Yanılgılar yumağı içinde sarmalanıp duruyoruz...
Kavramlar eksik,bilgiler şüpheli,bilinenler yanlış...
Sonuçlar üzerinden tartışıyor,sebepler üzerinden değerlendirme yapıyoruz.Ve bu kısır döngüden nihayet bekliyoruz.
Savunduğumuz düşünceyi,yaptığımız hamleyi her nedense siyasete ve en sonunda bir ideolojiye bağlıyoruz.İkisini de anladığımızı zannedip,siyaset ve ideoloji eksenli sonuç elde etmeye çalışıyoruz.Uydurduğumuz yalanın kuyruğuna siyaset ve ideolojiyi takmışız.
Siyaset ve ideoloji tartışılan bir ortamdan ne zaman bir haklı çıkmış ki?
Siyaset kitleyi,ideoloji kütleyi temsil eder bir bakıma.
Siyaset kaynaşmayı temsil etse de ideoloji düşman üretir.Siyasetin kitlesi,ideolojinin düşmanı yoksa yaşama şansı da yoktur.İkisi de temsil ettiği anlayışın hakkını arar.
Peki ikisi de bireysel anlam da hak,toplumsal anlamda adaleti tesis eder mi?
Sahi en son ne zaman haklı çıktınız,yada en son ne zaman hakkınızı aradınız?
Bence biz sadece bize reva görülen hakkın sahibiyiz.Adaletin olmadığı yerde her şey olsa ne yazar.
Anlattıklarım bir yanılgıdan ibaret.Doğru bilinen varsayımsal yanlışları ifade eder.Cümlenin başında bahsettiğim ''yanılgılar yumağı'' cümlesinin bir ucu bizim elimizde.Çözmek ise adaletten ne anladığına bağlı..!
Adalet:haklı ile haksızı ayırt etmek değil,haklıya hakkını teslim etmek olsa gerek.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.