Türkiye de her şey birbirinden bağımsız ve kopuk işlemektedir.Bu durum farklı farklı işleyen mekanizmaların kesişmesi anında farklı sonuçlar doğurmaktadır.Yani felsefesi olmayan bir sistemden bahsediyoruz.Felsefe yada felsefik düşünce bu bakımdan önemlidir.Yeni kurulan yada işleyen bir sistemde bir amaca hizmet yoksa,sonuç daima hüsran olur.
Bilmem okudunuz mu YÖK bir karar aldı.Artık ilahiyat fakültelerinde felsefe dersleri azaltılacak.
Peki neden?
Gelin bu konuya yorum katalım biraz.
Deniliyor ki:İhlas sahibi olmak için kişinin,aklın kibrinden kurtulması lazım.Kibirli bir akıl felsefi düşüncenin eseridir varsayımı tümden yanlış geliyor bana.Allah’ın sevgisine ulaşmak için aklın kibirinden kurtulmak lazım gelse de,Allah’ı bilmek ve idrak etmek için de akla ihtiyaç vardır.Felsefeden uzak bir eğitim modeli saf kişilikler yaratır.Felsefik düşünce tarzıyla yoğrulmuş bir eğitim sürecinde,felsefeyi sadece filozofların hayat hikayeleri ile sınırlı bir anlayıştan bahsetmiyorum tabiki.Felsefenin inançsızlığı dayattığı fikri tamamen mesnetsiz bir söylemdir.Ama ayrıca tartışılması gereken bir konu başlığı durumundadır.Ayrıca pozitif bilimlerin temelini de felsefe oluşturur.Sahip olduğumuz imkanlar felsefi düşüncenin ürünü olarak görmek yanlış olmasa gerek.Çünkü felsefenin temelinde düşünme ve soru sorma etkinliği yatar.Var olan ve inşa ettiğimiz her şeyin kaynağı düşüncedir.Soru sormak düşüncenin fiile dönüşmesinin ilk adımıdır.
Felsefe’nin tehlikeli görülmesinin nedeni de,mevcut otoriteden bağımsız farklı fikirler ortaya koymasıdır.Bu yüzden ülkemizde felsefe hep kırmızı çizginin dışında tutulmuştur.İslam dünyasının geri kalmışlığı özgür düşüncenin yani felsefik düşüncenin ortadan kalkması vesile olmuştur.
Sofi’nin Dünyası’nı okudunuz mu bilmiyorum.Orda küçük bir kızın,eve gelirken posta kutusunda kendisine gönderilen bir zarfın içinde,’’Sen kimsin?’’ sorusuyla başlayan kendini tanımlama,sorgulama ve tanıma serüveni hepimizi çok etkilemiştir.En sonunda sofi anlıyor ki,aslında ben bir başkasının hayalinde yaşıyorum.Hakikaten de çok doğru biz,bizi yaratanın hayalinde yaşıyoruz aslında.Bizi var eden önce hayal etti,son var etti.Sonra beni bulun ve bilin dedi.Bu da ancak aklımızla mümkün olabilecek bir şey.Bu kitabı okuyan kişi eğer felsefe den anlamayıp saf bir kişilikle okursa kendini bulmak bir tarafa,doğru bildiklerinden de şüphelenir.
Sözün özü:Kalpten inandığına aklın onay vermiyorsa,daima şüpheyle yaşarsın.Şüphe ile yetişen bir nesil,doğru yolu bulmaz ve insanlık için doğru hamleler gerçekleştiremez.İnsanı sadece üretimde kullanılan bir kaynak olarak görmek feraset sahibi insanların düşünce tarzı olamaz.Her şey bir tarafa,maksat şu olmalıdır.Aklını ve kalbini kullanan vicdan sahibi bir gençlik yetiştirmek.
Yazan:Süleyman Özyurt.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.