Mısır,medeniyetlere beşiklik etmiş,tarihi yönleri ve dini motifleri zengin olan bir ülke.Ne yazık ki hayır ve şer gurupları arasında bir denge unsuru haline gelmiş durumda.İşin garip tarafı biçilen rollerin belli olmaması.Ne olması gerektiği,istenen durumun net olmaması da sebep olanlar ve yapanlar arasında bir çelişki doğurmuş durumda.ortada net bir tavır yok.Türkiye ve birkaç ülke dışında omurgalı duruş sergileyen yok.Sebep olanlar,sebep oldukları yeni durumun sonuçlarını sabırsızlıkla beklemektedirler.Oluşturdukları kaos içerisinde ince hesaplar peşinde olan bu mihraklar,kaostan oluşturacakları yeni düzen üzerinde anlaşmaya varmamış görünüyorlar.
Yıllarca monarşik sistem tarafında yönetilen halk,devrim sonrası bir nebze de olsa kendi iradesini kullanma fırsatı yakalamıştı.Aslında mısırda devrim olmadı.Çünkü devrim,muhtevası itibarıyla eskinin yerine yeni bir şeyin gelmesini gerekli kılıyordu.Yeni olan sadece baştaki ismin değişmiş olmasıydı.Farkı,seçimle oluşan bir iradenin varlığıydı.Oluşan irade bir şeye hizmet edilmeye zorlandı.Seçimle oluşan irade,temsil ettiği iradeye ters düşmemeliydi.Zaten sembolik demokrasi ile oluşan irade,monarşi döneminden arta kalan kişilerden oluşuyordu.Yani devleti yönetmeye aday olan kadronun çoğunluğu hüsnü mübarek döneminden kalmaydı.Bu insanların çoğunluğu demokratik sistemle yeni tanışmış,demokratik kuralları özümseyememiş kişilerden oluşuyordu.Mühim olan halk değildi.Asıl istenen güdümlü bir yönetimin oluşmasıydı.Mursi buna dirense de güttüğü politikalar iyi düşünülmeden hayata geçirildiği için başarısızlıkla sonuçlandı.
Arap monarşilerin bu duruma sessiz kalışı da ayrı bir yazı konusu aslında.Arap monarşileri bu ilkesiz duruşla halkına şu mesajı vermek istiyor:Bakın aslında demokrasi iyi bişey değil mısırın ve diğer ülkelerin hali ortada en iyisi siz bize tabi olmaya devam edin demek istiyorlar.Korkular yaratarak halkı dizginlemeye çalışıyorlar.Monarşi ve darbeci zihniyetin ortak noktası:Halkı yönetimden uzak tutmaktır.Halk yığınlarının adının bile geçmediği bir tarih inşaa etmek.İki anlayışta çaresizliğin ürünüdür.Biri sömürür diğeri öldürür.
Peki demokratik sistemler de devleti yönetecek kadroların seçimle gelmiş olması nihayi çözüm müdür? Bence değildir.Çünkü demokrasiye bu yönüyle bakmak,onu araçsal bir konuma sokmaktadır.Demokrasi,kendi içinde tutarlı kuralları olan,bireysel hak ve özgürlükler üzerinden temelledirildiğinde mana bulan bir anlayışın ürünüdür.Yani onu uygulayacak olanların bu anlayışı özümsemiş olmalrı elzemdir.
Türkiye bu anlayışı tam olarak oturtmasa da süreç içerisinde bunu başarma yoluna gitmektedir.Mısır’ın şu an ki durumu,bizdeki 80’li yılları anımsatmaktadır.Sancılı bir süreç geçirmektedir mısır.Nereye doğru evrilecek,nasıl bir sonuç doğuracak muamma.Türkiye’nin bunu okuma biçimi görünür de duygusal olsa da,perde arkasında mantıklı politikalar üretmesi şart.
Özel de mısır,genelde ortadoğu üzerine çok şey söylenebilir aslında.Ama yazının uzun olması okuyucuyu sıkar düşüncesiyle burada kesiyorum.Fikirlerinizi belirtmeniz,olaylara bakış açınızı merak ediyorum doğrusu.
Yazan:Süleyman Özyurt
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.