DÜNYA ALDATIR!
Dünya bir sahnedir, bir hayal sahnesi. Ne kadar uğraşsanız da o sahnedeki oyun elbet bitecektir, asla sizin olmayacak. Bu dünya var ya, başlı başına bir aldatmacadır aslında, var oluş amacını kavrayamamış insanlar adına. Oyun bittiğinde alkış sesleri de biter, derin ve acı sessizlikle baş başa kalırsınız. Sessizlik de, görüldüğü gibi masum değildir, tırmalar kulakları bir çığlığın heybetiyle. İstediğiniz kadar kovalayın, siz yorulacaksınız ama o hep uzakta kalacak. Hep uzakta..
Neyin peşinden koşuyorsunuz, neleri istiyorsunuz dünyadan?
Para, güzellik, şan, şöhret, seks, eğlence..
Söyleyin bana kaç para istiyorsunuz, ne alacaksınız?
Gerçekten neye ihtiyacınız var, bir kağıt parçası mı size kendinizi iyi hissettirecek? Bu kadar kendinize güvensiz oluşunuz neden? Cebiniz dolu olmayınca ayaklarınız da mı çabuk yoruluyor? Cüzdan olabildiğince hafifken, sokaklar mı kayboluyor yoksa? Neden bir şeylere ulaşmak için benliğiniz yetmiyor, yetemiyor..
Çok güzel olup, kendinizi iyi mi hissedeceksiniz? Herkes sizi konuşunca ne olacak, ne kazanacaksınız? Kim verdi sizlere bu ön koltuk sevdasını? Bu kadar sahte bir düzeni nasıl hayatınızın merkezi yapabildiniz? Söylesenize bana, o üzerine titrediğiniz bedeninizi ya da yüzünüzü siz mi seçtiniz? Maskeler size ne kazandırdı yalanlar dışında? Dudağınızdaki iki damla boya mıdır sizi kadın yapan?
Sizin hayatınız eğlenceden mi ibaret? Zaten kullanmadığınız beyninizi bir de uyuşturuyor musunuz? Hüzünlenip, alkol mu alıyorsunuz yoksa? Size söylüyorum delikanlı adamlar, nerede kaldı mertliğiniz? Biraz hicran duyunca kendinizden mi kaçıyorsunuz? Hani sizin karşınızda kimse duramazdı, daha kendi benliğiniz önünde duramıyorsunuz. Kusura bakmayın, siz kendisinden bile kaçan korkaklarsınız.
Ciğeri beş para etmeyen, ucuz kokulu insanlar mı olmak istiyorsunuz? Haydi durmayın o zaman, daha fazla seks yapın, daha fazla uyuşturun kendinizi! Büyük resmi ne zaman göreceksiniz ahali, ne zaman? Hepiniz iğrenç bir oyunun parçası oldunuz, kuklasınız siz anlıyor musunuz? Gönül bahçesine aşk tohumları atmak dururken, bir yürekte bin yıl hüküm sürmek dururken, neden beş dakika sürecek dünyevi bir zevk uğruna kılıktan kılığa giriyorsunuz? Bundan seneler önce, annelerinizin babalarınızın zamanında kaç tane seks pozisyonu vardı ha? Kutsal bir amaç uğruna birleşirdi bedenler, şimdi ne oldu ne değişti? İnsanlık, ucuz seks oyunlarına şimdi mi ihtiyaç duydu? O eski zamanlarda hayattan zevk almıyor muydu insanlar? Neden fiziksel bir rahatlama için, ruhunuzu unutuyorsunuz?
Kürekleri nereye çekiyorsunuz ey insanlık! Hepsinin temeli ucuz birer fiziksel zevk sadece, sizin hayalleriniz bu kadar mı kısıtlı? Dünyanın size sunacakları sadece bunlar mı gerçekten? Seçim sizin, istediğiniz kadar kovalayın, ama ne olacağını er ya da geç öğreneceksiniz. İnsanın sadece fiziksel bir varlık olmadığını bilemeyecek kadar mı düşünemiyorsunuz? Siz hiç kendinizi dinlemediniz mi, hiç mi hislerinize kulak vermediniz? Siz böyle mi 'aydın' kesim oldunuz?
Beden sadece bir araç, siz gerçek amacınız nedir biliyor musunuz? Biraz soluklanıp gideceksiniz bu bedenden, sadece misafirsiniz anlamıyor musunuz? Seçim hakkı sunulmadı sizlere, dudaklarınızı, gözlerinizi, yanaklarınızı siz seçmediniz! Ama iç dünyanız öyle mi, ruhunuz öyle mi, ya hisleriniz, duygularınız? Karakteristik özelliklerinizi besleyebilirsiniz, onu eğitebilirsiniz. Ruhunuzdur asıl gerçek olan, beden sadece bir duraktır hayat serüveninde. Onu besleyip büyütmek dururken, neden hala çürüyüp gidecek bir et yığını için ısrarcı oluyorsunuz? Siz halen arabayı tamir ediyorsunuz, yollar hanginizin umrunda? Yollar olmasaydı, arabaya gerek duyar mıydınız? Peki neden hala göremiyorsunuz? Kusura bakmayın dostlar, siz kendinizi kandırıyorsunuz, sizler birer yalancısınız!
Yol sizin, seçim sizin. Ben sadece kovaladığınız sahteliği yüzünüze çarpmak istiyorum. Ancak biliyorum yine ruh yerine bedene yatırım yapmaya devam edeceksiniz. Ama emin olun, burası gerçekten bir ilizyon, bir hayal.
Siz dünyayı değil, dünya sizi terk edecek..
Anlamıyor musunuz, size ne gösterilirse oradan gidiyorsunuz. Bildiğiniz, gördüğünüz, körü körüne savunduğunuz ne varsa birileri tarafından sizlere enjekte edildi. Öyle bir hale geldiniz ki, birbirinden hiçbir farkı olmayan ceketin daha pahalı olanını alıyorsunuz, neden? Kendi beğenilerinizin değil de toplumun beğenilerinin peşinden gidiyorsunuz. Bu sadece bir örnek, hayatınız her anında böylesiniz siz. Bir yerde tutkulu bir kabalık varsa siz de oradasınız, diğerleri ne yapıyorsa sizler de heves ediyor, kapılıp gidiyorsunuz. Bunları yaparken bir an durup düşünüp, o size bahşedilmiş beyninizi kullandığınızı hiç sanmıyorum. Ama ne yazık ki halen mutlusunuz ne diyebilirim ki..
Şu anda beğenileri, görüşleri, düşünceleri birbiriyle neredeyse aynı olan bir nesilsiniz, odanın köşesinde duran karanlık kutudan çıkan ne varsa ona itaat ediyorsunuz! Size üzülerek söylüyorum, her geçen dakika biraz daha uyuşturuluyorsunuz. Kendinize hala biz 'elit, aydın kesimiz' diyebiliyorsunuz.
Söyler misiniz, bunun neresi aydınlık? Eğer dünyada yalan kavramı somut bir olguya dönüşseydi, sizleri teker teker parmağımla gösterirdim. Sizler kocaman birer yalansınız!
Yürüyen, tüketen ve yok eden kocaman bir yalan! Hayatlarınız gerçek değil sizin, bedenlerinizin esiri oldunuz siz. Ne yazık ki, değerlerinizi unuttunuz. Söylesenize sizi kim bu hale soktu, bir fikriniz var mı? Eminim diyecek tek bir sözünüz yok, sizler dilsizsiniz. Düşünüp de kelimeye dökecek zerre kadar fikriniz yok sizin.
Lütfen asıl tabloyu görün artık, kendiniz olun başkası değil. Cevap mı arıyorsunuz? Ruhunuza danışın, iç dünyanızın, duygularınızın kapılarını çalın. Uyanın artık bu kirli rüyadan, irkilin ve titreyin. Asıl gerçek gördükleriniz değil, göremediğiniz benliğinizdir. Unutmayın, erkek ya da kadın değil insansınız siz! Var oluş amacını unutmuş aciz birer insan!
Şimdilik sözlerimi, gözlerim dolarak yazdığım bir paragrafla noktalıyorum.
Hayır tatlı rüyalar demeyeceğim sizlere, uyanın artık uyanın!
" Bir yanda kadın diğer yanda erkek, insan olmak maalesef unutulan en büyük gerçek. Duyguları körelten nefsi istekler, hislerin üzerini örten karanlık nevresimler, vicdanı sevgiyle doldurmak varken neden bu gök gürültülü mevsimler..
Bir kadının ruhuna dokunabilme cesareti varken, nedir bu bacak arasının esareti? Bir adamın yüreğinde var olmak dururken, nedendir bu şehvetinde kaybolmak?
Çay bile demini alınca güzeldir, vapur demirini atınca, kadın ruhunda kadın, adam da yüreğinde adamdır.. "
...
Bu yazı, asıl aktaracağım, şiddetli bir aşk ile kaleme alacağım büyük yazının sadece giriş kısımlarından birisiydi. Bütün perdeler kalkacak, gizli hiçbir şey kalmayacak. Narkozun etkisi biraz geçmeye başlayınca acı bir kahve ile kapınızı tekrar çalacağım. Bu kez valizimde kucak dolusu gerçeklerle..
Devamı gelecek, sevgi ile..
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.
Sivri bir "anlatım" dili. Aslında verdiğin mesaj çok önemli diyebiliriz.
güzel bir yazı kardeşimm yazıların devamını dilerimm
Unutulan bazı gercekleri dile getırmissin, yuregine sağlık.