Hz. Peygamber (sav) Efendimiz, İslam’ın egemen olmadığı yerlerde “hadd cezalarının” uygulanmayacağını söylemiştir. Hanefi Mezhebi; bir memlekette İslam hâkim değilse hadd cezalarının uygulanmayacağını fetvaya bağlamıştır. Şafii Mezhebi ise “İslam üstündür ona hiçbir şey galebe çalamaz” hadis-i şerifine dayanarak her yerde hadd cezalarının uygulanacağını beyan etmiştir. Şafii Mezhebinin fetvasının güçle alakalı olduğunu dahası müslümanların İslami ortamı yaşayacak bir cemaate sahip olmaları gerektiği işin doğası gereğidir. Çünkü İslam’ı uygulamayan otoritenin İslami ceza hukukuna izin vermeyeceği malumdur. Kaldı ki içinde İslam’ı yaşayacağınız şartların olgunlaştığı cemaat yoksa sizi suça itecek hatta teşvik edecek şartların mahkûmu olacağınız da malumdur.
Türkiye’de sürekli tekrarlanan suçlar; adam öldürme, gasp, hırsızlık ve tecavüz suçlardır. Kumar gibi fiiller “Milli Piyango” gibi isimler vesilesiyle suç değildir. Zina etmek için özel evler inşa edilmiştir. Zina etmek zaten kanunen suç değildir. Fakat suç kabul edilen fiillerde bile şiddetli tazyikin var olmadığını söyleyemeyiz. Sosyal Devlet, vatandaşlarının tamamına sahip çıkmadığı için hangi hırsızlığın ihtiyaçtan hangisinin “hırsızlık hastalığından” kaynaklandığını tespit etmemiz mümkün değildir. Ayrıca Türkiye’de namusunuz, canınız veya malınızı korumak için karşınızdaki kimseyi öldürmeniz durumunda suçlu durumuna düşüp hapishaneye girebilirsiniz. Allah’a küfreden birisini öldürdüğünüz takdirde de hapse girersiniz. Kaldı ki ceza maddelerinde Atatürk’e küfretmenin cezası vardır ama direk Allah ve Resulüne küfretmenin cezası yoktur.
Türkiye’de akıl baliğ olmuş ama yaşı 15’i bulmamış bir genç kızla evlendiğiniz takdirde 10 yıl hapis cezası alabilirsiniz. Mutlu bir evliliğiniz olsa hatta çocuklarınız olsa bile fark etmez.
Türkiye’de işlediğiniz bütün suçların karşılığı aynıdır. Adam öldürseniz de hapse girersiniz elektrik kaçırsanız da. Hapis cezaları da sadece kişiye verilen ceza değildir. Ailelerine de ceza vermiş olmaktasınız. Kaldı ki cezaevlerinin ıslah etme özelliği de yoktur. Daha çok suçta profesyonelleşmeyi sağlamaktadır. Dışarıda kalan aileyi de potansiyel suça itmektedir.
Başbakan sürekli olarak “devlet kişiye karşı işlenen suçlarda affedemez” demektedir. Ve bu sözü de zevkten söylediği her halinden bellidir. Ama Başbakan’a bir soru soralım: “Devlet, kişiye karşı işlenen suçlarda ceza verme hakkını nereden alıyor?” Ceza verirken suçtan ceza görene sormadan ceza veren affetmeye gelince neden cimri oluyor? Burada amacımız İslam Hukuku ile Beşeri Kanunları kıyaslamak olmadığından bu faslı geçelim.
Türkiye’de siyasi suçlarda son derece geniş bir “kanaat serbestiyetinin” olduğunu söylememiz lazımdır. Mevcut Terörle Mücadele Kanunu sadece haksız şiddet eylemlerini cezalandırmamakta düşünceleri bile yasaklamaktadır. Binlerce insan terör eylemine hiç bulaşmadıkları hatta yanından geçmedikleri halde bile soluğu cezaevinde alabilmektedir. Dijital delillerle (!) insanlar onlarca yıl hapse mahkûm olabilmektedir. Hatta iddia ediyorum kamuoyuna yansımayan davalarda sadece kanaatlerle insanlar terörist olarak mahkûm edilebilmektedir. Hakkınızda hazırlanan polis fezlekesi hapis cezası almanız için yeterli olmaktadır. Kaldı ki mevcut TMK, sosyal hayata müdahale etme imkânı vermektedir. Hükümet veya istihbarat içerisine çöreklenmiş kadrolar, muhaliflerini TMK vesilesiyle kolayca yok edebilmektedir.
Şimdi “Genel Af çıkmalı mı” sorusunun cevabını arayalım. Evet çıkmalı… Çünkü birçok insan suçsuz yere hapis yatmaktadır. Aileler perişandır. Hukuka da yeni bir sayfa açılmalıdır. Genel Af çıkmazsa zaten bu dengenin uzun süre sürmesi beklenemez. Siyasi suçlulara (?) rehine muamelesi yapanlar, rehine kurtarma eylemlerine hazırlıklı olmalılar. İnsanlar köşeye sıkışmıştır ve onlar kedi gibi de değillerdir. Yargı, insanlar arasındaki ihtilafları çözememekte insanları kamplaştırmaktadır. Bir örnek verelim. Hükümet, Demokratikleşme Paketini açıkladı ama ülkedeki gerilim milim azaldı mı? Güneydoğu’ya gidin bakın azaldı mı arttı mı? Hâlbuki çıkarılacak yasalar insanların çoğunun beklediği yasalardı. Ama içeride haksız yere yatan insanlar yüzünden gerilim azalmadı. Azalmayacak da. Kötü günler kapıda… Hem de seçimlerden önce…
Cezalandırma suçu engellemek için bir yöntem… Ama afta ayrı bir yöntemdir. Hatta “af” suçu engellemek, tarafları yatıştırmak ve kinleri söndürmek için daha hakiki bir yöntemdir. Hükümet af çıkartınca kaybedecektir evet. Lakin af yasası çıkmazsa ülke diye bir şey kalmayacaktır. Kehanet değil, sosyal kanunları okusanız yeter.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.
Yalvariyoruz yakin zamanda genel af yada ceza indirimi