doğru paralel uzanan kollardır.

Tuğra ve Osmanlı arması hakkında acı gerçeğimiz vardır. Toplum tarafından tarihimize sahip çıkmamız gerekir ecdadımızın hatıralarını sahiplenme duygusunu geliştirmemiz gerekir. Tarihimizi kendi elimizle kazıdık acı bir gerçek. 1927 yılında tuğraların kaldırılmasıyla ilgili olan kanunu size nakletmek istiyorum.


28.05.1927 tarihli ve 1057 sayılı Kanun:
“Türkiye Cumhûriyeti Dâhilinde Bulunan bi’l-Umûm Mebâni-i Resmiye ve Milliye Üzerindeki Tuğrâ ve Medhiyelerin Kaldırılması Hakkında Kanun”

Kanun metni şöyle:

Madde 1:
İçinde devlete mütehattim bir vazife icra, yahut hükümetin veya belediyelerin efrat ile zarurî ve kanunî olan münasebetlerini temine tahsis edilen binalarla alelumum mektep binalarında vaktiyle Osmanlı saltanatını temsil için konulmuş olan, yahut vaziyetlerine göre halen temsile delâlet eden tuğra veya armalar ve bunlarla beraber olarak sultanların medihlerini ihtiva eden kitabeler hakkında ikinci madde hükmü tatbik olunur. Bu kabil tuğra ve arma ve kitabe bulunan hususî binalar, bunlar kaldırılmadıkça veya örtülmedikçe yukarıda zikrolunan faaliyetler ve münasebetlere tahsis olunamaz

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.